Bölüm 2 "Tüylü Arkadaş"

426 36 68
                                    

Bu sabah yine korkarak uyandım ama bu sefer rüyalarım yüzünden olmadı.Çalar saatimin öyle bir sesi var ki korkmamak elde değil.Sanırım hayatımda ilk defa bir çalar saatin sesinden korkuyorum.Hayır yani saati yapanlar ne düşünerek bu sesi koymuşlar ki.

Bunları düşünürken esneyerek yatağımdan kalktım.Yerde duran saate baktım.

"Yine şanslısın ha bak diğer saatlerimi de duvara çarpardım ama kırılırlardı sen sağlammışsın sevdim seni."diyerek saate göz kırptım.

Allah'ım ben neler yapıyorum.Nihayet saatle konuşmam bittikten sonra odamın perdesini ve camını açarak temiz havayı ciğerlerime doldurdum.Havaya baktığımda tek bulut olmadığını gördüm.Sonra arka bahçeye doğru baktım.Çitlerin ardı ormanla birleşiyordu.

Teyzem bu ormanda vahşi hayvanların yaşamadığını,varsa bile çok derinlerinde olabileceğini söylemişti.Aslında erken kalkmışken ormanda yürüyüş yapabilirdim.Hızlı adımlarla banyoya gittim.Yüzümü yıkayıp dişimi fırçaladıktan sonra aynaya baktım.O izin boynumda durması beni sinir ediyordu.Dikkatli baktığımda tüyden kopan birkaç küçük kuş figürü olduğunu gördüm.

Aslında hoş ve anlamlı bir izdi.Bugün teyzeme bu konu hakkında birkaç soru sormayı aklımın bir kenarına not ettikten sonra banyodan çıktım ve odama gittim.Bilek lastikli siyah eşofman altımı ve kısa beyaz tişörtümü giydim.Saçlarımı da hızlıca at kuyruğu yaptıktan sonra teyzemin odasına gittim.Uyuduğu için ona yürüyüşe çıkacağımı,bir saate kadar geri döneceğimi yazdığım bir not bıraktım.

Aşağıya inerek adımlarımı mutfağa yönelttim.Kendime güzelce sandviç hazırladım,matarama da su doldurduktan sonra bahçeye açılan sürgülü cam kapıyı açarak dışarı çıktım.Bahçeye şöyle bir göz attığımda ne kadar çok yabani ot olduğunu ve işimin zor olduğunu düşündüm.Aslında teyzem bugün çiçekleri dikmeye yardım edeceğini söylemişti ama artık yapacak bir şey yok.Zaten benim de yapacak işim yok. Eğer bitmezse yavaş yavaş yaparım. Hem oyalanırım hem de bahçeyle uğraşmak bana aşırı zevk veriyor.

Annem de bahçeyle uğraşmayı çok severdi.Bana da o öğretmişti bahçeye nasıl bakılacağını.Boğazımda bir düğüm oluştu.Bundan nefret ediyorum.Sanki bir kelime etsem gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmek için hazır.Düğümü göz ardı ederek çitlerin üstünden atladım ve ormanın içinde dolaşmaya başladım.Ağaçlar fazla sık değildi.

Kaybolmamı sağlayacak bir durum yok gibi.Yine de fazla uzaklaşmadan hafif tempoda koşmaya başladım.Tabi ki dönerken yolu bulmak için etrafıma da dikkatlice bakmayı ihmal etmedim.Sonra ileride gövdesi geniş, tırmanmak için uygun bir ağaç gördüm.Ağaca tırmanıp sandviçimi orada yiyebilirdim.Ağacın yanına gittim ve kolayca tırmandım.Yürüyüş iyi gelmişti.

Baya da acıkmıştım.Sandviçimden koca bir ısırık aldığım sırada ağaçların ardından bir çıtırtı sesi duydum.Daha sonra orada bir kurt görmemle kanım donmuştu.Kalbim öyle hızlı atıyordu ki kulaklarımda duyabiliyordum.Burada kurt olması imkansızdı.Kurdu süzmeye başladığım sırada o da beni fark etmiş, gözlerini ayırmadan bana bakıyordu.

Parlak ve gri tüyleri olduğunu gördüm.Bildiğim kadarıyla kurtlar bu kadar bakımlı olmazdı.O sırada aslında boynunda tasması olduğunu gördüm.Oh be rahatladım bir de kurt saldırısına uğramak istemiyordum.Dilini dışarı çıkarmış hızlı hızlı nefes alıyordu.Sanırım bayağı susamıştı.

Ondan gözlerimi ayırmayarak yavaşça ağaçtan indim.Bir şeyler söyleyeceğim sırada aldığım ısırığı yutmadığımı hatırladım.Kurt saldırısından değil de boğularak ölecektim ben bu gidişle.Hızlıca çiğneyip yuttum.Ardından kurda bakıp:

TÜYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin