İYİ OKUMALAR(; KARANTİNANIZ BOL OLMASIN (:
"Belki gözleriydi beni büyüleyen,belki de dudaklarının arasından çıkan sözcükler."
İçim o garip aldatma hissiylee kaplanmıştı. Zaten yaralı olan kalbim bir kez daha yaralanmıştı. Emiri gerçekten aldatıyor muydum? Belki yıldızım bana doğruyu söyler diye evin dış kapısını açıp bahçeye çıktım. Emir bunu hakediyor muydu? Ölmüş olsa bile onu aldatmam bile çok yanlıştı. Bahçedeki ağaçların arasından bir hışırtı duymamla birlikte irkilmem bir oldu.
-Heyy.....biri mi var orada?
Etrafta Baykuşların sesinden başka bir ses yoktu. Kafayı yiyordum sanırım yavaş yavaş. Soğuktan donmuş ellerimle titreyen telefonuma bakmam bir oldu.
+AŞKOM'dan. 15 cevapsız arama 10 okunmamış mesajınız var.
Derin mübarek yine döktürmüştü. Hadi ben değilde başka biri
10 dk ortalıkta olmasa bu kadar önemsenmeyi hakederdi ama bu bendim. Benim önemsenmemem gerekirdi çünkü ben belanın ta kendisiydim. Derinin mesajlarını takmadan ona beni şuan için aramamasını ve yazmamasını söylemeliydim. Beynim okadar doluydu ki sanki bir matematik problemi çözüyordum.Kararımı vermem gerekiyordu. Ya hayatıma kısa süreliğine girmiş olsa bile hep beni üzen bir çocuğu aldatmamak için oğuzla bir daha asla konuşmamak. Oğuzla arkadaşlığımızı ilerletip Emiri aldatmak. Iç sesim duruma müdahale eder gibi bana yanıt verdi.
"EMİR ÖLDÜ BERÇİN ! UNUT ONU VE HAYATINA DEVAM ET! "
Söylesene iç ses böylesine kusursuz bir çocuğu kalbimden atmayı nasıl becerebilirim daha aklımdan dahi atamamışken. Ağaçların arasından tekrar bir hışırtı geldi. Bu bana aklımın bir oyunumuydu? Merağıma engel olmayıp ağaçların arasına doğru gittim. Sanki hortlak görmüş gibi tırsıyordum. Ağaçların oraya yaklaştıkça ses artıyordu.
Kalbim deliler gibi atıyordu. Kalbimin artmasıyla birlikte nefesimin hızlanması da artmıştı. Hemen derin derin nefesler alıp kalbimin atmasını yavaşlattım. Gözlerim elimdeki telefona kaydı. Mesaj sayfasına girip hızlı bir şekilde derine mesaj yazdım.
-Kuzu bizim bahçede bir şey var. Eğer 10 dk içinde bana yazdığında cevap veremezsem polisleri ara!
Yazmamla birlikte derinin mesaj atması bir oldu. Bu kız bana çok değer veriyordu. Benim ona verdiğim değer onun bana verdiği değerin yanında bir mısır tanesi kadar kalırdı.
-Kuzu kim var?
-KORKUTUYORSUN BENİ!
-Berçin!
Kendimi toparlayıp ses gelen ağaca doğru daha fazla yaklaştım. Sesler artık netleşiyordu. Bu ses aslında o kadar tanıdık geliyordu ki. Elime yerdeki bir dalı alıp orada duran kişinin kafasına geçirdim. Yüzünü gördüğümde bebekliğimden beri arkadaş olduğumuz oziyi gördüm.
-Ozan iyi misin?
-Kafama vur sonra iyi misin ozan de ooo Berçin sen hiç değişmemişsin.
-Ozan sen en son polislerden saklanmıyor muydun?
-Ah.. evet ama burda hiç polis yok yani görüldüğüne göre.
-Yok yani de. Derin aramış olabilir.
-Ne?! Berçin derine söyle aramasın. Hem neden arıyor ki o manyak?
-Ben söyledim.
-Kızım siz sıyırmışsınız.
-Ya ne bileyim senin olduğunu ben hırsız falan zannetmiştim.
-Murat amcanın evinde hırsız bile durmaz kanka kusura bakma
-Siren sesi mi o?
-Sizin aklınızı sikeyim!
-BERÇİN ! BEN DERİN IYI MİSİN!
-Yakalanacağım yumurta kafa napacağım bana bir şey söyle!
Ozana nasıl yardım edeceğimi bilmiyordum. O an o ufacık beynim durmuştu.Ozan bana gözlerini kocaman açmış yavru kedi gibi bakıyordu. Ne yapabilirdim ki?
"Sensiz aklım çalışmıyor be Emir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında
Romance"Gözlerin niye hala benim üzerimde ufaklık?" "Bulmacanı çözmek istiyorum Emir ondan" Çözebiliceğini sanıyordu ama bilmiyordu aslında bulmacanın kendisinin olduğunu. Belki sır perdesi aralanırdı da her şey ortaya çıkardı. İşte o zaman kıyamet kop...