Buğulu cam nasıl da herşeyi belirginsizleştiriyordu. Belki bir belki beş... Kaç saattir pencereden dışarıyı seyrettiğimi bilmiyordum.
Deliriyor muydum artık? Tüm yaşadığım şeyler kafamda yarattığım kurgular mıydı ? Yoksa kimsenin fark edemediği gerçekler miydi?
Giray' a Ayaz'ı gördüğümü söylediğimde bana inanmak yerine sanki beni teselli eder gibi sakinleştirmeye çalıştı. Yaptığı şey beni fazlasıyla kızdırdığı için deliye dönmüşcesine ona vurup bağırmaya başladım. Ve nasıl yorgun düştüysem gözlerimi açınca kendimi acilde buldum. Yediğim sakinleştirici sonunda annemlerle beraber eve doğru yola çıktık. Tüm yol boyunca kimseden ses çıkmadı. Delirdiğimi düşünüyorlardı belkide. Eve gelir gelmez kendimi odama kapattım ve saatlerdir boş gözlerle camdan dışarıyı seyrediyorum.
Yerde duran telefondan titreşim sesleri gelirken uyuşmuş vücudumu canlandırıp kalktım yerimden. Gelen mesajın beni merak eden Giray dan olduğuna emindim. Onunla konuşacak kadar iyi hissetmiyordum. Umursamazca açtım telefonu
0541***3456: Yaz benim Ayaz. Bugün beni gördün değil mi kardeşim. Peki ya buna kaç kişiyi inandırabildin. Dur ben söyleyeyim hiiç... Kim inanır buna Yaz? Ben bir ölüyüm. Sadece senin delirdiğini düşüncekler işte o kadar. Ben vazgeçtim tamamen gidiyorum artık. Unut beni. Düşün ki şu son bir kaç ay rüyaydı. Bera denilen heriften uzak dur. Seni seviyorum güzelim kendine iyi bak.
Tam elli defa okudum mesajı. Gitmekten bahsediyordu. Gelmiş miydi ki? Ben o buhrandan onun yaşadığı gerçeğine tutunarak kurtulmuşken o şimdi tamamen gitmekten bahsediyordu. Buna izin veremezdim.
Canım Kendim: Ayaz her şeyi yavaş yavaş atlatırken şimdi nasıl beni bu durumda bırakırsın. Baksana bana senin yaşadığın gerçeği bile nasıl beni eski ben yaptı. Gitme kal benimle, lütfen...
İLETİLMEDİ..!
Her şey buraya kadardı.
***
Üzerimde ki bakışları delip geçerken nihayet sırama ulaştım. Bera ilk sıradaki Ufuk' un önünde dikilmiş hararetle dünkü maçı konuşuyordu. Geldiğimi fark edip yüzünü asarak yerine oturdu. Yara izleri hâlâ taptazeydi.
Sınava son bir kaç hafta kalmışken herkes hararetle soru çözüyordu. Yasemin hoca derse gelmeyince bende soru bankamı açıp çözmeye başladım. Sınıfın kapısı açılınca hocanın geldiğini düşünerek kafamı kaldırdım. Kapıya yaslanıp kollarını bir birine dolamış beni seyreden Giray ile karşılaştım.
Bana doğru yürürken ben sabit bakışlarla Bera' ya bakıyordum. Giray' ı öldürecek gibi bakıp sinirle çıktı sınıftan.
Daha ne kadar bu durumda olacaktım. Onlar nasıl birbirini tanımadan nefret eder oldular. Çok saçmaydı bu.
"Dersin boş olduğunu öğrenince birlikte çalışırız dedim. Malûm sınava az kaldı. "
"Giray nie sınıfa geldin. Arasaydın ben kantine inerdim."
"Onun için mi böyle konuşuyorsun? Bizi bir arada görmesin die mi? Neden seni bukadar ilgilendiriyor?"
"Bu kadar acımasız olmak zorunda değilsin?"
Yüzüme şaşkın ve bana acıyan bir gözle bakıp terk etti hızla sınıfı.
Beklemenin saçma olduğunu düşünüp arkasından koşmaya başladım. Bastıran yağmur saniyeler içinde beni sırıl sıklam yaparken buna aldırmadan koştum ve koştum...
"Dur..!Giray lütfen. "
Sırtı bana dönük bir şekilde öylece kaldı. Bunu fırsat bilip koşmaya başladım. Yanına varınca karşısına dikildim. Gözleri beni görmüyordu. Sabit bir şekilde karşıya boş gözlerle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Adım Yaz
General FictionARA VERİLDİİİİ...! Yayımlamaya Başladığım Tarih: 06.04.2020