SENİ DE Mİ DERKEN

838 31 26
                                    

   Baran'ın dilinden:

   Hemen dayımı aradım. "Dayı bi bizim eve gelir misin?"

   Dayım şaşırmıştı. Şaşkınlığını suskunluğundan anlıyordum. "Ne oldu yeğenlerin en yakışıklısı? Benim yeğenimi kim üzdüyse cezasını çekecek." İçimden "O zaman cezasını çekmesi gerekenlerin başında geliyorsun..." derken dışımdan "Dayı çok önemli bir mevzu var. Hemen eve gelmen lazım."

   "Oğlum senin yanından sesler geliyor. Ben seni arabayla alayım." 

   Burçak'a döndüm. Başını hayır anlamında salladı. Zaten eve girmiştik. "Gerek yok dayı. Apartmandayız. Suadiye'nin oradaydık da biraz önce arkadaşlarla onların sesini duymuşsundur." diye bir yalan söyledim. Yalanım bir işe yaramış olacak ki dayım "Eh ben de eve pek yakındım. Bir hasta ziyaretine uğramıştım. Geli..."

  Birden durdum. Burçak da merdivende durmuş bana bakıyordu. "Ne hasta ziyaretiymiş bu dayı..." 

   "Ah şey sen tanımazsın..." 

   Öyle bir tanırım ki... Annem gibi tanırım dayı... Allah'ım ne olursun annem ve ya hemşire bir şey söylememiş olsun... "Tamam dayı kapatıyorum o halde. Çok yazıyor."

   "Hadi görüşürüz oğlum." 

   O sırada hemşirenin telefonunu aldığım aklıma geldi. Hemen kartını çıkardım ve hemşirenin telefonunu tuşladım. "Alo kiminle görüşüyorum?"

   "Benim Baran..." 

   "Baran? Ah beyefendi o kadar hastayla uğraşıyorum ki hangi hastanın akrabasısınız."

   "Rukiye Düzgün." 

  Kadının sesi değişti. "Baran... Az önce bir adam anneni görmeye girdi. Ama merak etme. Ben buradaki herkesi sıkı sıkıya tembih ettim. Kimseye söylemeyecekler. Zaten hemşirelerin başı ben olduğum için benim sözümden dışarı çıkanı..." 

   "Nasıl bir adamdı?"

   "Adam adını vermek istemedi. Ama sonra belki işine yarar diye sorgulayınca Rasim olduğunu söyledi." 

   "Piç adam..." 

   "Ne oldu? Tanıyor musun?"

   "Soyadını aldın mı?"

   "Düzgün müydü? Dur bi dakika bakayım..." 

   "Tamam..." 

   ... 

   "Evet Düzgün. Annenin kardeşi mi?"

   "Evet. Ne zaman çıktı? Ve ne için gelmiş biliyor musun?"

   "Çok oluyor çıkalı. Ve bilmiyorum."

   "O yeğenlerin yakışıklısı hava sıcak beni dışarıda bekleseydin?"

   Hemen telefonu kapattım. Burçak korkuyla bir bana bir de dayıma bakıyordu. En sonunda onu duvara yapıştırdım. "Ne yapıyorsun sen?"

   "Annemden ne istedin sen ha! Ne istedin?"

   "Dur oğlum. Annen öldü ya. Hay Allah'ım seni de mi hastaneye yatırsak?"

   Burçak "Seni de mi derken?"

   Dayım yutkundu. Ademelmasından anladım bunu. "Durun çocuklar içeri geçelim. Konuşacağız." 

YENİ OKUL(TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin