Merhaba! Bugün upuzun ve yepyeni bölümle karşınızdayım ^-^
Bugün sizlerin de isteği üzerine başrol erkeğimizin yani Siraç'ın ağzından anlatacağım. Keyifli okumalar ^-^|🍒🌸🍒|
(Siraç'ın Anlatımından)
Bugün bütün aksilikler üst üste gelmişti. Sanki biri bana oyun oynuyor gibiydi. Bütün bu aksiliklerin üzerine bir de arabam bozulmuştu. Kalmıştım yol kenarında. Ve benim acilen yetişmem gereken bir yer vardı. Yakın bir dostumun yani Selim'in kafesine ortak oluyordum. Ama işte aksilikler beklemiş de bugünü bulmuştu sanki.
Daha fazla geç kalmamak için taksi çağırmak istedim ama çok geç varacaklarını bildirdikleri için taksiyi bekleyemezdim.
Son çare ilerideki otobüs durağına gitmekti. Daha önce otobüs deneyimim olmamıştı demek bugüne kısmetmiş. Arabanın anahtarını yanıma alarak arabayı arkamda bıraktım ve durağa vardım. Arabayı daha sonra aldırtacakatım.Sonunda beklediğim otobüs geldiğinde bir kaç adım ilerledim. Ama anca bu kadar ilerleyebilmiştim çünkü millet otobüse ilk binebilmek için resmen izdiham çıkarmışlardı. Birinin koluma hızla çarpmasıyla bir küfür savurdum. Sessiz söylediğim için kimse duymamıştı. Ya da bu hengâmenin ortasında kimse duymamış da olabilirdi. Bence ikinci seçenek daha yakın duruyordu.
Otobüse en son binen ben olmuştum. Şoföre uzattığım yüz lira karşısında adam şaşırmıştı. Bana paranın geçmediğini söylediğinde başka şansım yoktu.
Kartımın olmadığını, acilen yetişmem gereken bir yer olduğunu söylememe rağmen Nuh demişti Peygamber dememişti. İnatçıydı adam. Bu seferlik tolerans gösterse ne olacaktı sanki. Ulan üzerine atlasam bir güzel pataklasam ne olurdu ki. Neyse sakin olman gerekiyor Siraç.
Birinden kart rica etmemi istediğinde içeriye bir göz gezdirdim. Ama çoğu yüzünü başka yöne çevirmiş , çoğu da uyuyordu. Anlaşılan vermek istememişlerdi.
Kararsız kalmıştım , ne yapmalıydım? İnersem geç kalacaktım. İnmezsem bu inatçı şoför kart basmamı isteyecekti. Ben bunları düşünürken birinin konuşmasıyla kafamı ona çevirdim.
"Al şunu da bas! Seni mi bekleyeceğiz yarım saat?" dedi karşımdaki kıvırcık saçlı kız elindeki kartı bana uzatarak. Kafama taş atsaydı daha iyiydi. Şuna bak bir de sert bir dille konuşuyordu.
Diğer bildiğimiz kızlara kıyasla daha kaba ve mahalle ağzıyla konuşmuştu. Kızın konuşma tarzına bakılırsa kız demeye bin şahit isterdi ama işte bir o kadar da güzel bir kızdı.
Aslında benim bildiğim Siraç bu kartı asla almazdı ama şu an işler karışıktı. Başka çarem yoktu. Denize düşen yılana sarılırdı.
"Borç." deyip kartı elinden almıştım. Madem o kabaydı ben de kaba olurdum. Teşekkürü haketmiyordu.
Büyük ihtimalle önümde duran cihaza okutmam gerekiyordu. Kartı cihaza okutmaya çalışıyordum. Ama sadece çalışmakla kalıyordum. Daha önce kullanmadığım için becerememiştim.
"Camın üstüne basacaksınız beyefendi." dedi şoför beni düzelterek. Aslında hayatımda yaptığım davranışlarda pek düzeltilmezdim çünkü doğru yapardım. Ama buna diyecek bir şeyim yoktu. Bu konuda oldukça acemiydim.
Şoför cama bas deyince biraz garipsesemde dediğini yapıp otobüsün ön camına uzattım. İşte orada olanlar oldu. Beni izleyen bütün yolcular gülmeye başladılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKURA ZAMANI
Teen FictionKim bilebilirdi ki bu inatlaşma ile başlayan komedinin sonunda , onların kalplerinin birbirine kenetleneceğini. Bu hikaye sizi bilinen tüm klişe hikayelerden uzaklaştırıp, kendinizi sımsıcak mahalle ortamında bulacağınız bir aşk hikayesidir. 'Sakur...