Hayat en güzel tesadüflerle doludur, görmesini bilene. Yaşamak en anlamlı şeydir zevk almasını bilene. Yorulursun, bıkarsın bazen de gücün kalmaz savaşmak için ama bir şeylere tutunman gerekir. Mesela hayaller gibi. Unutma hayat yaşamasını bilene güzeldir, kaybetmeyi en baştan beri göze alana değil.☺️☺️
Uzun boylu sarışın ela gözlü bu çocuk da kimdi şimdi?
"Merhaba Ece."
"M..merhaba?"
Şaşkın gözlerle ona kim olduğunu sorarcasına baktım, o da ne demek istediğimi anlayarak tekrar konuşmaya başladı.
"Ben Doğu. Teyzem benden sana bunları vermemi rica etti."
Diyerek kredi kartı ve yeni bir telefon uzattı. Kaşlarımı aniden çattım, istemediğimi söylememe rağmen neden ısrarla almıştı ki istemiyorumun neyini anlamamıştı acaba.
"Memnun oldum Doğu. Ama teşekkür ederim bunlara ihtiyacım olmadığını teyzene söylemiştim."
Dedim fakat karşımdaki ısrarcı çocuğa göz devirerek baktım.
" Ece teyzeme istemediğini söylerim ama sen alana kadar ısrar edeceğini biliyorum onun için bence al istemiyorsan zaten kullanmazsın ama en azından teyzemin inadıyla karşılaşmamanı tavsiye ederim."
Deyip gülümsedi. Karşımdaki ısrarcı çocuğun dediğini kafamda tarttıktan sonra, ne kadar inat etsemde almaya karar verdim.
"Peki."
Elindekileri alıp sınıfa girdim yeniden. Arkamdan da hoca girdi sınıfa yoklamayı aldı küçük bir tanışmanın ardından derse giriş yaptık. İlk ders matematikti. Matematiği seviyordum fakat konu limit olunca en nefret ettiğim derse dönüşüyordu çünkü bu konuyu asla anlamıyordum. Sonunda zilin sesini duyarak derin bir nefes alıp vererek rahatladım çünkü sıkıntıdan patlamıştım. Sınıftan çıkacağım sırada Doğu sınıfa girdi. Şaşıran gözlerle ona baktım. Şimdi neden gelmişti aceba?. Gülen ela gözlerle konuşmaya başladı.
"Naber? İlk dersin nasıldı?"
"Sanırım sıkıntıdan patladım. Bu dersi çok seviyorum ama limit için aynı şeyi söyleyemeyeceğim." Diyip surat astım.
"Iy ilk dersin Murat hocayla mıydı?" Diyip yüzünü eşkitti. Güldüm. Çünkü şuan yüzünün şeklini görseniz sizde gülerdiniz.
"Evet. Sen neden gelmiştin?"
"Sana okulu gezdirmem emredildi."
"Neden? Ben kendim gezemiyor muyum da?"
"Hayır hayır öyle demek istemedim. Teyzem rica etti bende kıramadım."
Anlaşılan biyolojik annem başıma gardiyan dikmişti ne hoş. Neden benim hakkımda kararlar almaya başlamıştı ki hemde en nefret ettiğim şey olmasına rağmen. Aa tabi o benim neleri sevip nelerden nefret ettiğimi nereden bilecekti ki. İlk kelimemin bile ne olduğunu bilmiyordu çünkü ben annesiz büyümüştüm bir yaşında terk etmiş gitmişti bizi. Sahi niye bunca sene sonra yeniden beni yanında istedi ki ne değişti bunca sene. Düşüncelerimden uzaklaşıp cevap verdim.
"Teyzenin emrivakileri yani. Aslında ilk önce kantine gitsek iyi olur sanırım miğdemde iç savaş çıktı."
Kıkırdadıktan sonra kafasını aşağı yukarı salladı ve kapıya oradanda kantine gittiğini bildiğim merdivenlere yürüdük. Gerçekten aşırı acıkmıştım çünkü akşam da hiçbişey yememiştim sabahta, kurt gibi açtım. Kantin en alt kattaydı. Eski okulumdaki kantinin iki katı büyüklükte mavi koltukları olan hoş bir kantindi. Boş olan mavi masalardan birine oturduk. Doğu,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günbatımı (Düzenleniyor)
Teen FictionBiyolojik annesiyle yeni şehirde eğitimine devam etmek zorunda kalan Ece' nin aslında neden annesinin yanına gönderilmek zorunda kaldığını ve yeni şehirdeki yaşantısını en büyük aşkını ve başına gelecek olaylardan güzel günlere çıkışını merak ediyor...