2. Bölüm (M)

3.6K 143 39
                                    

Eve döndüğümde beni alışkın olduğum karanlık karşıladı. Bay Kim dersler bittikten sonrada bir süre ofisinde çalıştığı için ilk eve gelen ben oluyordum. Eve ilk gelen o olsaydı bile bana yemek hazırlayacak değildi. Ondan bunu beklemiyordum.

Jongin'nin dairesi okula kilometrelerce uzakta olan bir gökdelenin yirmibeşinci katındaydı. Salondaki fransız pencerenin gördüğü şehir manzarasını Profesörün çalışma odasına kapandığı zamanlarda sıcak çikolatayla izlemek en sevdiğim aktivitelerden biriydi. Gökyüzünün adeta yere indiği hissini veren ışıl ışıl şehir şuan sönük olsa da hala gözalıcıydı.

Profesörün çalışma odasını geçtikten sonra kısa koridorun sonundaki odama doğru ağır adımlarla ilerledim. Evin içindeki hiçbir ışığı yakmamıştım. Jongin olmadığı zamanlarda odam dışında pek fazla vakit geçirmezdim zaten. Çantamı odanın bir köşesine atıp yatağa oturdum. Kesinlikle yurttaki odamdan bin kat daha rahattı. Hatta Jongin'nin odasındaki yataktan bile daha rahattı. Ben Jongin'nin yatağında uyumayı tercih ederdim tabi ama bu konuda bir seçim hakkı verilmemişti bana.

Dış kapının sesini duyduğumda yatağımda dökülmüş bir jöle gibi yatıyordum. Bir ara uyuyakalmış olmalıydım saatin kaç olduğundan bile haberim yoktu. Onunla sahip olduğumuz sex partnerliğivari ilişkimiz beni yoruyordu. Jongin beni en başında uyarmıştı bu yüzden yapabilecek bir şey yoktu. Onunla hiçbir şey olmaktansa sex partneri olmaya da razıydım şu durumda.

"Sehun?"

İsmimi kapalı kapının arkasından duyduğumda dirseklerim üzerinde doğruldum.

"Evet profesör?"

"Yemek yedin mi?"

"Eve gelmeden önce arkadaşlarımla yemiştim." Göremeyeceğini bilmeme rağmen kendimi tastiklemek için başımı salladım aşağı yukarı.

Bir süreliğine bir sessizlik oldu. Profesörün artık kapımın önünde olmadığını düşündüm. Yatağımda doğrulmuştum ki esmerin sesini tekrardan duydum.

"Kızarmış tavuk aldım. Fikrini değiştirirsen mutfaktayım." Kulağa ne kadar düşünceli geldiğini biliyorum ama durum düşündüğünüz gibi değil. Miğdem boş olduğu zamanlarda seviştiğimiz zaman kusma gibi bir eğilimim vardı. Zor yoldan öğrenmiştik.

"Tatlı olarak hazırlanmamı ister misin?"

Gür bir kahkaha yankılandı boş evin içinde. İçimi kıpır kıpır eden, parmak uçlarımı karıncalandıran bir kahkaha.

"Sen cezalısın Hun." Sesi neşeli sesinin ardından uzaklaşan ayak seslerini dinledim. Cezalı olabilirdim ama bu beni hiçbir zaman durdurmamıştı ki.

Hızlı bir şekilde yataktan kalkıp dolabımın kapısını açtım. Kıyafetlerin yarısı Jongin'e aitti. Ona ait olmasından kastım bana o almış olması değil. Bunlar onun giydiği kıyafetlerdi. Profesör fark etmesin diye küçük parçalar halinde kurutucudan kaçırıyorum ve o evde yokken onun kıyafetleriyle evin içinde dolaşıyorum. Çoğu kişi bunu sexy bulabilirdi. Kim Jongin'nin nasıl hissedeceğini ise birazdan öğrenecektik.

İçlerinden en sevdiklerimden biri olan siyah gömleği askıdan alıp aynada üzerime tuttum. Siyah saten kumaş kar gibi beyaz tenime çok yakışıyordu kabul etmek gerekirse. Profesör kesinlikle bir afetti. Ama ben de yanında küçük görülecek biri değildim. Hızlı bir şekilde üzerimdeki kapşonluyu çıkarıp üzerime gömleği geçirdim. Jongin genelde gömlek giydiği zamanlarda kol düğmelerini iliklemezdi. Okulda çoğu zaman kolları dirseklerine kadar kıvrılmış bir şekilde dolaşırdı zaten. Kolları tebeşir tozundan kirlenmesin diye.

Ben de onun gibi kol düğmelerini açık bıraktım. Pantolonum da odanın zemininde yerini bulduğunda odamdaki boy aynasının önüne geçtim. Gömlek özel bölgelerimi az çok kapatıyordu. Jongin ile boylarımız aynıydı. Yalnızca esmerin daha iri bir gövdesi vardı. Çoğu zaman bedenlerimiz birbirine uyuyordu.

Profesör Kim//SEKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin