Yanaklarım yavaş yavaş ıslanıyordu. Dudağımda gözyaşımın tadı vardı. Kalbim ağrıyordu. Yarın ne yapacağımı bilmiyordum, bugün sadece ağlamak istiyordum. İçimdeki herşey bitene kadar. Yine çıktığım yükseklerden yere çakılmıştım. Bu sefer düşüren dünyam dediğim kişiydi.
Onun davranışlarını o kadar yanlış yorumlamıştım ki sevdiğim kişiyi kafamda ben yaratmıştım. Hayallerimizi yazan, beni sevdiğini, özlediğini söyleyen o değil, o sandığım hayaliydi.
Zaten bir insanın böyle sevmesi saçmaydı. Her zaman sevilen tarafın götü gökyüzünde olurdu.
Herşeye rağmen o hayal benimdi, o benimdi.
Ayrılmak istediğini bile son güne kadar farkedememiştim.
Nefesim kesiliyordu. Saniyeleri sayışlarımızı hatırlamak istemiyordum. Elleriyle ellerimi ısıtmasını beynimden silmek istiyordum. Ama sadece istemekle kalıyordum. Hala kimi görsem o zannedip heyecan yapıyordum. Lanet olsun ki aynı okuldaydık. Onu görmekten çok korkuyordum.
Daha sadece 15 gün çıkmıştık. Ama uzun bir süredir yanımdaydı. Arkadaşlıktan sevgililiğe döndüğümüzde, arkadaşlığımız kadar ilişkimizde kuvvetli olur sandım. Ama olmadı hatta aramızda olan bağlar da koptu.
Ona aşık değildim, evet bağlıydım ama aşık olacak kadar ellerimi tutmamıştı.
Bir çok ilkim onunla oldu. İlk aşk mesela. Daha aşık olmasam da ilk kez bu kadar gerçekti hislerim. Sonra ilk kez bir günlüğe onunla başlamıştım. Normal de yazmayı beceremezdim. Ama onunla anılarımızı unutmamak için durmadan yazmıştım.
Komikti aslında. Hiç tahmin etmediğim biriyle ilk önce kanka, daha sonra bağlanmış eski sevgilisi olmuştum. " Eski" kelimesi o kadar sikik bir kelimeydi ki, kendini unutulmuş kullanılmış hissettiriyordu.
Kocaman bir boşluktaydım, sadece ona tutunabilirdim. Beni tutup çekmesi lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ordinaryinlove (Askıda)
RomanceGerçekle kıyaslanamayacak kadar tutkulu, büyüleyici, anormal, ve ruhsal.