BÖLÜM-3 HAYAT KIRIKLIĞI

1.2K 1K 413
                                    

Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu- Herkes Yaralı

Keyifli Okumalar!

"Dikenleri elime batsa da senin için en özel gülleri koparmalıyım sevgilim. Kır bahçelerindeki en güzel papatyalardan sana taçlar yapmalıyım... Ama hayır sevgilim, onlara zarar vermemeliyim. Zaten senin güle veyahut papatya ihtiyacın yok ki... Sen güllerin en özelisin. Gülüşün ise papatyaların en güzeli..."


12 Kasım 2017

Ceketsiz dışarıya çıkılmayacak bir gün, hava rüzgârlı bulutlar ise hüzünlü. Her an ağlamaya müsait gibiler. Havanın aksine çok iyiyim demeyi çok isterdim ama diyemiyorum. İnsan hayatının en kötü gününde nasıl iyi olsundu ki? Şu an da sevdiğim adamı ellerimde çiçeklerle bekliyor olabilirdim. Parmağıma taktığı evlilik yüzüğünü iade etmek için beklemek yerine... Gözlerimden damlayan yaşları elimin tersiyle sildim. Bir hafta öncesine kadar her şey fazlasıyla güzeldi. Zaten güzel olanın ömrü kısa değil miydi?

Gözlerimi, dakikalar sonra bana ait olmaktan çıkacak yüzüğümden ayırdığımda Fırat'ın seri adımlarla bana doğru geldiğini gördüm. Kendimi toparlayarak fütursuzca akan gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve dudaklarımı gülümsemeye zorladım.

"Şimdi geldim ben de" diyerek yalan söyledim. Saatler önce geldim diyemeden.

"Bir şey mi oldu?" dedi kaşlarını çatarak. Yüzüme doğru eğildi. "Gözlerin kızarmış, ağladın mı sen?" diye sordu bu sefer. Anında başımı önüme eğdim. Sevdiğim adamın yüzüne bakamıyordum bile. Kardeşimin bakışlarını görüyordum sanki gözlerinde. İhanet ediyormuş gibi hissediyordum kendimi.

"Yok, hayır soğuktan sanırım. Gözlerim hassas biraz ya ondandır," dedim. Anlayışla başını salladı. "Konuşmamız gerek dediğin için geldim aslında," dediğimde başını eğdi yanımdaki boşluğa oturarak dalgaları seyrededurdu.

Öğrendiklerimden beridir Fırat'tan uzak kalmak için çabalıyordum. Çünkü bir seçim yapmam gerekiyordu. Dahası birinin yapması gereken bir büyüklüğe, bir ablalığa, bir fedakarlığa ihtiyacımız vardı. Günlerdir kara kara nasıl yaparım, nasıl söylerim diye düşünerek kendimi yiyip bitirirken Fırat'ın bugün beni buraya önemli bir şey konuşmamız gerek dediğinde evlilik teklifinin hemen ardından aramıza giren bu soğukluğun sebebini sormak için çağırdığının farkındaydım. Hâliyle şüpheleniyor ve tedirgin oluyordu. Onu bu bilinmezlik içinde bırakmaya hakkım yoktu. Bu durum her ne kadar beni utandırsa da üzse de kalbimi parçalara bölse de yüzleşip buna bir son vermem gerekiyordu.

"Afife," dedi. "Son bir haftadır ikimizde durumun farkındayız ve bun daha fazla uzatmaya gerek yok. Bunu diyecek olmak beni çok utandırıyor ama," dedi ve yüzüme bakmaktan sakınarak. "Ben bu şekilde daha fazla devam edemeyeceğimi de biliyorum." Şaşkınlıkla gözlerim büyüdü. Ona karşı tavrımın benden bu kadar çabuk soğutacağını zannetmiyordum. Benim de istediğim şey ayrılmamızken bunu ondan gelmesi kalbimi daha çok acıtıyordu. "İnan bana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama az sonra söyleyeceklerimin seni kıracağına, öfkelendireceğine eminim. O yüzden söylediklerinden sonra ne dersen de haklısın ve seni anlarım. Ancak içinde bulundum durumu açıklayamazsam sana haksızlık etmiş olacağım ve ben sana haksızlık etmek istemiyorum," dediğinde kaşlarım çatıldı. Ona haksızlık eden benken o neyin haksızlığından bahsediyordu?

"Bir haftadır senden kaçarak, telefonlarını açmayarak senden uzaklaşan benim. Asıl haksızlığı sana yapan benim. Ne söyleyeceğini bilmiyorum ama beni kıran, sevginin bir haftada pes edecek kadar az olması," dedim hissettiklerime engel olamayarak. Buraya ilişkimizi bitirmek için gelen benken, bitirmemek için mücadele eden yine bendim. Vazgeçmek hem kolay hem de zor olmamalıydı.

CİNAYETİN MASKESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin