6. Bölüm (M)

2.8K 126 64
                                    

Gözlerimi tekrar açtığımda Jongin'nin odasındaki deri koltukta uzanıyordum. Yavaşça doğrulmaya kalktığımda üzerime örttüğü ceket kucağıma doğru düşmüştü. Çoğu zaman giyeceği takımları ben seçtiğim için bu sabah giydiği ceketi biliyordum. Öyle olmasa bile kendi odasında üzerime başkasının ceketini örteceğini sanmıyordum.

Parmaklarım ceketin pütürlü kumaşının üzerinde dolaşırken küçük bir gülümseme oluştu yüzümde. Böyle küçük şeylerle bile mutlu olabiliyor olmak beni artık şaşırtmayı bırakmıştı. Jongin'le tanıştığımdan beri bana attığı ufacık bir bakışta bile mutlu oluyordum. Dudakları tenime değdiğinde ayaklarım yerden kesiliyordu.

Profesöre hediye olarak aldığım duvar saatine bakarak ne kadar zamandır uyuduğumu tahmin etmeye çalıştım. Jongin çoktan ders için çıkmış olmalıydı. Benimse başka bir dersim yoktu öğleden sonra. Onu odasında bekleyebilirdim ama bunu yapmamdan hoşlanır mıydı bilmiyorum. Odasına dersten sonra asistanıyla birlikte dönüyordu çoğu zaman. 

Çocuklar akşam bir bölüm yemeğinden bahsetmişti. Eve gidip hazırlanabilirim. Nasıl olsa yapacak başka bir şeyim yoktu. Belki Baekhyun'nun evine uğrar biraz vakit geçirirdim. Onunla en son ne zaman oturup bir şeyler hakkında konuştuğumuzu hatırlamıyordum bile. Son zamanlarda Jongin beni fazla oyalıyordu. En iyi arkadaşına karşı sevgilisini seçen tiplerden olmak istemiyordum. Teorik olarak Jongin sevgilim bile değildi.

Odasından çıkmadan önce ceketini koltuğunun arkasına güzelce bıraktım ki kırışmasın diye. Bir şeyi unutmadığımdan emin olmak için büyük odayı hızla gözden geçirdim. Esmer Profesör derse gitmeden önce güzelce temizlemişti odasını belli ki. Az önce masaya doğru domalmış olmasam burada bir şey olduğundan asla şüphelenmezdim. Sanki masanın altında hiç boşalmamışım gibiydi. 

Odayla aşırı derecede uzun süre bakıştıktan sonra artık gitmem gerektiğine karar vererek odayı terk ettim. Normalde okuldan çıkınca otobüse binerek eve gitmeyi tercih ederdim. Ama nasıl olsa yapacak bir işim yoktu bu yüzden eve yürüme kararı almıştım.

Bu gün hava diğer günlere göre daha iyiydi. Hafif bir rüzgar vardı saçlarımı okşayan. Ancak kesinlikle beni rahatsız edecek bir şey değildi. Ben daha çok soğuk havaları seven tarzda bir insan olduğum için esen rüzgardan oldukça memnun olduğumu bile söyleyebilirdim. 

Eve döndüğümde beklediğim son şey Jongin'i salonun ortasında dikilirken bulmaktı. Öğleden sonra dersi olduğundan emindim. Ya hafızam bana oyun oynuyordu ya da gözlerim. Her halükarda burada olmaması gerekiyordu.

"Jongin?"

Bana sırtı dönük beden o kadar hızlı bir şekilde dönmüştü ki bana doğru yerimden sıçramıştım. Güzel kaşları çatılmış, çenesini kastığı için yüz hatları daha keskin görünüyordu şimdi. Benim dokunmaya kıyamadığım saçları birbirine girmişti. Kahverengi irislerinde gördüğüm endişe miydi?

"Sehun! Nerdesin sen?"

"Senin okulda olman gerekmiyor mu?"

"Soruma cevap ver!" ses tonu birden sertleşince bakışlarımı ayaklarıma indirdim. Yanlış bir şey yapmamıştım ama suçlu gibi hissediyordum kendimi.

"Uyandığımda odanda yoktun. Ben de eve geldim yürüyerek." Sesim biraz kısık çıkıyordu ama beni duyabildiğinden emindim. Şuan korkuyla atan kalbim sesimi bastırmıyorsa tabi.

"Telefonuna neden cevap vermiyorsun Hun?"

Sorusunun üzerine elimi cebime atarak telefonuma uzandım. Telefonumun çaldığını hatırlamıyordum. Son zamanlarda biraz dalgın olduğum için fark etmemiş de olabilirdim. Cebimden çıkardığım telefonun kilit tuşuna basınca bildirim penceresindeki titreşim simgesiyle göz göze geldim.

Profesör Kim//SEKAIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin