MEDYA : Lavinya ve Elis :)
Saat 9.30 a gelmişti. Herkeste tatlı bir telaş. Sınıfta biz Elisle yerimizi aldık. İlk gün olduğu için çok heyecanlıydık. Sınıf oldukça devasa bir yerdi. Her tipte insanlar. Böyle oldukça daha da geriliyordum.
Hoca içeri girdi. İlk ders göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Arada Elisle fısıldaşmalarımız sayılmazsa gayet verimli bir ders geçirmiştik. Diğer dersimiz ise saat 10.45 deydi. Saat gelene kadar Elisle biraz yeni üniversitemizi keşfetmeye karar verdik. Üniversitenin bahçesine çıktık. Burası da oldukça büyüktü. Günün birinde kaybolursam hiç şaşırmazdım çünkü gerçekten kaybolunacak büyüklükteydi.
"N-ne? Bana mı dedin?" Elisin sesiyle birden irkilmiştim.
"Evet sana dedim Laviin. Bu ne ya sen aşırı dalgınsın. Kendinde değilsin. Kaç seferdir oluyor bu. Neyin var?! Gerçekten anlat bana bilmek istiyorum. Ben senin kaç senedir çok yakın bir arkadaşınım. Neden bana anlatmıyorsun?" Diye yükseldi Elis.
" Bebeğim tabi ki de bir şey olsa sana anlatırım ben sana her şeyimi anlatıyorum zaten. Bu aralar aşırı stresliydik biliyorsun. İkimizde. Üniversiteye yerleşme olayları için. O yüzdendir. Stresi daha yeni yeni üstümden atıyorum." Yalandı. Koskoca bir yalan. Aklım o yeşil gözlüdeydi. 3-4 ay geçmişti. Ama hala aklım ondaydı. Ne yaparsam yapayım çıkmıyordu bir türlü aklımdan. Çok garip bir duyguydu.
"Tamam Lavinim ama bir şey olursa gerçekten anlatmazsan darılırım. B-bu arada şu bankta kahveyle oturan çocuğa bak. Ne kadar yakışıklı. Acaba hangi bölümde?" Ah Elisim gelir gelmez çocuk kesmeye başlamıştı ama onu biliyorum. Birinci gün yakışıklı der ikinci gün sıkılırdı.
''Hiç ama hiç tipin değil Elis boşver biz daha yakışıklılarını buluruz.'' deyip kafeteryaya doğru yürümeye başladık. İki kahve alıp oturup zamanın geçmesini bekledik. Üniversite o kadar garip bir yerdi ki, sanki burada zaman duruyordu. Artık ders saati yaklaşmıştı bizde yavaş yavaş sınıfa yürümeye başlamıştık. Şimdiki öğretmen duyduğumuz kadarıyla çok zorlu biriymiş. İlk günden ödev verir herkesi yaptığı ödevlerle tanırmış. Bu yüzden ödevi en iyi şekilde yapmamız lazımmış. Evet fizyoloji dersine korkarak adım adım ilerliyorduk. Sınıfa geldiğimizde hemen ortalara geçip oturduk. Bir süre bekledikten sonra hoca içeri girdi. Gerçekten hocaya baktığımda resmen ''ben disiplin abidesiyim'' diye bağırıyordu yüzü. Gerçekten zor olacaktı hemde çok zor. Hoca kendini tanıttıktan bir şeyler anlattıktan sonra duyduklarımı doğrulayarak ödev konusuna geldi. Öğrencileri 2 şerli olarak kendi eşleyeceğini ve konuları whatsapp gurubu kurup bir öğrenciye attıracağını söyledi. Gerçekten Eliste bende bu kadından korkmaya başlamıştık çünkü hiçbir şey beğenmeyen biri gibi duruyordu.
''Ya Lavinim inşallah beraber oluruz ama o kadar şanslı insanlar olmadığımız için dediğimi unut umutlanma.'' işte arkadaş gibi arkadaş.
''Sağol valla Elis yani içimdeki umudu da yok ettin, çok harika bir arkadaşsın.''
''Her zaman tatlım.'' diyip göz kırptı. Gözlerimi devirerek hocaya döndüm. Evet eşlemeye başlamıştı. İkişerli olarak isimler söylüyordu. Bakalım bize kimler gelecekti. İnşallah arıza tipler olmaz ama doğru ya biz bela mıknatısıyız kaçmaz bizden.
''Elis Işık ve Ateş Özcan. Konular wp den sınıf grubunuza atılacak.''Elisle birbirimize baktık.
''Ateş Özcan kim ya, hangisi ?'' deyip etrafa bakınmaya başladı. Bende onunla bakınmaya başladım. Evet bide Ateş çıktı başımıza bir de onu arayalım. Süper eğlence.
''Hayır o kadar etrafa bakındım insan el filan sallar artık hangi hödükse bu Ateş. Normali gelmez bize cidden.'' diyerek sinire etrafına bakındı Elis. Haklıydı sonuçta müneccim değiliz ya.
''Lavinya Özsoy ve Melis Genç. Dediğim gibi konular whatsapp gruba atılacaktır.'' dediğinde hocaya döndük. Etrafıma bakındığımda sevimli bir kızın bana el salladığını gördüm. Gülümseyerek başımı salladım ve Elise döndüm. O ise sinirli sinirli bana bakıyordu.
''Fazla gülme hem yakın filan da olma döverim seni.'' evet bahsetmedim dimi. Elis çok kıskançtır ve beni kimseyle paylaşamaz. Ee bende ondan aşağı değilim yani.
''Oy oy benim Elistoşum beni mi kıskanırmış, benim tek kardeşim yakın arkadaşım sırdaşım var oda sensin kıskanma hiç.'' Deyip yanağına öpücük kondurdum ve tabi ki hemen yumuşadı. Çünkü o benim Elistoşumm.
Ders bittikten sonra kalkıp beraber adı Ateş olan şahsı aramaya başladık. Kapının önünde durup tüm erkeklere ''Ateş sen misin ?'' diye sorduk resmen. Son olarak sınıftan uzun boylu yapılı ve gerçekten yakışıklı bir çocuk çıkıyordu ki Elis önüne atlayıp onu durdurdu. Az kalsın üzerine düşüyordu benim deli arkadaşım.
"Şey." diye başladı söze. Çünkü çocuk az önce bankta gördüğümüz kahve içen çocuktu! Çocuk kafasını ne der gibi salladı.
"Ateş Özcan...sen miydin?"
"Evet benim. Ne olmuş?"
"Bende Elis Işık. Hoca ödevde bizi eşledi."
"Yani?" Ya bu nasıl laftan anlamaz bir çocuktu. Kankamla bana hiç normali düşmezdi zaten.
"İşte numaranı alabilir miyim diye sormaya çalışıyorum." Elis git gide köpürüyordu. Ah benim şanssız arkadaşım. Çocuk numarasını söyledi, Elis kaydetti. Sonrasında da hiç bir şey demeden yanımızdan geçip gitti. Elis'in resmen ağzı açık kalmıştı.
"Ya Lavin! Ben nasıl bahtsız bir insanım. Daha ilk günden başıma gelenlere bak! Ne salak insanlar beni buluyor! Yakışıklı olan tüm erkekler salak olmak zorunda mı Allah aşkına!"
"Ah benim tatlı Elistoşum sinirlenmiş mii. Benim bebeğimm. Gel bizim evin oradaki kafede bir kahve içelim kendine gelirsin sen tatlım benimm!" Elis kaşlarını çatmıştı sinirli sinirli bana tamam der gibi başını salladı. Okuldan çıktık. Otobüs durağına ilerledik. Otobüse bindik.Sonra evin yakınlarındaki kafeye oturduk. Birer kahve, birer de bol çikolatalı tatlı söyledik. İlk günden başımıza gelenleri konuşup gülüştük Elistoşumla. Bakalım bundan sonra bizi neler bekliyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTMEYEN HİKAYE
Teen Fiction''Aşk dedikleri bu mu gerçekten ? Ondan uzaklaştığın an ona hasret kalmak. Bir gülümsemesini, onun bir hüznünü günlerce yanında taşımak... Onun hüznünü kendine katmak mı aşk ? O kal deyince gitmek, git deyince kalmak istemek mi? Bir cümlesine bin an...