BÖLÜM 7 ; Varlığın Da Yokluğunda Da Hiç

237 3 0
                                    

Alaz'la tam 16 gündür konuşmuyorduk.Hiç bir şey hissetmiyordum. Ne acı, ne mutluluk. Onu çok sevmiştim, belki de hala seviyordum. En son mesaj attığında canının son zerresine kadar acımasını istediğim için yalanlar söyledim. Onunla eski sevgilimi unutmak için çıktığımı zannediyordu.Hayatımda artık Alaz diye biri yoktu.

Bugün bir şeyi hatırladım. 10. günümüzdü. 25 Aralık. Alaz saat 18.01 de 10. günümüze girdik, demişti. Umutlandım . Çünkü o anlarda kavga ediyorduk. Ve Alaz ara vermek istemişti. O gün resmen yalvarmıştım. 10. günümüze girdiğimiz dakika 10.günümüzde bırakalım bir süre konuşmayalım dedi. Bende salak gibi hala o zaman yarına kadar mesaj atmayım diyordum. Peki o ne demişti? Uzun bir süre olacakmış.Eğer ara verirsek her geçen gün öleceğimi biliyordum. O gün hep kendimi suçladım. Çünkü Alaz'ın ben kendime zarar vermeyeyim diye ara vermek istediğini düşünüyordum. Her neyse sonra kabul etti ara vermedik. Alaz'a hatamı telafi edebilmek için şaklabanlıklar yaptım. Ne kadar salakmışım değil mi?

Şuan öyle keşkelerim var ki kafamda. Güvendiğim tek insandı. Hiç bir sevgilimde güven olmamıştı. Ama Alaz'a öyle bir güvenmiştim ki, canlandırdığım gelecekte hiç bugünleri yaşamak yoktu.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bugün Alaz'la konuşmayalı 3 hafta oldu. Artık onu ne özlüyordum, ne de hatırlıyordum. Dayanılmaz gelen yokluğunu artık umursamıyordum. Ama yine onunla ilgili bir şeyi hatırladım. Sevgili olduğumuz dönemde gece babam uyuduktan sonra Facebook'a girmiştim. Alaz açık değildi. Üzülüp çıkmıştım. 3 dakika sonra Alaz açmış. Keşke daha erken açsaydım diye bir sürü mesaj atmıştı.

Arkadaşken, bir gün feysde Alaz'ı bekliyordum. Bir an çıktım ask.fm'e girdim. Geri geldiğimde Facebook'ta mesajım vardı. Adını Alaz diye okudum ve mesajlarımızı açtım. Ama mesaj yoktu. Sonra tekrar mesaj kutusuna baktım. Mesaj sevgilimden gelmişti. Alaz'ın o kadar mesaj atmasını istiyordum ki, resmen ona kendimi şartlamıştım. Bu olayı arkadaşken Alaz'ın sitesinde ona anlatmıştım. Birlikte gülmüştük. Şimdi o hayatımda yokken bunu nefretle hatırlamam ne kadar garip değil mi?

Her neyse hayatıma devam ediyordum. Tek fark Hayal'in olmamasıydı. Yani eski Hayal yoktu artık. Bir erkek için ağlayan, acı çekip salak gibi üzülen o kız değildim. Hepsini kullanıyordum. Hiç birinin bende bir değeri yoktu. Konuştuğum bir sürü çocuk vardı, hepsi de bana değer veriyordu. Ama kimsenin önemi yoktu ki. Onlar üzülmezlerdi, acı çekmez, sevmezlerdi bile. O yüzden her şeyi hakediyorlardı. Bunu yapmak benim için eskisi kadar kötü görünüyor diyemem.Çünkü;

Duygularımı kaybettim.

&

Şu yaşadığım anlardan kurtulmak istiyordum. Elimden sadece bana yapılanları hatırlamak geliyordu. Her şey çok farklıydı. Küçükken beklediğim mutlu günler, aşık olacağım bir adam yoktu artık. Sadece " nefes " almak vardı. Anımda, geleceğimde duygular yoktu. O küçük masum hayallerime hoşçakal derken, ben yaşarken ölüyordum. Her nefes ölüme bir adım , ölüm ise kurtuluş noktası.

&

Onu unutmak istiyordum, tamamen unutmak. İçimde bir türlü bitmiyordu. Her geçen gün yok olması gerekirken, verdiği acı içimde gittikçe çoğalıyordu.

O güldüğümüz günleri unutamıyorfum, özlüyordum. Hemde çok. Ama affedemiyordum da. Aklımda tek bir soru dönüp duruyordu.

" Neden?"

Her gün bana bir sürü mesaj atan, sevdiğine inandıran, kendine bağımlı eden o, her zaman yanında olduğum o kişi bugün neden yok?

Bırakmaz dediğim, güvendiğim kişi şuan mutluydu. Ben nefes alamazken o mutluydu.Geleceğimiz demişti. Masalı 15 gün sürdü. Aşıkken nefret etmek, sevgimi unutmak zorunda kaldım.Her gün kimse anlamasın diye içimden ağladım. İçimde alevler varken gülümsedim.

Tanıştığımız zaman gerçekten iyi birisi olduğunu düşünmüştüm. Şimdi bana acı veren tek kişi. Kaç aydır yüzünü bile görmüyordum. Artık gözlerini hatırlamıyordum. Bazen hiç aklıma bile gelmiyordu.Ama artık kimseyi sevemememin sebebi oyken, onu yaşattıklarıyla hatırlıyordum.

Bu kadar yıkılmamın sebebi onu çok sevdiğimden falan değildi. Sadece gerçekten sona, böyle bir sona kendimi hazırlamamıştım.

En acısı da sevmemesi, hiç sevmemesiydi. Kalbimi kaplayan kişinin kalbinde ufacık bir yerimin bile olmamasıydı. Yokluğu sessizce yaklaşan ölüm gibi. Farkına varmadan her gün bitiren. Günden güne yok eden, yok olan.

&

Ağlamak istiyordum ama nefretim izin vermiyordu. Sana bunları yapana değer mi der gibi. Bunları yapana değil de, aşkıma değerdi. En azından şimdi.

Yokluğunu başkaları doldururken acı çektiğimi görmüyordu. Affedemezken, onun için öldüğümü. Seninle geri dönüşün olmadığından başka gerçeğimiz yok.

Biz, yaşadığımız sahte anlardan oluşan her saniyeyi saydık. Birbirimize gerçekliği olmadığını bile bile hayaller yazardık. "Biz" olduğumuz hayaller. Şimdi hayallerimizde ne var peki?

"Sen ve sevdiğin". Birlikte kurduğumuz hayalleri başkasıyla yaşamak. İşte bu acı veriyordu.

&

Sanırım artık iyi rol yapamıyordum. Herkes eskisi gibi olmadığımı anlamaya başlamıştı.  Hatta dün Eda sen birini seviyorsun, dedi. İçimdekilere ihanet ederek, kimseyi sevmiyorum dedim.

Kendim için, kendim olamadığım için üzülüyordum.Elimde Alaz'ın ilk buluşmamızda verdiği ayıcık, geçmişteki ihanet dolu hatıralarıma yolculuk yapıyordum.

Artık ben yoktum. Yok oldum denilecek kadar bitmiştim. Bitirilmiştim. Herkes mutlu olsun.

27.02.2013- Çarşamba

Biraz önce gözlerimden yaşlar boşaldı. Sabaha kadar ağlasam ne fayda? Ne değişir? Çektiğim acı geçecek mi? Yaşananları unutacak mıyım? Affedilecek miyim? Affedebilecek miyim? En önemlisi yeniden yaşamaya başlayacak mıyım?

Bugün hayatımda olmayışının 40.günüydü.

Ordinaryinlove  (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin