"GÜLÜMSEDİĞİNDE KALBİMDE OLUŞAN HİSSİ BİLMİYORSUN"
17 yıllık yaşantımda hiç aşık olmadım. Aşk nedir, nasıl hissersin, nasıl seversin, hiç bilmiyorum. Ama ben aşık oldum. Ben ilk varsayılan aşık oldum. Ve ne olursa olsun aşkımın peşinden koşacağım ...
Cenk ile konuşmamızdan sonra hiç uyumadım. Kaç tane kahve içtim bilmiyorum. Balkon kapısını açtım ve koltuğumu önüne çekerek kahvemi yudumladım. Hava çok karanlıktı. Normalde karanlıktan korkan bir insanım. Fakat o bir karanlık pek de umurumda değildi açıkçası. Hava da şimşek çakıyor, Şimşek çaktıkça odamın içi aydınlanıyordu.Kucağımda Cenk'in kargosu, içinde Sherlock Holmes serisi. Bu seriyi çok merak ettiimdir. Tam kitaplardan birini okumaya yeltenecekken telefonuma mesaj geldi. Mesaj tanımadığım numarandandı.
"Selam prenses. Uyumadığınız içindir. Ben Doruk. :) "Mesaj atacakmıydım yoksa atmayacakmıydım bilmiyorum. Ama bu notu kimin yazdığını merak etmiyor değilim. Bu olayı Cenk'e dintseden çocuğa saldırırdı. O yüzden tek başıma çözeceğim. Şimdilik mesaj atmadım. Atsam ne yazacaktım bilmiyorum.
Saatler sonra bir cesaret ile girdim mesaj sayfasına. Doruk çevrimiçiydi.
"Şartın nedir?" Benim mesaj atmamı yorumu olacak ki hemen gördü.
"Demek gördün mesajımı, güzel.Şartım benimle baloya katılacaksın prenses, şart bu.Eğer kabul etmeksen daha korkunç hale gelebilir notlar. Şimdi iyi düşün, baloda mı olacaksın, korkacak mısın?" Tehdit ediyordu beni. Baya baya tehdit ediyordu beni. Ama neden? Bunu yapınca eline ne geçecekti? Ama ne olursa olsun, başıma ne gelirse gelsin ben birine aşığım. Onu bırakmam, bırakamam. Saat sabahın 6.58'ydi. Kendime gelmem için duşa girdim. Uzun sarı saçlarımı kuruttum, fön çektim ve hafif bir şekilde makyaj yaptım. Can'a mesaj atmak için telefon elime başlamakımda korna sesi duydum. Balkondan baktığımda Can ve Kaan altında beni bekliyorlardı. Hemen çantamı alıp evden çıktım. Arabaya doğru ilerlerken gözlerimi arabanın içinde gezdirdim. Anıl'ı almamışlardı. Cenk'in dediği gibi biz alacaktık onu. Arabaya bindiğimde o kadar çok gürültü vardı ki bir an binmek istemedim. Astronomi aç-bağıra bağıra diyor Kaan son ses Son Feci Bisiklet-Bikinisinde. Allah'ım deliricem.
"Selam Lali, n'aber?"
"İyi de Kaan iyi değil sanırım." ufak bir kahkaha attım.
"Yok Lalin yok çok iyiyim ben. Senin arkadaşın Selin var ya sevgilisi yokmuş onun. Allaah."
"Ne kadar sevindim bilemezsin." Umarım onunla sevgili olmaz o kıza haz etmiyorum ya.
"Ee nereye gidiyoruz şimdi?"
"Önce Anılı alacağız. Sonra Cenk'in evine gideceğiz. Lan sussana kıza bir şey söylüyorum ya başlıyacağım şimdi Güneşine de çalışmıyor de. Can'ın bu hali hoşuma gitmişti. Neden bilmiyorum ama çok komik görünüyordu. Ufak kahkaha attığımda Can bana döndü.
"Hoşuna mı gitti bücür." Bücür ne be.
"Bücür ne ya. Kısa değilim ben." ne kadar itiraz etsemde kısayım işte
"Kısa süreına emin misin Lalin? Boyun kaç ya senin çok merak ettim."
"1.62. Düşündüğün kadar kısa değil yani." 1
"Yok canım sen kısa değilin. Sen uzunsun ben nasıl kısa dedim sana" benimle dalga geçiyordu ama onu umursamayacaktım.
"Yaptığın şakayı umursamıyorum bu arada."
"Tamam tamam şaka yaptım hemen alınma sende."
"Alınmadım zaten."
"İyi peki. Geldik zaten az kaldı." Arabada uzun bir sessizlik oldu. Tabii Kaan'ın sürekli başa sardığı şarkı dışında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şelale
RomanceDizlerim de yatıyordu o gün. Sabaha kadar. Belki hiç başını bile oynatmadan öylece sabaha kadar uyudu. Yüzünün her bir detayını hafızama kazıdım. Gökyüzün de tek bir tane yıldız kalmıştı. O an kendime ve Cenk'e söz verdim. 'Yanındayım sevgili,gökyü...