BÖLÜM 3- Çarpışma

509 52 25
                                    

multimedya: Doğa

------------------------------------------------------------------------------






Birkaç dakikadır aynaya bakıyordum. Ne yaşamıştım ben ya. Basit gibi duruyor size değil mi 2-3 güne unutacağımı sanıyorsunuz, gerçekten aldatılmamışsanız anlamazsınız. Efeyle ben gerçekten birbirimizi sevmiştik. Sadece bunu öpüşerek falan dile getirmemiştik. Ondan beklemezdim. Aslında eskiden bekliyordum. Efe benim bir dönem boyunca peşimde koşmuştu-bunu övünmek için söylemiyorum-ve ben ona pas vermemiştim. Çünkü Efe'ninde Y kromozomlu olduğunu bildiğimden bunda da problem vardır mantığıyla yaklaşmıştım. Sonra benim sorunlarım olmuştu. Basit olmayan sorunlar. Ve ben bunların üstünden gelememiştim. Efe benim her zaman yanımdaydı. Ve bir süre sonra bende hoşlanmaya başlamıştım. Ve sonra olanlar oldu işte çıkmaya başladık. Benimkisi aşk değildi. Hoşlantıydı. O yüzden yakınlaşmak falan istemedim. Neyse, Efe beni seviyordu. Ne kadarını bilemem ama duygularını hissettirmeye çalışıyordu galiba. Mesela bir kere gitar sesini sevdiğimi söylediğimde gitar kursuna yazılmıştı ve yarım sene boyunca ona gidip çalmayı öğrenmişti. Bir yazarı çok sevdiğimi söylediğimdeyse o yazarı bulup benimle buluşturmuştu. Keşke Finn Wolfhard, Shawn Mendes, Selena Gomez gibi kişileri söyleseydim de onların yanına da götürseydi.

-Alara'm beeee.

Kapıdan kafasını uzatıp saçlarını taramaya çalışan Talia görüş alanıma girmişti. Dün akşam arabasıyla hasret giderdikten sonra -ki çaktırmayın araba sürmeye yaşımız tutmuyordu ama onun ailesinin tanıdıkları sayesinde ehliyet almıştı- buraya gelmişti. Bugünden sonra yurtta kalacağımız için bir günlük idare etmemiz gerekiyordu.

-Hı?

-Lan ben galiba korkmaya başladım. Bizim çevreden uzaklaştık artık başka birinin çöplüğüne giricez, bizimkilerin yerini tutar mı?

-Daha onların çöplüğüne girmedik merak etme. Ve orası artık bizim çöplüğümüz olacak üzülme sen. Tek olsaydım ne yapardım bilmiyorum. İyi ki geldin kuzum.

Yanıma doğru yaklaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu.

-Oha saate bak 8.30 nasıl yetişeceğiz? Kıçını kaldır, saçını taramayı da kes artık, geç kal-

Sözümü kesen Emre'ydi.

-Biliyor musun seni ve söylenmelerini hiç özlememişim Alara.

-Kes, boş yapma velet. Önce git ablalarınla düzgün konuşmayı öğren. Büyüklerine saygılı olmayı sana ben mi öğreteceğim.

-ALARA SADECE ARAMIZDA 2 YAŞ VAR.

Emre'nin böğürmesini duymak hoşuma gitmişti. Çünkü onu sinir etmek çok hoşuma gidiyordu. En azından benim eğlence anlayışım da buydu.

-Kendin dedin 2 yaş var. 2 yaş yok diyemezsin o yüzden 2 yaş olsa da senden büyüğüm. Sonuçta 2 yaş.

O sırada ikisi de bana bakıp 'ne demek istediğini kendin de anlamadın dimi' bakışı attılar. Doğrusu böyle bir bakış var mı bilmiyorum ama öyle hissettim yani.

Talia ayakkabısını giymeye giderken

-Galiba hayatımda duyabileceğim içinde en fazla '2 yaş' geçen cümleydi, deyip kıkırdadı.

Bense çok oyalanmak istemediğimden saçlarıma ve üzerime son kez bir şeyi unuttum mu diye bakıp Talia'nın peşinden koştum. Kuzenlerimle babaannem oturup kahvaltı yapıyorlardı. Babaannem

SİL BAŞTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin