Gergin bir ortamdaydım. Bu ortamı tanımlayacak tek kelime gergin kelimesiydi, cuk diye oturuyordu cidden.Yoongi ve ben yan yana, kocaman bir masanın kenarında bulunan sandalyelere oturmuştuk, Namjoon ve Seokjin hyung da hemen bizim yanımıza yerleşmişlerdi. Ben gergin bir şekilde ellerime bakarken Yoongi gözlerini karşımızda oturan adama dikmişti.
Tama, Yoongi istediğine gözünü dikebilirdi ama bu karşımızda oturan adam şirketin patronuydu be, koskoca şirketin patronuydu ! Üstüne üstlük Yoongi hala gözlerini çekmeden ona bakmaya devam ediyordu. Arada gözümün kenarı ile ona baktığımda dik dik bakan gözleri yüzünden çaktırmadan ayağına kendi ayağım ile vuruyordum ama yok, nafile ! Çocuk, gözlerini dikmiş bir şekilde durmaya, karşısındakine bakmaya devam ediyordu.
"Bu haberleri yalanlamayacak mısın ? Karşımda oturmuş, bana gözlerini dikiyorsun. Bir şey demeyecek misin ?" Şirketin patronu elinde tuttuğu telefondaki haber sayfasını masanın üzerine bıraktığında, buradan bile ana sayfadaki yazıyı görebiliyordum. Bizim skandalımızın yazısı.
"Hele sen ? Seni bir arkadaşımın önerisi ile başka birinin yerine geçmen için işe aldım, ama gel gör ki sen, sen bu şirkete tek bir amaç için gelmişsin, o da Yoongi ile adını çıkarıp şirketi kötü bir duruma düşürmek !" Bana olduğunu tahmin ettiğim sözleri duyduğumda alt dudağımı dişlerim ile ısırdım ve kafamı daha da eğdim, gözlerimi stresten derimi soymaya başlayan tırnaklarıma diktim.
Dudaklarımı büzmüş bir şekilde ellerimi bakarken görüş açıma başka bir elin girmesi ile gözlerimi kocaman açtım. Ellerin sahibine, kafamı kaldırıp baktığımda az önceki ifadesinden ödün vermeyen bir Min Yoongi ile karşılaştım.
"İstersen haberleri olsun, istersen olmasın. Magazincilerin veya hayranların ne istediği umurumda değil. Tek umurumda olan şu anda yanımda oturan çocuk, ve ben onu daha yeni bulmuşken bırakmayı da düşünmüyorum." Yoongi'nin dedikleri ile gözlerimi kocaman açtım, ne yapıyordu bu gerizekalı ?
Karşımızdaki adam sinirle oturduğu yerden kalkmış ve masada duran telefonunu alarak bize bakmıştı. "Senin kötülüğünü istemek gibi bir düşüncem yok Yoongi, bunca zaman seni büyüten bendim, seni eğiten. Ama eğer işin ucu şirkete kötü bir şekilde ulaşırsa şirket için seni gözden çıkarmam lazım. Bunu aklından çıkarma, tamam mı ?" Yanındaki adamlar ile bulunduğumuz toplantı odasında ayrıldığında Seokjin hyung derin bir nefes vererek "Off, ne gerildim öyle ya !" dedi. Haklıydı gerçi, ben de çok gerilmiştim.
Kafamı çevirip Yoongi'ye baktığımda gözlerini masaya dikmiş olduğunu gördüm bu sefer de. Muhtemelen bir şey düşünüyordu, tam ne olduğunu soracaktım ki Namjoon hyung yanımıza gelmiş ve Yoongi'nin omzuna elini koymuştu.
"Ne yaparsan yap, ben ve Seokjin seni destekleyeceğiz, bunu biliyorsun değil mi ?" Namjoon hyung'un dediğine Seokjin hyung da kafasını sallamıştı. Yoongi gözlerini Namjoon'un yüzüne çıkarmış ve gülümseyerek "Teşekkür ederim." demişti. Namjoon, Yoongi'nin omzundaki elini kendine çekmiş ve ikimize bakmıştı, samimi bir gülümseme ile.
"Jimin, sen de bana hiçbir şey söylemedin. Arkadaşız sanıyordum !" Seokjin hyung'un üzgün sesini duyduğumda gözümü Namjoon'dan çektim ve ona çevirdim. Dudaklarını büzmüş bir şekilde duran, güya benden yaşça büyük olan bedene "Özür dilerim Seokjin hyung, kendimce sebeperim vardı inan bana. Yoksa ilk sana söylerdim." dedim, sondaki cümleyi söylerken gözümü kırptım.
Seokjin hyung dediğim şeylerden sonra bana gülümsemişti, tam bir şey söyleyecekti ki gözü Yoongi'de olan Namjoon hyung, Seokjin hyung'un beline elini atmış ve onu dışarı çıkarmaya çalışmaya çalışmıştı. Seokjin hyung gitmek istemediğini söylerken Namjoon hyung onu hiç dinlemiyor ve dışarı sürüklemeye devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just Once | yoonmin
Fanfic"Bakalım Min Yoongi'nin hafızası ne kadar iyi." *başları texting ama ileriki bölümler normal yazı olacak*