8. Bölüm

996 31 8
                                    


Burdan sonrasını yazmak beni çok heyecanlandırdı. Asıl hikaye şimdi başlıyor!!!

-Ceren-

Ah Nedim.. birbirimize o kadar benziyoruz ki. Daha bizim yapıcak çok işimiz var. Hepsinden herkesten her şeyin hesabını sormak istiyorum artık. Ölen bebeğimin de Nedimin kaybolan 20 yılının da hesabını sormak istiyorum artık.

-nedim-
Önce Cenk, sonra Şeniz.

-Ceren-

Ertesi sabah kahvaltıdan sonra müştemelata Babannem'in yanına gittim. Bana hala dargındı.

- Üf hadi babanne biraz hava alalım. Güneşim biraz güneş görsün hadi kalk.
- İyi tamam, bana da daral geldi zaten.
Dışarı çıkıp sahile doğru yürümeye başladık. Etrafta tanıdık yoktu biraz şenlik lazımdı bana.

-nedim-

- Şş Cenk! Gel biraz konuşalım seninle.
- Ne konuşacakmışız acaba?
- Nereye kadar böyle gidicez onu konuşucaz. Boş boş kavga etmekten sıkıldım artık
- Bana uyar, yeter ki dürüst olun bana hepsi uyar. Ne yaptığınız Ne istediğiniz belli olsun.
- Heh! Güzel konuya değindin bence de. Bunları gel biraz yürürken konuşalım.

Cenk'i Ceren'le Neriman'ın bulunduğu yere götürürken Oya'ya da beni 5 dakika sonra araması için mesaj attım.

Cenk: Ee hadi güzel konuya değinmiştim ya hani.
- Aynen öyle. Ne yaptığınız, ne istediğiniz belli olsun.
- Bana bunu sen mi diyorsun daha dün gelen.
- Bana bak, saçma sapan her fırsatta benimle kavga çıkartan sensin Cenk! Madem biz gelince huzursuzluk çıkıyor, sen de beni görünce Bu kadar huzursuzlanma!
- Öyle bi huzursuzlanıyorum ki seni görünce. Nedense yaptığın dediğin hiç bir şey bana öyle samimiymiş gibi gelmiyor. Hep altında bi şey yatıyor sanki.. ha nedim?

Oya aradı

- Şu telefonu açmam lazım, ama bu konuşma bitmedi!

Telefonla konuşurken oradan uzaklaştım Cenk de tam istediğim gibi beni beklerken mecbur etrafa bakınıyordu.

-Ceren-

Nedim gittiğine göre Cenk'e doğru biraz daha yaklaşabiliriz. Cenk'in dikkatini çekmem lazımdı. Sesimi yükselterek:
- Ya babanne! Sen neyi anlamıyorsun! Nedim beni boşuycak bu ortaya çıkarsa..

Gerizekalı Cenk beni fark etti ve o gerizekalı beyniyle bana fark ettirmeden beni dinlemeye çalışıyor. Hemen ağlamaklı yüz ifademe büründüm

Neriman: Kızım ne diye bağırıyorsun ne ortaya çıkacak.
- Nedim bu bebeği yetimhaneden aldığımızı sanıyor babanne!..
- Tövbe bismillah! O ne demek kızım?
- Ya bunun ailesi bizi bulmasın diye zorla getirdim Kıbrıs'tan İstanbul'a Nedim'i. Ama ailesi peşimizden İstanbul'a gelmiş alacaklar onu benden. Üstelik Nedim öğrenirse beni kapının önüne koyar!
- Ya sizin değil mi bu çocuk ben anlamadım.
- Değil babanne, biz bunu Cenk ve Cemre'nin canını yakmak için aldık. Onlar ayrılsınlar diye yaptık!

-Cenk-

Duyduklarıma inanamadım. Bunlar nasıl insanlardı? Resmen bebek çalmış! Bi de bana ne istediğin belli olsun diyor o aşağılık Nedim. Akıllarınca bizi ayıracaklar şerefsizler. Tabiki de hemen yapmam gerekeni yaptım. Hemen polise ihbar ettim. Tam ihbar ettikten sonra o kuzenim olacak şerefsiz geldi.
- Nedim ben daha fazla konuşmak istemiyorum seninle. Köşk'e dönelim.
- Sen bilirsin.

-Ceren-

Kıyamam Babannem ne kadar üzüldü. Birlikte Köşk'e gittik. Odaya Güneş'i yatırmaya çıktım. Nedim de gelmişti. Birazdan bizim için çok zor olan bi şeyi yaşayacaktık.

Polisler ve aile ve sosyal politikalar bakanlığından yetkililer geldi, bütün ev halkı toplandı tabi.

Polis: Ceren Karaçay ve Nedim Karaçay, hakkınızda bebek hırsızlığı yaptığınıza dair ihbar var.

Hepimiz onu vermemek için çok direndik. Çok ağladım çok çığlık attım, Nedim de polislerle kavga etti bebeğimizi vermemek için çabaladı ama zorla herkesin gözü önünde bebeğimizi bizden aldılar.

-nedim-

Elim ayağım titriyordu. Bu kadar olmasını gerçekten tahmin etmemiştim. Şov yapacak bi halde değildik. O kavgamız o çığlığımız resmen gerçekti. Bu durum ikimizin de psikolojisini kötü etkilemişti. Ceren de hala ağlıyordu yaptığından pişman gibiydi. Seher annem, damla, cemre, Nurten.. hepsi de dayanamayıp ağlıyorlardı. Ama Cenk, hala ihbar edenin kendisi olduğunu itiraf etmedi. Yine korktu. Kimse bizimle konuşmaya, bu doğru mu demeye cesaret edemiyordu.
Ceren'i sakinleştirmek konuşmak için yukarı çıkardım.
Biz yukarı çıktıktan sonra diğerleri sessizliğini bozdu. Cemre bi yandan 'bu doğru olamaz' diyordu. Amcam ihbar edenin kim olduğunu bulmaları için adamlarına emir veriyordu. Ama Cenk'in sesi gelmemişti henüz. Onları biraz dinledikten sonra Ceren;

-  Nedim ben bu kadar acı çekeceğimi tahmin etmemiştim ben çok kötüyüm.
-  Ben, senden böyle bi şey istediğim için çok özür dilerim. Ama şimdi Oya orda zaten ona emanet.
- O Oya'yı ara görüntülü ben kızımla konuşucam

Oya'yı görüntülü aradım. O da çocuk esirgeme kurumunda büyüdüğü için orayla bağlantıları tanıdıkları vardı. Güneş'i ona emanet etmiştim. Kendime çok kızıyordum. Ceren'e sen karışma derken daha 1 haftalık bebeği bile intikamıma dahil ettim. Güneş Oya'nın yanında gülüyordu. Onun ağlamaması içime su serpmişti. Ceren'le biraz hasret giderince kendimize geldik. Zaten yarın kavuşacaktık.

-Ceren-

Kızım olmadan bu geceyi geçirmek çok zordu. Onun iyi olduğunu görsem de onsuz olmayı yediremiyordum. Sabaha kadar uyku falan girmedi gözüme. Nedim de benim kadar çok pişman görünüyordu. Güya şov yapıcaktık. Bizim daha anne baba olmayı öğrenememiz lazımdı.

Ertesi gün oldu. DNA testi yapılacaktı. Sağolsun Oya test yapmadan onu kurumdan kaçırdı ve bize verdi. Sımmsıkı sarıldım bebeğime. Nedim de ikimize sımmmsıkı sarıldı. Bi daha onu bırakmayacaktık asla. İşte şimdi biz kaçacaktık. Ve ihbar edenin Cenk olduğunun ortaya çıkması an meselesiydi.

-Nedim-

Tabiki de dün gece yardıma muhtaç kalmış Ceren, yardım için Şenizi aramıştı. Şeniz'i buluşmak için kurumun önüne çağırmıştı. Ha tabiki Ceren, Şenizden yardım isterken babamla olan ilişkisiyle tehdit ederek istemişti. Şeniz çocuk esirgeme kurumunun içine girdi ve Oya kamera kayıtlarından şenizin çıkışının olduğu yeri ve kendisinin Güneş'i kaçırdığı kısımları birleştirerek sildi. Biz Güneş'i aldıktan sonra Ceren'le Oya'nın ayarladığı bi dağ evine gittik. Telefonlarımızı Köşk'te bırakmıştık. Ceren'in eski telefonunu ve hattını kullandık. Neriman'a mecbur bu durumdan bahsetmek zorunda kalmıştık. O da bize Köşk'ten haber iletiyordu. Olanları bi süre ordan seyredecektik. Aslında bütün planlarımız teker teker işlemeye başlamıştı. Cenk Köşk'te "Madem çocuk onların, neden DNA testinden önce çocuk da onlar da ortadan kayboldu" gibi parlak zekasını konuşturuyormuş. Polis de bebeği kaçıranın ya biz ya da Şeniz olduğundan şüpheleniyormuş. Şeniz her ne kadar "ben yapmadım!" Dese de, oraya geliş sebebinin sadece yardım etmek olduğuna Damla bile inanmamış ve girişinden sonra çıkışının kamera kayıtlarının silinmesini de elbette açıklayamıyormuş. Onu mahkemeye kadar denetimli serbest bırakmışlar ama duyduğuma göre, o da firardaymış. Eline geçen 'sahte doktor belgesi' ile aklınca Oya'dan tehditle kendisini korumasını istemiş. Eline geçen sahte 'Sahte doktor belgesi' ni bilerek ona gönderdiğimizi de bilmiyor ki. O Şeniz bunu öğrendiğinde durmayacaktı. Tabiki orda Oya'yı kullanmak için kullanacaktı. Oya da kullanmak da kullanılmak da neymiş göstermek üzere. Şeniz'in haberi yok, ama onunla ikiz villa olan aynı çiftlik evinde yan yana kalıyoruz.

Kuytudaki HisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin