12.BÖLÜM "ARKADAŞ"

214 156 19
                                    

Bölüm şarkısı: Seni dert etmeler
İyi okumalar.
Yorumlarınızı bekliyorum.
***
Eda arkadaşıyla buluşacağı kafenin karşısında durdurmuştu taksiyi. Ücreti ödeyip taksiden indi. Karşı yola geçiyordu ki göremediği araba çarptı. Yere serildi. Bilinci tam olmasa da yerindeydi. Gözlerini yarım yamalak açıyordu. Çarpan arabadan Karan indi. Eda'nın yanaklarına vurdu.
"Hanımefendi uyanın, hanımefendi."
Eda'nın bir kaç inleyişinden sonra hastahaneye götürmeye karar verdi. Eda'nın telefonu çaldı. Karan çantadan telefonu aldı. Ekranda 'Kübra' yazıyordu. Karan telefonu açtı. Eda'ya çarptığını hastahaneye götüreceğini, bunun üzerine Kübra'da hastahaneye gideceğini söyledi. Kübra Dilan'ı aradı.

Kübra "Dilan rahatsız ediyorum ama Eda'ya araba çarpmış. Ben Ekin'le gideceğim, sen de gel istersen."dedi.
"Tamam, bende geliyorum."deyip kapattı telefonu.
Dilan'ın elleri titriyordu. Ne yapacağını bilmiyordu. Teyzesi Eda'yı ona emanet etmişti. Kafeden alalacele toparlanıp kalktı.
"Dilan nereye gidiyorsun?"
Baran masaya ücreti koyup telefonunu aldı.
"Eda'ya araba çarpmış. Hastahaneye gidiyorum."
"Ben götürürüm seni."
"Ben giderim." Dilan öğrendiğinin şokundaydı. Ne dediğini bilmiyordu.
Baran Dilan'ın adını söyleyerek yükseldi. Dilan biraz da olsa kendine geldi, onunla gitmek zorunda kaldı.
***

Ekin'le Kübra hastahaneye gelmiş danışmaya Eda'yı sormuşlardı. Odanın yerini öğrenince odaya çıktılar. Odaya girdiklerinde Eda yatakta uyanık bir şekilde uzanmış Karan ayaktaydı. Eda'nın yanına eğildi Kübra.

"Çok korkuttun bizi Eda? İyi misin?"

Kıvranırken doğrulmaya çalışıyordu.
"İyim..."
Karan Ekin'i gördüğüne şaşırmıştı. Tokalaşarken Karan ilk merakını dile getirdi.
"Ağabey senin burada ne işin var?"
"Eda Kübra'nın ev arkadaşı oğlum. Sen mi çarptın?" diye sordu.
Eda araya girip "O bana çarpmadı, ben sağıma bakmadan geçtim."dedi.

Eda'nın savunması Baran ve Dilan içeri girmesiyle son buldu. Dilan çok telaşlıyrı.
Dilan " Eda iyi misin? Ne oldu sana böyle?" deyip Eda'nın başına koydu elini. Eda olanları anlatırken Baran kardeşine "Senin burada ne işin var?" diye sordu. Eda tekrardan Karan'ı savundu. Baran Karan'ı Dilan'a tanıttı. Baran Dilan'a Karan'dan bahsetmemişti. Bir ağabeyim ve kız kardeşim var demişti. Şüpheci davranmak istemedi. Unutmuştur deyip geçiverdi. Karan Dilan'ı süzüyordu. İlgi çekici bir kadındı Dilan. Güzeldi ama giydiğiyle de çok dikkatleri üstüne toplamıştı. Dilan'a bakınca ağabeyinin aşık olmasını normal karşıladı.
Doktor içeri girdi.

Dilan "Eda iyi mi doktor bey?" diye sordu.
"İyi Eda Hanım şuanda. Görünürde bir şey yok. İşi sağlama almak için bu gece misafir edeceğiz."
"Çok şükür." Dilan derin bir nefes alıp sandalyeye oturdu.
Doktor seruma baktıktan sonra çıktı.
Kübra "Beyler siz gidin bence. Hastamız dinlensin."dedi.
Ekin arkadaşlarını iterek "Emrin olur gönlümün sultanı."dedi. Kübra gülücük kondurdu yüzüne. Baran sevdiğine göz kırptı. Dilan'da kendini süzerek gülümsedi.
Hastahaneden çıktıklarında Ekin Karan'a "Sen kızın bedenine o senin kalbine çarpmış sanki."diyerek sinsice güldü.

"Ağabey ne diyorsun ya?"

Baran araya girdi. "Haklı oğlum Ekin. Birbirinize fena çarpılmışsınız."
"Öyle bir şey olsa bile ağabey, ben evli bir adam değilim, olabilir."

Karan sinirlendi. Söylenerek oradan ayrılıp arabasına bindi. Karan kimsenin arkasında, yanında duran biri değildi. Ona karışan annesi bile olsa dilini sivri yapar konuşurdu. Bu ayrılık konusunda ne Baran'ın yanındaydı, ne de Gülizar'ın. Boşvermişlik vardı üstüne. Onun fikrinide pek önemseyen yoktu.
*
Kazadan bir hafta sonra Dilan'la Baran sadece telefondan görüşmüşlerdi. Uzak kalmalarının bir sebebi yoktu. İkisininde işleri çoktu. Baran yeni taşındığı konakla, holdingle ve Ekin'e hisselerini devretmekle Dilan ise okulda yaptığı veli görüşmelerden, öğrencilerden kendine ayıracak vakit bulamıyordu.
Eda daha iyidi. Alnındaki küçük bir iz haricinde kazanın ona geriye bıraktığı bir şey yoktu. Karan'a aralarında alevlenmeler başlamıştı. Karan'a bu aşk oyunları heyecanlı gelmişti. Eda ise kanı durmayan biriydi.

Akşamın ilk saatleriydi.
Dilan yatağında kitap okuyordu. Kübra'yla Eda salondaydı. Kapının zili çalınca kapıyı açmak için Dilan kalktı. Dilan geç kalmıştı. Kübra kapıyı açmıştı bile. Ama ters giden bir şey vardı. Kapıda Dilan'ın annesi Ayşe Hanım vardı. Birden bire neden gelmişti. Babası ona bir şey mi yapmıştı? Kavga mı etmiştiler?
Dilan korkarak "Anne senin burada ne işin var?" dedi.
"Kızım gelemez miyim?"
"Yok da." Ayşe Hanım içeri girdi. Dilan'ın yanına geldi. "Kızım benim. İlişkini bana ne zaman diyecektin?"
"Ne?"
Kim diyebilirdi? Kübra'ya her şeyi anlatmıştı. O olamazdı ama. Dilan Halfeti'de olanları anlattığı gün aklına geldi. Orada farklı olarak Eda vardı. Eda'ya bugüne kadar bir sırrını vermemişti. Ya da bir sırrı olmamıştı. O yüzden söyler mi söylemez mi bilemiyordu. Ama geriye o kalıyordu. Eda'ya dönüp
"Sana bir sır verdim. Tutamadın gidip anneme mi anlattın? Yazıklar olsun, yazık."dedi.
"Ben anlatmadım. Dilan ben anlatmadım." Eda Dilan'dan böyle bir şey beklemiyordu. O böyle bir şeyi daha önce yapmış mıydı ki onu suçluyordu?
"Yalan söyleme."
Üstüne basa basa ısrarla söylemediğini söylese de Dilan inanmıyordu. Eda'da kendinden şüphe etti bir an. O dememişti ama. Ne annesine ne de teyzesine dememişti. Ama yine de düşünmeden alamıyordu kendini.
Kübra araya girdi. İlk baş yutkundu. Derin bir nefes aldı, tek seferde söyledi.
"Ben anlattım. Baran' la yaşadıklarını ben anlattım."
***
Neler olacak sizceee?
#KarEd olacak mı dersiniz?
Yavaş yavaş çiftlerimiz ortaya çıktı. Siz kimi beğeniyorsunuz?
Çok eğlenceğiz :):)

PERESTİŞ    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin