"Yani diyorsun ki Jongin küçükken sürekli eve yavru köpek getirdiği için ceza alıyordu."
Jongdae küçük bir kahkaha attı. "Evet, ama inanmış gibi görünmüyorsun."
"Küçük köpek yavrularına acıyacak bir adam gibi durmuyor." bakışlarım otomatikman iki elimin arasında tuttuğum kupaya kaydı. Birden içindeki kahverengi sıvı Jongdae'den daha ilgi çekiciydi.
"Çok fazla arkadaşı olmadı. Bazı sınıfları atlayarak okuduğu için sınıfındakiler hep ondan yaşça büyük insanlar oluyordu. Malesef kimse ukalaları sevmiyor. Daha doğrusu kendilerinden bu kadar küçük çocuğun onlardan daha zeki olduğunu kaldıramıyorlar."
"Sanırım bu neden rehberinde pek fazla kişinin kayıtlı olmadığını kanıtlıyor."
Jongdae küçük bir yudum aldığı fincanını masaya bırakırken tek kaşını kaldırarak bana bir bakış attı. "Peki neden sadece öğrencisi Oh Sehun kardeşimin rehberinde kaç kişi kayıtlı biliyor?"
"Bana öyle bakma. Bu sorunun cevabını ben de bilmiyorum."
"Jongin hiçbir zaman bize erkeklerden hoşlandığını söylemedi."
"Onun için sadece eğlenceden ibaret olabilirim." bu düşünce canımı sıkıyordu ama kendimi bir şekilde en kötüsüne alıştırmak zorundaydım. Daha çok dağılmamak için bunu yapmalıyım. İçimi ne kadar yakarsa yaksın. Sanki yüreğim sökülüyormuş gibi hissediyor olursam olayım.
"Ohh ufaklık kesinlikle öyle olsaydın seni bu eve getirmezdi."
"Benimle uyumuyor bile." Evet bu beni en çok üzen şeydi. Bir kere bile benimle uyumamıştı.
"Biliyor musun? Jongin küçükken fırtınadan korkardı. Bu yüzden gizlice odama gelir ve yatağıma sıvışırdı. Bir gece gök gürültüsü onu öyle korkutmuştu ki rüyasından irkilerek kalktı ve yanlışlıkla beni tekmeledi. Başımı komidinin ucuna öyle sert vurmuştum ki bayılmışım. Gözümü tekrar açtığımda hastanedeydim. Jongin daha 5 yaşındaydı ve küçücük vücuduyla tekli koltukta iki büklüm ağlıyordu benim için. Bir daha kimseyle uyumadı. Bu onun için çocukluk tramvası gibi bir şey."
Bir şey söylemek istedim. Ama dudaklarım konuşmak için açıldığında tek kelime bile çıkmadı. Her şeyi beklemiştim. Güven sorunları, bağlanamamak falan ama bu. Birden değil yelkenleri indirmeyi çapayı bile atmıştım. Şimdi eve yavru köpek getiren küçük çocuğu kollarım arasına almak ve sevmek istiyordum. Jongin ile çok fazla böyle anılarımız yoktu ama olsun istiyordum. Usul usul önü sevmeyi ve yanında olduğumu kulağına fısıldamak istiyordum.
"Burası onun yalnız kurt mağarası. İçeri seni aldığına göre önemli olmalısın"
"Ama bir misafir yatak odası var."
"Hayır yok." Öylesine söylemiştim hani ama böyle bir karşılık beklemiyordum. Benim de kafam karışmıştı birden. Kaşlarımı çattığımdan emindim şuan.
"Nasıl yani? O zaman benim kaldığım oda ne oluyor?"
Jongdae dirseklerini dizlerine yaslayarak öne doğru eğildi. Yüzünde düşünceli bir ifade vardı. Neredeyse şirin göründüğünü düşünecektim bu şekilde. Benden büyük olmasına rağmen zor bir matematik sorusuna bakan küçük bir çocuk gibiydi.
"Jongin'nin odasının karşısındaki mi?"
Başımı aşağı yukarı sallayarak onu onayladım. Neden bu kadar büyük bir mesele olduğunu anlamamıştım bile. Ama Jongdae'nin yüzündeki kocaman gülümsemeye bakılırsa kötü bir şey olmamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Profesör Kim//SEKAI
FanficDudakları dudaklarıma yaslıyken parmaklarının sımsıkı kavradığı kalça yanaklarımı ikiye ayırdı. Nefesimi tutmuş bir sonraki hamlesini bekliyordum. "Acımayacak Sehun" diye fısıldadı deliğime doğru Jongin. Deliğime çarpan nefesi dudaklarımdan tutmaya...