9. Bölüm

826 27 4
                                    


-Ceren-

Tehlikeye bu kadar yakınken beynimizin %100'ünü kullanarak Şeniz'le oynuyoruz. Hayatımda aldığım en büyük risk. Beynimi Oya ve Nedim'inkilerle birleştirince ben bile korktum. Tereyağından kıl çeker gibi öyle bi şey yapıcaz ki, çok yakında. Babannem'in dediğine göre Agah babamın adamları ihbar edenin Cenk olduğunu öğrenmiş. Başta Cemre olmak üzere herkes onun üstüne gelince o da duyduklarını anlatmış evdekilerin gözü Babannem'e çevrilmiş. Babannem de tabiki de Cenk'i yalanlamış. Orda öyle bi şey konuşmadıklarını söylemiş. Köşktekiler babaanneme inanmak istiyorlarmış ama söz konusu babannem olduğu için ve bizim 3 ay gidip çocukla dönmemizi anlayamadıkları için inanamıyorlarmış Cenk'in dedikleri daha da saçma geldiği için ona da inanamıyorlarmış. Yani kafayı yemek üzerelermiş.

-Oya-

O Şeniz, beni kendi ellerinde, onu korumak zorunda olduğumu sanarken aslında mezarını kazıyordu. Bana "Eğer yakalanırsam seni de yakarım, benim yakalanmamam için elinden ne geliyorsa onu yap Oya!" diyişini hatırladıkça gülesim geliyor. O, kardeşime yaptıklarının hatta kendi oğluna, öbür kardeşime yaptırdıklarının cezasını ödeyecek. Ve öbür kardeşim de payına düşeni alacak.
Şeniz'i ziyarete gittim

-  Umarım beni aklayacak bi kanıtın olduğu için gelmişsindir Oya.

İçeri girdim

-  Polis köşktekilerin ifadesini alıyormuş. Sana tuzak kurulduğunu anlayabilecek ve bize yardım edebilecek olan tek kişi Cenk. İstersen onunla iletişime geçiyim.
-  Olmaz, o zaman buraya gelmek isteyecek.
-  Doğru, seninle iletişime geçeceğini tahmin edecekleri için şuan onun gittiği yerleri de takip ederler.  Ama ben ona benim arabamı ve şöförümü ayarlarım. Sorunsuz bir şekilde görüşmüş olursunuz. Çünkü bizim Köşk'ten birinden haber almaya ve diğerlerinin nasıl ifade verdiklerini öğrenmeye ihtiyacımız var. Yoksa bi kurtuluş yolu çıkaramam ben sana.
-  Tamam, ama sakın oğlumun başımı yakacak bi şey yapma. Bu işi eline yüzüne bulaştırma, sen de yanarsın.
-  Ee bi kahve yapmayacak mısın bize?
-  Öyle mi nasıl alırdınız sahte doktor hanım?
-  Tamam ben kendime yaparım. Ama sana yapmıyorum canın çekerse de umrumda değil.
-  Ne halt yersen ye!

Mutfağa girip kahve yaparken gözüm şenizin parmak izinin olabileceği bi kaşık arıyordu. Bi peçeteyle Şenizin bulaşıklarından bi kaşık aldım paltomun cebine attım.

-  Aaaahh elimi yaktım cezveye değdi yaa!!!
-  Beceriksiz...
-  Şeniz, yanık kremi var mı sende?
-  Ne saçmalıyorsun sen?
-  Üff yukardaki banyoda bi ilaç dolabı olucaktı inşallah orda vardır

Diye yukarı çıkarken şenizin içinden "bu gerizekalı mı beni koruyacak" dediğini hissedebiliyordum. En üst kata çıkıp kaşığı peçeteyle ordaki masaya koydum. Ve aşağı indim.

-  Yokmuş ama acısı biraz azaldı sanki. Kahve de yalan oldu görüyor musun. Buraları temizleyim de gidiyim bari. Malum sen bulaşık yıkamayı sevmiyor gibisin de.

Şeniz gözleriyle bana sövüyordu. Ben de büyük bi zevkle bütün parmak izlerimi ortadan kaldırdım ve şenizin yanından gittim.

Şimdi sıra Cenk'teydi.
Tabiki şöförümü Cenk'le tanıştıracak kadar aptal değildim. Bi adam tuttum ve ona bi araba kiralamasını söyledim. Adamım Cenk'i köşkün oralarda bi ara sokağa çekti. Kendisini Şeniz'in adamı olarak tanıttı ve annesinin onu çağırdığını söyledi. Cenk de hemen oltaya atladı tabi. Adamımla Cenk dağ evine doğru yola çıktılar. Şöförüme de onları gizlice takip etmesini söyledim. Artık top Nedim ve Ceren'deydi.

-Nedim-

Kusursuz planımızın son aşamasındaydık. En az ilk aşaması kadar zor bi şeyi yapmamız gerekiyordu. Odada hazır olan eldivenimi giydim. Dağ evinin çatı katındaki terasından yan tarafın terasına geçtim. Oya terasın anahtarını önceden bize verdiğinden anahtarla içeriyi açabilmiştim. Bizim evin parmak izlerini temizlediğimiz anahtarını oradaki komidinin üstüne koydum. Güneş'in altını değiştirmiştik annesi emzirmişti, artık mışıl mışıl uyuyordu karnı tok olduğundan uyanıp ağlamazdı akıllı kızım. Şenizin haberi bile olmadan bebeği şenizin kaldığı evin çatı katındaki yatağa koydum. Eşyalarını da oraya koydum sanki emziremediği için mama yapmış gibi bi görüntü verdim. Masanın üstündeki bulaşık kaşığı da dikkatlice mamanın içine koydum. Ceren buruk buruk terastan beni izliyordu.

-Ceren-

Biliyorum, bu sondu. Tam ayrılmasak da yine onu terk etmiş gibi hissediyordum. Umarım yaptıklarımızın hepsine değer. Nedim buraya baktı kızımızı öptükten sonra yanıma geldi.
-  Son kez Ceren, bugün her şey bitecek. Üçümüz çok mutlu bi şekilde hayatımıza devam edeceğiz.
-  Biliyorum, bi şey demeyeceğim zaten. Bizim bunları yapmaya hakkımız var. Benim Güneş'e hamile kalmam bile Şenizin oyunu yüzünden olmadı mı? O kendi elleriyle yaptıklarının bedelini ödeyecek
-  Biliyorsun, İstanbul'a geldiğimizde bunu yapmak için fazla vaktimiz yoktu. Şeniz ile kızımın aynı şehirde yaşadığı her an riskti.
-  Şimdi onu aynı evde bırakıyoruz.. ne garip değil mi.

Nedim kafasıyla tasdikledi. Güneş uyurken son kez ona bakıp öptüm.

-  Hadi, yapacaklarımız var.

Evin bizim kaldığımız tarafına geçtik Nedim ağzımı bantladı, bi sandalyeye oturtup ellerimi bağladı, ayaklarımı bağladı. Saçımı başımı dağıttı ve beni ses çıkarmadan yere düşmüşüm gibi sandalyeyi devirerek koydu. Cenkler geldiğinde Cenk ve Şeniz evde konuşurken Oya'nın adamı bizim kaldığımız yere gelip Nedimi aynı benim gibi bi sandalyeye bağlayıp evden çıktı. Sanırım o sırada Oya'nın şoförü de Şeniz'i ve Cenk'i görünce Oya'ya haber verdi. O da hemen polise ihbar etti. Bi 10 dakika geçmedi. Şenizle Cenk tam kendilerine kurulan oyunu çözerken polise yakalandılar. Neyseki bağırdıkları için seslerini duyabiliyorduk

Polis: Şeniz Karaçay teslim ol! Hakkınızda bebek ve iki yetişkin kaçırma ve alıkoyma suçundan ihbar var.

Cenk: Ne alıkoyması lan!

Kuytudaki HisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin