Profesör her zamanki gibi ışıl ışıldı. Oysa üzerindekiler öyle sıradan şeylerdi ki. Birkaç düğmesini açık bırakarak cömertçe bize sunduğu esmer göğsüyle kollarını dirseklerine kadar kıvırdığı beyaz gömleği ve bacaklarını güzelce sararak sanki ona özel dikilmiş gibi olan ama markasına kadar bildiğim ince beyaz çizgili siyah pantolonu vardı üzerinde sadece.
Bütün sınıf pür dikkat bir şekilde esmerin dudaklarından çıkan kelimeleri dinliyordu. Ya da sadece dudaklarını izliyorlardı. İkincisi kulağa daha doğruymuş gibi geliyordu. Ona bir yemekmiş gibi aç bakan gözlerin hepsinin yüzüne gülüp anca bakarsınız demek istiyordum. Ancak bu onun da benim de eğitim-öğretim hayatımızın sonu olurdu.
Profesör Kim ile olan ilişkimiz duyguların yüklü olduğu romantik ilişkilerden değildi. Zaten onun gibi birinin benim gibi yeni yetme bir öğrenciden daha iyisini bulabileceğinden de emindim. Yanlış anlamayın tabi ki kendimi küçümsemiyorum. Benimde kendimce bir çekim alanım vardı. Kim Jongin ise bambaşka bir hikaye.
Bir sex partneri için bile bana fazlaydı Kim Jongin. Güzel bir kalçam vardı ve her fırsatta Profesörün gözüne sokuyordum kabul ediyorum. Ama bir kere ben deneyimsizdim. Çoğu zaman ne yapacağımı bilmiyordum. Bu gibi durumlarda Bay Kim mükemmel bir şekilde dizginleri eline alıyordu ki tanrım gerçekten bilerek duraksamaya teşvik ediyordu beni.
"Bu gün sunum sırası kimde?" Bay Kim kara tahtaya yazdığı şeyi bitirdikten sonra elindeki tebeşirleri silkelerken konuştu. Sesi mükemmel bir akustikle amfinin sonuna kadar geliyordu.
"Profesör Kim! Ben gelebilir miyim?" Sesimi olabildiğince yalvarırmış gibi çıkmasını sağlamıştım. Tıpkı yataktayken ona yalvardığım gibi. Gözlerinin önünde bir tanesinin canlanmasını istiyordum.
Esmer profesörün yüzünde ise hiçbir değişiklik olmadı. Mükemmel gülümsemesini sınıfa sunmasını saymazsak. "Benim için bir zevktir. Gel bakalım Oh Sehun."
Hemen en sevimli gülümsememi takındım yüzüme. Sınıftakiler Kim Jongin'nin büyüsü altında olduğu için çevrelerindeki şeylerden pek haberdar olmuyorlardı. Zaten gülümsememi sunduğum kişi de onlar değildi. Bilgisayarımı da alarak Profesörün masasına doğru ilerledim.
Kim Jongin biraz eski kafalı bir adamdı. Daha otuzlarının başında olmasına rağmen üstelik. Kara tahta kullanmakla ilgili bir takıntısı vardı. Bu yüzden sınıfında hala sunumlar için perde kullanıyordu. Ben bilgisayarımı projeksiyona bağlarken üzerine tam oturan gömleğiyle bize sunduğu mükemmel görüntüyle perdenin ipine uzanarak aşağıya çekti.
"Başlayabilirsin."
"Bu gün çoğu insanın günlük hayatında üstesinden gelmek zorunda olduğu bir anormaliden bahsedeceğim."
Kim Jongin'nin bana doğru döneceğini anladığım anda yanlışlıkla masanın diğer ucuna doğru YANLIŞLIKLA yuvarlanan kaleme ulaşmak için masaya doğru uzandım. Bu gün sunum yapmayı planladığım için dolabımda bulduğum en dar kotu giymiştim. Şuan mental olarak attığım şeytani sırıtışı tahmin edebiliyor olmalısınız.
"Çok özür dilerim Profesör. Bir tur daha?" sesim öyle masum çıkmıştı ki bir an için konuşanın ben olduğundan kendim bile şüphe etmiştim. Ulan Oh Sehun senden korkulur be.
"Devam edin Bay Oh daha yeni başladınız. Eğer arkadaşlarının soruları olursa İKİNCİ TUR için konuşuruz." Esmer profesör kol kaslarının şişmesine sebep olacak şekilde kollarını göğsüne bağladı.
Kafamda dönen edepsiz düşüncelerin yanaklarımı kızartmasına izin verdim. Kim Jongin yanaklarım kızardığı zaman porselen gibi bembeyaz tenimin sanatçısı tarafından yanaklarına bırakılmış iki bitirme darbesi gibi beni tamamladığını söylüyordu. O kadar çok kitap okumuş birinden de anca zaten böyle şairane bir iltifat beklenirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Profesör Kim//SEKAI
FanfictionDudakları dudaklarıma yaslıyken parmaklarının sımsıkı kavradığı kalça yanaklarımı ikiye ayırdı. Nefesimi tutmuş bir sonraki hamlesini bekliyordum. "Acımayacak Sehun" diye fısıldadı deliğime doğru Jongin. Deliğime çarpan nefesi dudaklarımdan tutmaya...