Kocaman bir yolda tek başıma bir başımaydım yanımda olması gereken kişiler her zaman arkamda benden bir şeylerin beklentisiyle dolup taşıyorlardı sanki aldığım nefes bile onlara zarardı, zarardan çok ziyandı. Bana yaptığı hakaretle gözlerim gittikçe büyüdü nefesim çığrından çıkmış asi bir şekilde etrafa saçılıyordu keskin gözlerimi ona dikerek "Sakın!" Çatallı çıkan sesime karşılık "Bir daha karşıma çıkma"
Yaklaşık yarım saattir sessiz bir şekilde yolda yürüyordum evime gelmeme en az bir kilometre vardı. Nefesimi tuttum sakince geri verdim üşüyen bedenim tomurcuklanmış, ceketime daha çok sarılmama neden olmuştu sokaktaki insanlar azalmış yerine tek tük içenler veya sevgili olduklarını düşündüğüm insanlar geziyordu.
Arkamdan gelen adım sesleriyle irkilsemde duruşumu bozmadan ayakta zar zor durduğum topuklularımla ilerlemeye devam ettim. Hala peşimi bırakmayan ve daha çok hissettiğim kişiye döndüğümde karşımda uzun boylu kel bir adam gördüm üstünde siyah takım elbise vardı kulağındaki kulaklık onu fazla derecede ciddi gösteriyordu.
Kaşlarımı çatarak adamı incelediğimde adam bundan rahatsız olmuş bir şekilde boğazını temizledi gözlerimi yüzüne çevirmeye çalışsamda o kadar uzundu ki yüzünü inceleyemiyordum. Nihayet adam söze girdiğinde sorgulayıcı bakışlarımı onda bıraktım. "Savaş bey sizi eve kadar eşlik etmemi istedi" bu dediğine kahkaha atarak "Teşekkür ederim ama benim buna ihtiyacım yok gördüğünüz üzere kimse bakmıyor bana"
Bu sefer gülen adam olmuştu ilk defa bir çalışanın güldüğünü gördüğüm için ona yabani bir hayvanmış gibi baktım adam hemen kendini toplayarak "Ben sabahtan beri burada olmasaydım şimdi kim bilir nelere maruz kalırdınız hanım efendi" gözlerimi kısarak "Yarım saattir ben bu soğukta yürüyorum koskoca Savaş beyinizin bir arabası yok muydu?" Adam başını olumsuz yönde sallayarak "Sadece yürümenizde eşlik edebilirim aksi taktirde soğuktan ölmeniz Savaş beyi ilgilendirmiyormuş" bu sefer gülen ben oldum " Teşekkürlerimi iletirsiniz yada iletmeyin yanımdan gidin yoksa polis çağıracağım"
🌊
Çoktan eve varmış üstümdeki rahatsız kıyafetlerimi çıkartıp uzunca bir duş almıştım bedenimde oluşan rahatlıkla hızlıca yatağıma uzandım günün verdiği yorgunlukla gözlerim yavaşça kapanırken aklıma Savaş denen o pislik geldi bir insandan ilk görüşte nasıl haz almazsam ilk görüşten beri ondan nefret ediyordum düşünce balonumu patlatıp derin bir uykuya dalmak adına gözlerimi kapattım.
Gözlerimi açtığımda baş ağrısı yüzümü buruşturmama sebep oldu bugün iş yerine gidip eşyalarımı alıcaktım. Ayağa kalktığımda başım dönmüştü şakaklarımı okşayarak banyoya yürüdüm. Zaten dalgalı olan saçımı hafif tarayarak serbest bıraktım odaya girdiğimde kahvaltılıkları odaya yerleştirdim.
Karnımı iyice doyurduğumda hazırlanmak adına hızlıca odaya girdim üstüme beyaz salık bir tişört altınada jean dar pantolon giydim. Hazır olduğumun kanısına vardığımda beyaz ayakkabılarımı giyip aynadan son kez kendime bakıp telefonumu alıp evden çıktım.
Hızlıca merdivenleri inip sokağın başındaki durakta durdum. Telefondan gelen aramalara baktığımda Burak arıyordu. Şu an onunla uğraşacak bir morelim olmadığı için meşgule atıp gelen dolu otobüse baktım.
İş yerine geldiğimde son kez gireceğim binayı inceledim yanımdan geçen Aslı bana bakıp gülümsediğinde aynı tepkiyi vererek bende gülümsedim.
İçeri girdiğimde ilk işim Burak'ın yanına gittim yanına yaklaşıp yanağına bir öpücük kondurduğumda şaşkın bakışlarını bana çevirdi. Muzip bir gülüş yerleştirip yüzüne baktım masmavi gözleri ve turuncu saçlarıyla yine karizmatik bir gülüş yollayıp yüzüme baktı. Tek kaşını kaldırıp "Aahh,hayır sizinle randevuya çıkamam biliyorsunuz çok hayranım var" gözlerimi büyüterek "Lüttfeen ama" serseri bir gülüş göndererek kollarına sardı beni sonra ciddi bir şekilde " Ayrılıyor musun?" Bunu demesine şaşırmadım herkes bunu bekliyor gibiydi zaten.
Hüzünle başımı sallayıp "Evet eşyalarımı almaya geldim" Kollarını bana sarıp "seviyorum seni biliyorsun" Başımı salladım aslında fazla üzülmüyordum gülümseyerek "Çek kollarını bendedende eşyalarımı alıyım" gözlerini sıkarak ağlıyormuş gibi yaptı sonra beni iterek "Ay bunu bekliyordum git" diyerek işine döndü bunun bu hallerine alışıktı hafif tebessüm edip masama doğru ilerledim.
Masada benim yapmam gereken bir şey yoktu. Eşyalarım toplanmış küçük kahverengi bir koliye yerleştirilmişti. Eşyalarımı alarak Özgür'ün odasına girdim artık bey demem için hiçbir sebep yoktu.
Odaya girdiğimde elimdeki koliyi bir tarafa bıraktım Özgür beye döneceğim sırada ellerinde gümüş renkli oldukça pahalı olduğu heryerden belli olan kalem ve kemikli uzun elleri gördüm. Kafamı kaldırdığımda Savaş Beyin yeşil gözleriyle karşılaştım.
İnanamayarak gözlerimi ona diktiğimde kaşlarım kendisinden çatılmıştı zaten patron koltuğunda oturuyordu. Kafamı çevirdiğimde Özgür beyi bekliyordum ama odada sadece benle o vardık ona olan kinimle ağzımı açmadan geri döndüm tam koliyi alıcağını sırada "Sana gidebileceğini emretmedim"o kimdide bana emrediyordu hırsla arkamı dönerek gözlerimi gözlerine sabitledim.
❄️
Heyecanlı bir bölüm geliyorr..
Yıldızlayalım💫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
R U H
Mystery / ThrillerBANA YAKLAŞTIKÇA NEFESİM KESİLİYORDU ELLERİMLE DURMASINI İŞARET ETTİM BUNU YAPMAMA RAĞMEN HALA BANA DOĞRU EMİN ADIMLARLA YÜRÜYORDU ARAMIZDA SADECE İKİ ADIMLIK BİR BOŞLUK VARDI GÖZLERİMİ KALDIRIP KUSURSUZ YÜZÜNE BAKTIM " HAYATIMI ÇALDIN BENDEN " UÇUR...