19.BÖLÜM "ACI VEREN AŞK"

100 68 15
                                    

Bölüm şarkısı; Vazgeç gönül.
İyi okumalar:)
***

İnsanın yarasını unutturan insanların, yanında olması ne güzel bir şey. Dilan bir gün önce üzüntüyle uyanmıştı, bu gün ise büyük bir mutluluk ve hediyeyle...
Yüzünde ki gülüşün sebebi Baran'dı, Baran'ıydı. Aldığı hediye karşısında utanmıştı doğrusu. Boş boşuna kıskanmıştı. Bir nevi sevdiğini kendinden kıskanmıştı. Fakat seven kıskanırdı. Bir anda açılmıştı. Gözünde ne uyku vardı ne de yaş.
Kapıyı kapattı. Kutuyu odasına götürmek için adım attığında Kübra esneyerek yaklaştı.
"Kim gelmiş?"dedi, kapıya bakarak.
Dilan şimdi neyi, neresinden anlatacak kestiremiyordu.
"Baran elbise göndermiş."dedi odaya girerek.
"Göster bakayım."dedi ardından girerek. Dilan kutuyu yatağa koyup elbiseyi çıkarıp Kübra'ya uzattı.
"Sen bunu giymezsin ki!" dedi, yüzünü buruşturarak.
Güzel bir tespitti. Kübra arkadaşını çok iyi tanıyordu. Dilan ağzı kulaklarına varıyordu.
Dilan elindeki notu uzattı. Kübra alıp okuduğunda mutlu olsada çok neşeli bir tavır sergilemedi.
"Vaaooov..."dedi sadece.

Dilan "Sana bir şey mi oldu? Dün neler oldu sormadın, çok tadın yok gibi."dedi, Kübra'nın yüzünü okumaya çalışarak.
"Ekin'le tartıştık. Nikah için gün aldık. Bir hafta sonra pazartesi nikahımız var. Ama düğünün yeri konusunda anlaşamadık. O İzmir istiyor, ben Kayseri..."
Dilan çokta umursamadı. Basit şeyler için kavga etmişlerdi. Hem Kübra hemen affederdi. Arda'dan sıcak bir hareket görmesi yeterliydi.

"Kübra üzüldüğün şey bu mu? Küçük şeyler için tartışmak yerine orta yolu bulun." dedi çokta diyecek bir şey bulamazken. Kübra umutsuzca gülümsedi.
"Söylemiyor ki neden ısrarla orayı istiyor. Anlamadım."
Kendine söylene söylene odasına gitti.
Dilan'da üstünü giydi. Tabi o an Ayşe Hanım kahvaltıyı hazırlamıştı. Dilan güzel kokuların memnuniyeti ile masaya oturdu. Dünkü üzüntüsünün eseri yoktu üstünde. Biricik kızını bu halde görmek onu mutlu etmişti. Kübra ise çatalla önünde ki zeytinleri bir o yana bir bu yana itiyordu. Dilan ne kadar ilgisiz davransa da Ayşe Hanım fazlasıyla ilgili davranıyordu. Ailesinden, yurdundan uzaktı.

Dilan saate baktı. " Geç kalıyorum. Sende geliyor musun Kübra?"dedi kalkarak.
"Ben de geliyorum."dedi isteksiz bir şekilde. Kübra'nın bu solgun hali alışılmış bir şey değildi. O hep etrafındakilere neşe saçar, üzüntüsünü yansıtmazdı. Sevdiklerinin mutluluğu için her şeyi yapardı. Yalan bile söylerdi! Ama bu kez kendi için bir şey istemişti. Düğününün yaşadığı yerde olmasını istemişti. Ailesi, akrabası... Herkes oradaydı.

Ekin İzmir'de yaşamıştı ama yetimhanede. Hiç bir akrabalarının olmadığı bir şehirde düğün yapmak saçmaydı. Ekin'in neden orayı istediğini anlamamıştı. Kübra çantasını almaya giderken Dilan düşünüyordu. Kübra'nın ona onca yaptığı iyilik karşılıksız mı kalacaktı? Onu sevdiği adamla birbirine bağlamıştı, bundan ötesi var mıydı? Oda Kübra için bir şey yapacaktı. Ekin'e hemen mesaj attı.

"Sen benim arkadaşımı üzmeye hakkın yok! Lütfen orta yolu bulun."

Kübra odasından çıkınca Dilan telefonu cebine koydu. "Hadi çıkalım."dedi Kübra, durgun suratla. Kapıyı açışlarının ardından Ayşe Hanım'da kalkıp onları yolcu etti. Yolda her zamankinin tersine konuşmadan yürüyorlardı. Kübra arada bir ofluyordu. Dilan bu kadar yerinde duramazken Kübra'nın oflamaları tam bir zıtlık ifadesiydi.

Kübra yanlarına yaklaşan tanıdık arabayla irkildi. Ekin arabayla yanlarında durmasıyla inmesi bir oldu. Ekin ellerinde alaca renkli çiçekler vardı. Çiçek buketi Kübra'nın sevdiği gibi fazla abartılıydı. Dilan ilk konuştu.
"Merhaba Ekin! Zil çalmak üzere. Ben kaçtım."

Hep Kübra mı gıcıklık yapacaktı? Zilin çalmasına daha on dakika vardı ve okula da yaklaşmışlardı. Onları baş başa bırakmak için yaptığını çok iyi biliyordu. Kübra çok sinirlenmişti Dilan'a ama insan yaptığını bulurdu. Kübra Ekin'e bakmak yerine onun olmadığı taraflara bakıyordu, umursamıyordu. Ekin elindeki çiçekleri uzattı. "Özür dilerim." Kübra çiçeklere göz ucuyla baktığında içi gidiyordu almak için. Onun sevdiği gibi rengarenkti. Ama biraz daha naz yapması hiç fena olmazdı.

PERESTİŞ    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin