"ADIM ATTIĞIM HER SOKAK SANA ÇIKIYOR"
Şu sıralar çok mutluyum. Kimse huzurumu bozamaz. Çünkü ailem yanımda. Can,Cenk,Kaan,Anıl... Bunlar benim ailem. Hayatımda çok nadir gülmüşümdür. Bu nadir gülmelerden birisi bugün. Kaan'ın Kerim Can Durmaz taklitleri, Can'ın ona kızması,Cenk'in okey'de sürekli galip gelmesi,Anıl'ın hoş sohbeti... Onlara dair her şey. Her şey beni mutlu ediyor. Bir de notları kimin yazdığını öğrensek tam olacak. Mutluluğum kat ve kat artacak.
(1.5 saat sonra)
Herkes hazırlanırken Cenk ve ben öylece oturuyorduk. O sanki kendi evi değilmiş gibi evin duvarlarını inceliyor,bense onu. Okul saatin'İn geldiğinin farkındaydık. Ama kimse okula gitmek istemiyordu.
"Abi ya bugün okulu assak mı ne dersiniz?" Can meraklı gözlerle sordu sorusunu.
"Hayır deriz tabiikide. Bugün müdür açıklama yapar yarınki balo için. O yüzden gideceğiz."
"Harbi ya yarın balo var değil mi? Ben onu tamamen unutmuştum. Eee ne yapacağız hiç bir hazırlığımız tam değil. Gitmesek mi acaba ne yapsak?"
"Gideceğiz tabiki Can. Tüm okul olacak bizde o okulun bir mahkumuyuz. Bizde gideceğiz o yüzden." Söze Kaan anlatı ve oldukça heyecanlıydı.
"Ya oğlum herkes bir partner ile gidecek. Mesela Cenk Lalin ile gidecek. Ben kiminle gideceğim?"
"Aaa aşkım ben ne güne duruyorum burada. Üzme sen kendini ben senin eşin olurum." Kaan alaycı bir sesle Can'a teklif ediyordu.
"Ya bir git. Manyak mısın nesin. Millet yanlış anlayacak göreceksin sonra aşkım'ı bebeğim'i."
"Aaa yapma ama Can sende bana karşı boş değilsin biliyorum."
"Abi alın şunu başımdan yoksa ben bunu öldüreceğim. Bozuldu bu çocuk ya. Nil'den yediği tokatlar geri tepiyor galiba bunu. Şu haline bak ya manyak oldu iyicene." Can bıkmış tavrıyla yalvarıyordu resmen.
" Tamam hadi hazırsanız çıkalım okula ben bırakayım sizi. Çıkışta da gelir alırım bir şeyler yemeye gideriz." Hepimiz Anıl'a karşı döndük. Biri bir şey desin diye bekledik ama kimse demedi. Cenk başını tamam der gibi sallayınca onu taklit eder gibi salladım başımı.
Arabaya doğru ilerlerken telefonuma mesaj geldi. Mesaj bilinmeyen numaradandı. Merak edip konuşma sayfasına girdim.
"Tik tak.Tik tak. Zaman doluyor prenses. Son günün. Umarım doğru kararı vermişsindir. Eminim beni yanıltmayacak bir karar verdin. Şimdilik görüşürüz. Yarın bol bol görüşeceğiz..." Doruk'tan şüphelenmek de haklıymışız. Bu mesajı onlara söyleyecekmiyim bilmiyorum. Eğer söylersem çok kızacaklar. Söylemezsem daha çok kızacaklar. Bunları düşünürken okula varmışız bile.
"Çıkışta görüşürüz."
"Görüşürüz." Dedik ve Anıl'ı yolladık. Bahçeye girer girmez gözlerim Doruk'u aradı. Ama bahçede değildi. Belki de biz vaktinden biraz erken gelmiştik. Diğerleri önden yürürken koşarak peşlerine takıldım. Okul binasına girer girmez diğer Müdür Yardımcısı Seçil hocayla karşılaştık.
"Günaydın çocuklar. Sınıflara girmeyin. Direkt konferans salonuna inin. Balo hakkında konuşma yapılacak." Tamam der gibi salladık başımızı. Merdivenlerden inerken Can söyleniyordu.
"Abi ne gerek var şimdi buna ya .Ben uyuyacaktım ilk ders."
"Konuşma yapacaklarmış baksana. Ondan inmek zorundayız."
"Ya Cenk siz inin ben sınıfta uyuyayım olur mu? Zaten bir bilgiyi dört işi öğrensek ne olur öğrenmesek ne olur."
"Tamam çık sen sınıfa.Ama Seçil hoca görürse yakar haberin olsun." Onlar aralarında konuşurlarken karşıdan hızla gelen çocuğa çarptı gözüm. Başı önde elleri yumruk bir şekilde omzuma çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şelale
RomanceDizlerim de yatıyordu o gün. Sabaha kadar. Belki hiç başını bile oynatmadan öylece sabaha kadar uyudu. Yüzünün her bir detayını hafızama kazıdım. Gökyüzün de tek bir tane yıldız kalmıştı. O an kendime ve Cenk'e söz verdim. 'Yanındayım sevgili,gökyü...