'Seni seviyorum'
Heyecanla doktorun odadan çıkmasını bekliyorduk.
Bizden hemen sonra Tae ve Jisoo'da gelmişti. Kook aradığında birliktelermiş bu yüzden Tae Jisoo da gelmiş. Zaten sorun da değil. Jisoo iyi kız ve Tae'den hoşlanıyor, bunu anlaya biliyorum. Ama tabii ki bizim 'odun' Tae bunu anlamamış demek ki.
''Birşey içermisiniz efendim?''
''Hayır, ayrıca lütfen bana Rose de''
Bana bakarak başıyla onayladı.
''Tamam Rose''
Kendime şu an söz veriyorum. Jimin iyi olsun Jisoo ve Tae'nin arasını yapıcam.
Yaklaşık 10 dakika sonra doktor dışarı çıktı. Hemen ayağa kalkıp yanına gittim. Erkekler bahçede bizden haber bekliyordu.
''Jimin uyandı mı?''
''Bay Park'a verdiğimiz uyku ilaçlarını bu gün vermedik. Yani ne zaman uyanır bilemiyorum, ama yakında uyanıcağı kesin. Sizi bir konuda uyarmalıyım. Kaza zamanı bay Park kafasını sert çarpmış, bu yüzden geçici hafıza kaybı yaşaya bilir''
Artık dayanamayıp lafa atladım.
'' Beni hatırlamıcak mı? ''
'' Sakin olun lütfen. Dediğim gibi, bu sadece bir ihtimal. Hiç birşey olmayada bilir. Bu bay Park'ın bünyesine bağlı''
Kafamı anladığımı belirten bir şekilde salladım.
'' Peki Jimin'i göre bilirmiyim? ''
''Tabii ki''
Ben odaya adımlarken Jisoo'nun seslenmesiyle ona döndüm.
'' Ben diğerlerine haber veriyim mi? ''
'' Evet ''
O sırada bende Jimin'in kaldığı odaya doğru ilerledim. Kapıyı açtım ve Jimin'in yanına gidip oturdum.
'' Jimin-ah ben seni çok özledim ''
Ağlamamak için dudaklarımı o kadar ısırdım ki, artık canımı acıtıyordu.
'' Sevgilim beni unutma ''
Gözlerim buğulu görmeğe başladığında bakışlarımı yukarı- tavana diktim. Hızlı-hızlı gözlerimi kırpıştırdım. Ağlamicam diye kendime kaç kere söz verdiğimi bile unutdum artık. Ama Jimin'i bu halde gördükce ağlayasım geliyor. Kendimi suçluyorum, onun yerinde ben olmalıydım.
'' Jimin beni bırakma...
Artık kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım.
B..ben kendimi çok yanlız hiss ediyorum''
Odada duyulan tek ses kendi sesim ve iç çekişlerimdi.
Jimin'in elini tuttum ve dudaklarıma götürdüm.
Ardından kalkıp yanına yattım ve o huzur verici kokusuyla birlikte kendimi uykuya teslim ettim.
....
Gözlerimi araladığımda hala aynı yerde olduğumu fark ettim. Yüzümü hafifce kaldırarak pencereden dışarı baktım. Sonra yeniden başımı göğsüne gömdüm.
Acaba ne kadar uyudum da hava karardı?
''Eskiden hep sizin evinize gelip seninle uyurdum''
....
Flashback
(21.11.2015)
Yangın merdiveninde otururken sinirle söylendim.
''Jimin-ah hadi ama daha ne kadar beklicem burda?''
Telefon yüzüme kapanınca sinirden dudaklarımı ısırdım. Yağmur yağıyor ve ben sırıl-sıklam olmuştum.
Bu sırada pencere açıldı.
'' Sonunda Jimin-ah ''
'' Hadi Rosie. Hyung'larım görmesin ''
Kalkıp sessiz adımlarla Jimin'in odasına ilerledik. Odaya girip kapıyı kapatığında hiç beklemeden Jimin'e sarıldım.
'' Bakıyorumda birileri beni fena halde özlemiş ''
Daha sıkı sarıldığımda kıkırdadı.
'' Evet, hemde çok ''
Beni yavaş adımlarla yatağa doğru yönlendirdi. Bende kollarında olduğum bu muhteşem adama ayak uydurdum.
Yatağa ulaştığımızda benimle birlikte uzandı.
'' Tek özleyen taraf sen değilsin ''
Kulağıma fısıldadığı şeyle yüzümde kendiliğinden bir gülümseme oluştu.
''Hadi sana kiyafet vereyim. Hasta olucaksın ''
Jimin kalkıp bana kendi eşorfmanlarından birini verdi.
''Ben banyodayım sen rahatca giyin. Bende giyinip geliyorum''
Başımla onu onayladım.
Jimin banyoya gittikten sonra bende elbisemi çıkarıp eşorfmanı giydim. Bu sırada Jimin'de geldi ve kendini yatağa attı. Beni kendine çekip sarıldı ve derin bir nefes aldı.
'' Kokunu bile özledim Rosie~~''
Biraz daha Jimin'e sokuldum.
''Bende Jimin-ah''
....
'' Seninle uyumak bile artık bana lüks geliyor. Seni seviyorum Jimin-ah ''
Gözlerimi tekrar kapattığımda saçlarımda gezinen parmaklarla kala-kaldım.
Başımı kaldırdığımda bana bakan Jimin'le karşılaştım.
'' Bende seni seviyorum Rosie~~''
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SLEEP
Ficción General''Söz veriyorum sevgilim. Seni burda yanlız bırakmayacağım.Sen bu 'uykudan' uyanıcaksın''