Öğle arası neredeyse bitmek üzereydi. Zaman ne çabuk geçmişti böyle Bora ile sohbet ederken. Bora gerçekten hoş çocuktu ve onunla sohbet etmek çok iyi gelmişti. Ama bir şey söylemeliyim ki Bora'nın esprileri tam bir facia diyebilirim.
Bir anda telefonumun titremesi ile irkildim. Küçük çaplı bir şaşkınlık geçirsemde umursamadım çünkü mesaj Azattandı. Mesajda ne yazdığına bakmak istemiyordum artık Azat konusuyla ilgilenmiyordum. Ama merakıma yenik düşerek telefonu tekrar aldım elime. Mesaja girmem ile sinirlenmem saniyelerimi almıştı. Bu ne yüssüzlükdü!
"Nasılsın?"(Azat)
Bu da neydi şimdi. Hangi yüzle nasıl olduğumu sorabiliyordu hâlâ? Beni en yakın arkadaşımla aldatıp hiç birşey demeden çekip giden kendisi değil miydi? Neden hala yüzsüzce mesaj atıyordu? Ayrıca ona neydi nasıl olduğumdan.
"Birşey mi oldu?"
Bora'nın sorusu ile mesajdan çıkıp ekranı kapattım. Neredeyse sinirden elimdeki telefonu kırabilirdim.
"İyiyim."
"Kimden mesaj geldi? Betin benzin attı bir anda?"
"Boşver gereksiz biri... çok gereksiz!"
****
Neyi vardı bu güzel kızın? Kim ne diyip bu hale getirmişti onu? Bir öğrenirsem o kişiyi bir güzel benzeteceğime dair kendime söz veriyorum... Dur bir saniye. Ne oluyor lan sanane kimse kim ne ilgilendirir seni kızın özel hayatı?
Hem ne demişti deli kız 'gereksiz biri...çok gereksiz!' demişti. Gereksiz biri de niye bu kadar canını sıktı lan bu kızın?
Of Bora sus ve kendi içinde konuşmayı derhal bırak! Çünkü bu deli kız sana deli görmüş gibi bakıyor. Haksız da sayılmaz da neyse. Şimdiden deli olduğumu anlamadan konuya girsem iyi olurdu...
"Ece?"
"Efendim Bora."
Niye hala yüzü asıktı bu güzel kızın. Hiç yakışmıyordu bu asık surat o güzel yüzüne. Onu nasıl güldürebilirdim acaba? Neyse Bora bunu daha sonra düşün kız cevap bekliyor senden.
"Hafta sonu işin var mı?"
"Hayır. Neden sordun yoksa bana kahve mi ısmarlıycaksın?" diyip alayla karışık gülmüştü. Gülme sebebi ise az önceden başıma gelen olayı anlatmadı. Güzel fikirdi aslında ama başka bir zamanaydı kahve işi artık. Çünkü başka bir planım vardı.
"Yok o artık başka bir zaman senin sözün olsun. Ben aslında şey diyecektim. Hafta sonu bir arkadaşın doğum günü var ve ben yalnız gitmek istemiyorum hem sana da değişiklik olur ne dersin?"
Umarım kabul ederdi.
"Bilmem ki. İzin alabilirsem gelmeye çalışırım."
"Gerçekten mi?"
"Evet." diyerek gülmüştü. Heh işte deli kız sen hep gül. Çünkü gülmek en güzel sana yakışıyor.
***
Akşam yemeği için salona indiğim sırada duyduğum sesle olduğum yerde donup kaldım. Bu olamazdı. Onun burada ne işi vardı? Üstelik annemle ne konuşuyorlardı ve en önemlisi beni nasıl bulmuştu?
Ne konuştuklarını dinlesem ayıp olur muydu acaba? Aman gereksiz bir konu beni ilgilendirmez diyip büyük holden merdivenlere ilerleyeceğim sırada arkamdan o tanıdık sesi duymam ile olduğum yerde kaldım.
"Ece!"
Sinirden şartellerim atmak üzereydi ki,
"Ben seni aldatmadım hepsi bir oyundu. Sana yemin ederim ki herşey bir iddadan ibaretti Ece ben seni aldatmadım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günbatımı (Düzenleniyor)
Teen FictionBiyolojik annesiyle yeni şehirde eğitimine devam etmek zorunda kalan Ece' nin aslında neden annesinin yanına gönderilmek zorunda kaldığını ve yeni şehirdeki yaşantısını en büyük aşkını ve başına gelecek olaylardan güzel günlere çıkışını merak ediyor...