İçimizdeki her duyguyu bastırıp kendini ön plana çıkaran o katı duygu; KORKU. Sanki içimdeki herşey varlığını kaybetmişti sanki şuan yaşadığım korkudan ibarettim.
Gözlerininde hiçbirşey göremedim. Öylece boş boş baktı bana. Saniyeler süren bu bakışmanın ardından hiç birşey demeden gitti. Ogün beni fark etmemiş olması gerek yoksa beni burda o ana şahitlik ettiğim için gebertebilirdi. Ama bi dakika belkide tanıdı ama yanlız bi anımı bekliyordu. Bana kötü şeyler yapma fikri kafamı kurcalarken korkarak irkildim ve hızla bu halime şahit olan biri varmı die bakındım çevreme. Herkez bir şeyle meşguldü ve buda benim işime gelmişti.
Müdür konuşma yapmak için yerini aldı ve bende telaşla boş bulduğum bi sıraya dahil oldum. Bi an önce bu günün bitmesi için dua etmeye başladım. Müdür konuşmasını bitirip herkez sınıflara ilerledi. Ben 12/F deydim. Sınıfa gitmeden önce elimi yüzümü yıkmaya karar verdim. Yüzüme vurduğum su ile sakinleştim. Sonra sınıfı aramak için gezindim koridorda. En sonunda buldum ve kapısının önünde öylece beklemeye başladım.
Yanımdan biri gelip kapıyı açtı ve kafamı ona doğru çevirdim
"Evladım hadi girsene ne bekliyosun. " hoca olduğunu fark edince biraz utanarak hızla geçtim içeriye. Ne yani neden ön sıralar boştu. Yeni gelenin yeri en arkası olmazmıydı. Sıkıla sıkıla ön sırada yanlız olan kıza doğru ilerledim.
"Acaba yanına oturmamda bi sakınca var mı?"
Yüzüme umursamazca bakıp
"Kurduğun bu aşırı gereksiz naif cümlenene karşılık bndede böyle bi cevap bekleme. Otur."Hayır sadece yeni tanıdığım ve hatta tanımadığım biriydi. İzinsiz oturmam saçma olmazmıydı? Yani ben öylece otursam beni tersleyip kalk demesini ve öylece ilk günden herkese rezil olma ihtimalini geçiririm aklımdan. Fazla gerkesiz detaycıyım sanırım. Ama olsun herşeyi düşünerek hareket etmek herzaman iyi sonuçlar verirdi.
Çantamı sıraya koyup oturdum. Evet işte o sıkıcı merasim yaklaşıyodu. ~Aa yeni bi öğrenci gelmiş hadi ona ilk günden saçma sorular sorup utandırıp sıkalım onu.~ Böyle düşünceler beynimi kurcalarken hoca yerinden kalkıp derse başladı. Ne yani okadar mı yoktum? Okadar mı varlığımı hissettiremedim? Acaba görünmez falanmıydım? Sabah o çocukta ben yokmuşum gibi davrandı... İç sesimle cebellesmeye başladık. En sonunda onu susturdum. Ee çok normaldi günleri ses kayıt cihazıyla konuşan bi insandan nasıl düşünceler beklenirdi ki iyice paranoyak olmuştum.
Saat 15.30 du . Zile 10 dakika kalmıştı. Günümü şu sıraya yapışmışcasına canlanmadan geçirdim. Ilk günden kantine falan inip yeni maceralara yelken açamazdım. Zil çaldı ve çantamı alıp çıktım. Yorulmuştum. Nekadar da sıkıcı bi gündü böyle. Otobüs durağına yaklaşınca kalabalık gözümü korkuttu ve yürümeye karar verdim. Hatta güzel bi müziğinde bana eşlik etmesine hayır diyemezdim. Çantamın içinde bi köşede olan mp3 çaları çıkardım. Kulaklığı kulağıma geçirip müziği başlattım. Vampire Weekend ~ step .
Sanki içim huzurla dolmuşcasına derin bi nefes alıp verdim. Şimdi eve gitme zamanıydı. Eve yaklaşırken aklıma aniden dün gece geldi. Oraya dönüp bakmak istedim. Gidip gitmeme konusunda kendimle savaş verirken sonunda içimdeki baskın hissi bastıramadan kendimi o yöne giderken buldum.
Normaldi herşey. Dün gecenin aksine kalabalıktı yerde hiçbir kan lekeside yoktu. Yorucu bi gündü ve benim tek ihtiyacım olan ayaz dı. Bende dün gece gittiğim harabeye ilerlemeye başladım. Içeriye girince direkt gözüme duvardaki yazı ilişti. Şaşkın bi şekilde okumaya başladım. "Hâlâ uyurken beni izlediğini düşünüyorum nezman şu gözlerin tamamen kaplı uyucan. Inkar ettiğini görür gibiyim. "
Elim ayağım birbirine dolanırken sertçe yere düştüm. Ağzımdan sadece kekeleyerek "Aaa ... ay.. ayaz." Kesik kesik o anlar geldi gözümün önüne...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım Yaz
General FictionARA VERİLDİİİİ...! Yayımlamaya Başladığım Tarih: 06.04.2020