10.BÖLÜM "DELİCESİNE SEVDİM"

238 202 67
                                    

İyi okumalar.
Yorumlarınızı bekliyorum.
***

Uyanılması zor aşk şarabından içmiş, aşk sarhoşu olmuşlardı artık. Baran ve Dilan olmuşlardı. Bir bütündüler.
Tüm zorluklara karşı bir olacaklardı. Peki Baran'ın Dilan'ın yollarını çıkardığı zorluklarda çıktığı halde bir olmalarına devam edecekler miydi? Aşk yalanı kaldırır mıydı? Aşık Affederdi elbette ama aşık yalan söyler miydi? Aşık yalanları iyi kilere dönüştürürdü aşıksa eğer...

Gün bitmişti artık. Baran ve Dilan arabanın önünde duruyordular.
"Çok güzel bir gündü Baran." dedi.
Dilan elini uzatınca Dilan, Baran güldü.
"Böyle çok ciddi olmadı mı sence?" dedi Baran.
"Ciddiyet her aklına geleni yapmaktan iyidir." diyerek elini çekti.
Dilan sağ kaşını yukarı kaldırdı. Baran'ın tepkisini dikkatlice bekliyordu. Baran dudağını hafif yana kıvırarak güldü.
"İlişkide level atladık. Hanımefendi laf sokmalarını bitiremedi."

"Bizim ilişkimiz bir oyun mu ki level atladı?"
"Şimdiden trip atmalara başladı. Ben bittim desene. Sana iyi geceler." derken güldü ve arabasına doğru yöneldi. Arabasına bindi ve çalıştırdı. Arabanın ardından Dilan el sallarken "Sen mi yandın, ben mi?" dedi. Yukarı bakarak "Allah'ım Sen bu yürümeye başladığımız yolda yüzümüz kara çıkarma." diye dua etti.

Düşünerek yürüdü eve doğru, kapıyı açtı, yine kapıda Kübra vardı.
"Evet yine bir Kübra klasiği. Tamam anladım meraklısın da... İnsan biraz sabreder, kapıda beklemek nedir ya?"

"Ben seni kapıda niye bekleyecekmişim be? Araba sesini duyunca seni karşılayayım dedim."
"Tabi öyledir."
"Hadi odaya geçte anlat bana neler oldu?"
"Yarın..."
"Bahane istemez şimdi anlatacaksın."
"Kübra dediğin gibi çıkma teklifi etti. Bende kabul ettim."
"Bunları biliyorum. Sen ayrıntı ver. Başbaşa mıydınız? Ne yapıyordunuz?"
"Sıra gecesine gittik ya... İşte orada etti."
"İnanamıyorum. Yaşı olgun bir sürü insanın içinde mi? Şaşırdım. Ben seni romantik bir yerlere götürür diye düşünüyordum."
"Farklıydı...Güzeldi. Ve... Gözlerimin içine bakarak türkü okudu."
"Ya... Sen Baran Ağa'ya bak be!"
Kübra'nın verdiği tepkiler Dilan'ı daha da mutlu ediyordu.
"Çok mutlu ol Dilan, çok."
Dilan iç çekerken yüzü düştü.
"Korku..." Kübra Dilan'ın sözünü kesti.
"Korkmayacaksın. Her şey çok güzel olacak. İnan!"
***
"Hayırlı olsun ortak."dedi Ekin, Baran'ın odasına girerken.
Ekin sandalyeye otururken teşekkür edercesine gülümsedi Baran.
Baran önündeki laptopa bakarken avucunu sıkarken baş parmağını oynatıyordu.
"Yine bir şey düşünüyorsun. Ne var aklında?"
Baran dalmıştı. Ekin'in ard ardına seslenişinden sonra Ekin'e baktı.
"Ekin babamların holdinginde ki hissemi sana devrediyorum."
"Ne? Baran sen ne yapıyorsun? Babanlarla aranda soğuk savaş mı başlatıyorsun? Yanlış yapıyorsun!"
Hiddetle ayağa kalktı.
"Onlarla bir bağım kalsın istemiyorum sadece."
"Baran bu holdingi açtığımızda babanın bizi nasıl zorladığını hatırlamıyor musun? Baban bu durumu kabullenmez."
"Kabul etmesini beklemiyorum Ekin."
"Böyle başına buyruk hareketlerinden dolayı çok çekeceksin Baran. Beni de arada bırakıyorsun."
"Sen arada kaldığın için mi bunca tantana?"dedi o da ayağa kalkarken.
"Baran seni aklım almıyor. Bir kız için aileni sildin resmen."
Ekin nerede duracağını bilemiyordu sinirden.
"Ya ne yapacaktım?"
"Ne yapacaktın bende bilmiyorum ama yalan söyleyerek olmaz. Oyun oynayarak olmaz. Aşk bu mu?" Baran cevap vermeyince Ekin sorusunu tekrarladı.
"Yapamam, bana inanmaz. Beni kabul etmez."Sesi hırçın biraz da umutsuz çıkıyordu.
"İnanır bu yalanlarına inanıyor gerçeklerine de inanır."
"Sen benimle olmayacak mısın?"
Ekin masaya dönüp vurdu.
"Onca yılın hatrı olmazsa bir dakika bile yanında durmam."
Öfkeyle kapıyı sertçe kapatıp çıktı. Geç ama haklı bir haykırıştı.
***
Güneşin sıcaklığını aldanıp balkonda oturuyorlardı genç kızlar. Suskunluğun ardından Kübra konuşmaya başladı.
"Dilan Kayseri'yi özledin mi?"
Dilan vereceği cevabı düşünürken Eda lafa atladı.
"Burada Baran varken hiç özler mi Kayseri'yi?"
Kübra kahkaha attı. Kapı zili çaldı. Dilan kalkarak "Ben bakarım." dedi. Dilan kapıyı açar açmaz kapıyı kapattı. Kapıya sırtını dayadı. Kübra Dilan'ın yanına geldi ve "Neden açmıyorsun?" dedi.
"Kapıda Baran var, üstüm..."
Dilan üstü günlük kıyafetlerinden öteydi.
"Sen git odaya üstünü değiştir. Ben açarım kapıyı."
Dilan odasına gitti. Kübra kapıyı açtı.

"Hoş geldin Baran."
"Hoş bulduk. Bir şey mi oldu? Dilan kapıyı kapattı."
"Yok,yok bir şey olmadı."
Salonu göstererek "Şöyle geç." dedi. Baran elindeki çiçegi Kübra'ya verip salona geçti. Kübra da çiçeği masaya koydu. Eda balkondan "Kim geldi?" diyerek geldi ki Baran'ı görünce "Hoşgeldin Baran." dedi.
Baran baş salladı. Dilan odasından çıktı. Daha derli toplu şeyler giymişti. Şık bir şey değil de sade bir şeyler giymişti.

"Evlenmeden önce sevdiğimin ev halini görmem iyi oldu." dedi. Kübra sesli bir şekilde güldü.
Dilan "Neden sevmekten mi vazgeçtin?"dedi.
Baran "Biz güzeli sevmeyiz, sevdiğimiz güzeldir." dedi.
Kübra "Ooo... Biz çıkalım. Sizin konuşacaklarınız vardır." diyerek Eda'nın da kolundan tutup Eda'nın odasına girdiler. Dilan Baran'ın yanına oturdu.

"Dilan."
"Efendim."
"Bu akşam seni bir yere götürmek istiyorum."
"Olur da, bunu söylemek için mi geldin? Arasaydın keşke."
"Seni görmek için geldim."
"Kalbime de evime de hoş geldin."
Dilan içinden dediğini sanmıştı.
Baran "Hoş buldum."deyince alt dudağını ısırdı Dilan. Dışından söylemişti, İnanamıyordu.
***

"Kübra çok heyecanlandım."
"Heyecanlanma basit bir buluşmaymış gibi düşün."
"Basit bir buluşma değil ama." Dışarıdan korna sesi geldi.
"Gitme vakti geldi. Git artık nazlanma."
Dilan 'V' yaka belden bağlamalı dizine kadar uzanan mavi bir elbise giymişti. Altına giydiği bej rengi sandalet ayakkabıyla oldukça narin görünüyordu. Saçını da at kuyruğu bağlamıştı. Yüzüne yaptığı hafif dokunuşlu makyajıyla doğallığından ödün vermemişti.
"Şans dile bana." diyerek çıktı. Dilan binadan birkaç kişinin olduğunu görünce çekinerek yürüdü. Arabanın ön koltuğuna oturdu. Baran Dilan'a sarıldı. Dilan'ın heyecanı kat kat artmıştı. Ama fark ettiği bir şey vardı ki başını Baran'ın omzuna koyunca huzur içindeydi. Baran'ın kalp atışını nefes alış verişini hissediyordu. Huzuru bulmuştu. Heyecanı dinmişti. Baran'ın verdiği huzuru hiçbir yerde bulamamış bulamayacaktı.
Baran ilkleri hep Dilan'la yaşıyordu. Mutluluğu, aşkı, cesareti... Dilan'ın ürkek vücuduna dokunmak onu cesaretlendirmiştir. Onun için yaratılmış gibi hissediyordu.
Karşılıklı hisler...

Yolun bir bölümünden sonra Baran Dilan'ın gözünü kapatması için siyah bir fular vermişti. İstenilen yere ulaşmışlardı. Dilan gözünü açacakken Baran "Dur, açma!" dedi.
"Peki."
Baran arabadan indi.Dilan'ı da indirdikten sonra sol eliyle Dilan'ın belinden sağ eliyle de Dilan'ın elinden tuttu. Bayağı bir yürümeden sonra Dilan "Daha gelmedik mi?" dedi.
"Geel-dik."
Baran Dilan'ın gözüne bağladığı fuların düğümünü açtı. Dilan gördükleri karşısında büyülenmişti. Bir tekneydi. Tekneye kadar yürüyecekleri yolda güller vardı. Tekne bembeyazdı. Bir gelin misali, Dilan misali...
Tekne büyük bir işçilik isteyen süslemeler yapılmış, etrafta mumlar ağırlıklıydı. Dilan şaşkınlığını gizlemiyordu. Birisi onun için uğraşmıştı. Değer vermiş mutlu etmişti.
"Burası çok güzel olmuş Baran."

Baran Dilan'ın elini tuttu. Dilan Baran'a döndü. Gülüyordu Dilan. Çok mutluydu. Emin adımlarla güllere basarak geçtiler. Teknedeki masada karşılıklı iki sandalye vardı. Baran sandalyelerden birini çekti. Dilan oturdu, ardından Baran. Masa ortamı nazaran daha sadeydi. Ve geriye şıklıklarıyla göz kamaştıran çiftin doyumsuz geçen dakikaları...

Yemekler yenmişti. Dilan ve Baran teknenin ön tarafından dışarıyı seyrediyorlardı. Dilan "Çok sessiz, huzur verici bir yer burası. Büyülendim." dedi.

"Halfeti öyledir, sessiz kasaba diye de anılır. Buranın hikayesini bilir misin?"
"Hayır. Anlatır mısın?"
Dilan'a evet dercesine baş salladı.
"Halfeti'nin altında ölümsüz bir aşk hikayesi gizli. Söylenceye göre birbirlerini delicesine seven Halil ve Fatma adında iki gencin kavuşmasına aileleri engel olmuş. Bunun üzerine Halil ile Fatma el ele tutuşarak kendilerini Fırat'ın azgın sularına bırakmış. Onların anısına o tarihten sonra ilçe Halil ile Fatma'nın kısaltılmış hali olan "Halfeti" adıyla anılmaya başlamış."

Dilan "Çok güzel. Urfa'da harika hikayeler gizli."dedi.
"Dilan." Dilan döndü Baran'a, söyleyeceklerini pür dikkat dinlercesine.

"Dilan'ım. Seni o gördüğüm an o kadar etkilendim ki, birkaç cümleye sığmazcasına. Senin o kalbine, hassas bedenine," Baran Dilan'ın göz altlarına işaret parmağını kıvırıp dokunarak "O ceylan gözlerine yani sana aşık oldum. Seni delicesine sevdim." Baran cebinden bir altın kolye çıkardı. Dilan'dan yardım isteyerek Dilan'a taktı. Dilan heyecandan elleri titriyordu. Her an bayılabilirdi. Evde aldığı ilaçta etki etmiyordu.

Kendi bedenine yalvarıyordu bayılmamak için. Dilan zoraki konuşmaya başladı. "Üstünde "
PERESTİŞ yazıyor. Anlamı ne ki?"
" 'Delicesine Sevdim' demek."
Dilan bedenine daha fazla karşı gelemedi ve Baran'ın kucağına bayıldı.

PERESTİŞ    Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin