0.5

53 16 0
                                    


Bir saat önce...

Bora'nın mesaj atmasını beklerken çok sıkılmıştım. Yapabildi mi acaba makarnayı? Erkekler ve yemek... yapamamıştır tabiki de. Gitsem mi ki evlerine. Saçmalama Ece ne işin var bu saatte. Ama beklemekte çok sıkıcı. Of deliriyorum sanırım niye kendimle tartışıyorum yine?

Ben delirmek üzereyken bildirim sesiyle çalışma masasındaki telefonumu aldım. Mesaj Bora'dandı.

"Oldu bu galiba?"

Makarnanın nasıl olduğunun fotoğrafını atmıştı. Anında cevap yazdım.

"Görünüşü güzele benziyor. Birde tadına bak bakalım nasıl olmuş."

"Bakayım da sen beklemede kalsan çok iyi olacak galiba. Benden cevap gelmezse ambulansı ararsın."

"Hahah tamam ben beklemede kalıyorum bak bakalım şah eserine."

Bir dakika sonra cevap yazdı.

"Iyk tuzu unutmuşum sanırım. Ama daha büyük bir sorunumuz hatta birçok sorunumuz olabilir!"

"Ne gibi bir sorun? Evi mi yaktın yoksa hahaha?"

"Evi değil de sanırım bir tencere, bir de tava yandı. Sonra ocak berbat durumda ve sanırım mutfak aldı başını gidiyor. Napıcaz şimdi." Ters bakan emoji ve gülen emoji atmıştı mesajın sonunda.

Sadece gülen emoji atıp telefonu yatağın üzerine bırakarak dolabıma ilerledim.

Dolaptan beyaz boğazlı kazak altına da siyah dar pantalonumu giyip çanta ve telefonumu alarak odadan çıktım.

Saat akşamın dokuzu olmasına rağmen salonda kimse yoktu. Tam sessizce kapıya doğru ilerliyordum ki mutfaktan Zeliş abla çıkıverdi.

"Ayh!"

"Şey... Ece hanım özür dilerim. Ben mutfağı toparlıyıp çıkıyordum tam siz denk geldiniz."

"Ece, Zeliş ablam hanım yok. Hem ben dalgındım bir an karşıma çıkınca panikleyip korktum. Senin bir suçun yok."

Zeliş abla kırklı yaşlarındaydı. Bildiğim kadarıyla iki sene önce eşini kaybetmiş ve kızına tek başına bakmaya çalışıyordu. Uzun süredir bu evde çalıştığı için artık aileden biri olarak görsek de işi gereği hep mesafesi olurdu bize karşı.

Zeliş ablanın tontiş yanaklarını öptükten sonra siyah jump ayakkabımı giydim. Artık çıkmak için hazırdım.

"Nereye bu saatte küçük hanım?"

Tam kapıdan çıkacakken anneme yakalanmıştım aman ne güzel. Şimdi bir dünya soru soracağına eminim. Bu yüzden konuşmasına fırsat vermeden cevap verdim.

"Ben biraz dolaşıp hava alacakdım."

"Ters bir durum mu var kızım?"

"Hayır. Ben sadece biraz bunaldım."

"Tamam kızım Rıza efendi bıraksın seni."

"Ben hemen haber veriyorum efendim." Diyerek Zeliş abla yanınızdan hızlı adımlarla uzaklaştı.

"Gerek yok ben taksiyle giderim."

"Rıza efendiyle gidip gelirsin kızım. Hem aklım sende kalmamış olur."

"Peki."

"Dikkat et kendine."

"Tamam."

Tahminen on ila on beş dakika süren yolun sonunda Deniz ile geldiğimiz deniz kenarındaki küçük kafeye gelebilmiştik. Araba durur durmaz indim.

Günbatımı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin