Merhaba canlarım ben geldim ve çok güzel uzun bir bölümle geldim. Uzatmadan sizi bölümle başbaşa bırakıyorum.
Keyifli okumalar.😇
İki saat önce olanlar yetmezmiş gibi birde sorgudayım. Ne mi oldu anlatayım hemen. Doğu sinirle yanımıza gelerek sert yumruğunu iki kez Bora'nın suratına geçirdi. Bora ne olduğunu anlamadan gelen yumrukla biraz sendeledikten sonra toparlanıp sert bir yumruğunu oda Doğu' ya salladı ama başarısız oldu Doğu'nun hızlı hareketleri sayesinde yumruğu boşluğa denk gelen Bora tekrar bir yumruğunu sallıyacaktı ki o sırada nöbetçi hoca göründü koridorun başında ama Bora hiç aldırış etmeden yumruğunu salladı fakat bu sefer bir el yaptığı yumruğun havada asılı kalmasına neden oldu.
Önce müdürün yanına götürüldük, müdür ikisini yanlızca uyararak bana hiçbir şey demedi çünkü benim hiçbir suçum yoktu. Velilerimize de haber verdi.
Müdürün odasından çıkıp sınıflarımıza gittik.
Son ders de bittiğine göre nihayet eve gidecektim ki Doğu'nun sesini duyup duraksadım.
"Naber?"
"Yorgunum. Senden naber?"
"Aynı. Seni eve bırakıyım gel hadi arabam şu tarafta." Diyip okulun büyük park yerini gösterdi.
"Ben giderim teşekkür ederim."
" Zaten size geliyorum, teyzemi çok özledim bir merhaba demek istiyorum hadi gel."
Kafamı aşağı yukarı sallayarak otoparka doğru yürüdük. Oha! BMW hemde son model! Şaşkınlığımı anlamaması için gizledim. Niye gizledim onu da bilmiyorum. Off Ece niye herzaman saçmalamak zorundasın ki ya hayır bide kendi içinde saçmalamayı nasıl başarıyosun? Neyse Doğu şaşkın gözlerle arabaya binmemi bekliyor hadi kendi içinde konuşmayı bırak ve bin artık arabaya. Kendimle kavgamı sona erdirip sürücü koltuğunun yan tarafına binip kemeri takmamla arabanın çalışması bir oldu.
Okul eve yakın olduğu için gelmemiz beş dakikayı aldı. Gelirken Doğu da bende tek kelime etmedik.
Arabadan inip eve ilerledik. Kapı ikinci çalmamızda annem tarafından açıldı. Doğu ile sarılıp selamlaştıkları sırada ben içeri salona ilerledim. Beş dakika sonra kapının kapanma sesi geldi kulaklarıma.
"Hoşgeldin kızım."
Hiçbir şey demeden arkamı dönüp merdivenlere yönelmiştim ki 'bugün noldu?' diye sormasıyla olduğum yerde durdum. Anlaşılan biyolojik annem şuan çok büyük bir sorguya çekecekti beni.
Nereden baksanız en az 10 kez sormasına ve söylememe rağmen bıkmadan tekrar sordu. Bana da artık bir sinir gelmeye başlamıştı ki sormayın. Bir sustum iki sustum onuncuda sabrımın sonuna gelmiştim artık. Neden bu kadar abarttığını da anlamış değildim. Kavga eden bendim sanki.
"Yeter artık ya! Çok sıktı artık anlamıyor musun kaç kez daha tekrar sorman gerekiyor deli olacağım şimdi ya! BEN HİÇBİR ŞEY YAP MA DIM! Alt-üstü bi kavga neyini abartıyorsun anlamıyorum ya! Hem sanane benden ya yeter artık beni umursuyormuş gibi yapmayı bırak, düşünme beni anladın mı? Eskisi gibi düşünme yeter!"
Sinirle tam kapıya yönelmiş çıkacaktım ki nereye gideceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Sahi bu koskaca yabancı olduğum şehirde nerde huzur bulup sakinleşebilirdim ki? Sakinleşmeye çok ihtiyacım vardı, yine arkamdan onun 'kızım' diyen sesini işitmemle durdum. Neden ağlıyordu şimdi off çıldıracağım!
"Kızım ben... özür dilerim sadece..."
Durdu bir kaç saniye düşündü ne söyleyeceğini ama bulamadı çünkü ne diyeceğini bilmediği içindi bu susması ne diyebilirdi ki haklı değil miydim ben, ne hakkı vardı ki bende? Sadece doğurmuş sütüyle beslemişdi sonra... sonrada terkedip gitmişti işte. Niyeydi şimdiki endişesi, ben bu yaşıma kadar ne çok kavga içinde kalmıştım ozaman nerdeydi niye ozaman da yanımda olmadı. Ayrıca benim hiçbir suçum yoktu bu olayda hem abartılacak bir yanı da yoktu üstelik. En iyisi odama çıkıp Ceren ile dertleşip konuşmanın benim için daha doğru olacağını düşündüm ve merdivenlere yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günbatımı (Düzenleniyor)
Teen FictionBiyolojik annesiyle yeni şehirde eğitimine devam etmek zorunda kalan Ece' nin aslında neden annesinin yanına gönderilmek zorunda kaldığını ve yeni şehirdeki yaşantısını en büyük aşkını ve başına gelecek olaylardan güzel günlere çıkışını merak ediyor...