HER ŞEY ÇOK SEVMEKTEN

34 4 0
                                    

Keşkelerin boşluğunda yüzüyorum. Kulaklarıma pişmanlık doluyor, duyamıyorum iyikilerimi. Daha derinlere dalıyorum, belki bir seferliğine, birkaç gurur tanesi yakalarım. Gözlerimi açtığımda, hatalarım yakıyor; çepeçevre sarıyor gözümdeki mukozayı. Öylesine daralıyorum fakat, nefes de alamam; keşkeler boşluğundayım. Umutsuzluğum soğuktur, üşüyorum. Lâkin, bırakıyorum kendimi bu bataklığa. İşte, yavaş yavaş ısıtıyor beni boşvermişlik. Seviyor gibi görünüyor, bilemiyorum, sevdiklerimiz de öldürür mü bizi?
Kurşun yarası ağırdır, sızlatır. Ateşler içinde kalmak sıcaktır, yakar. Hatta asılmak, kesilmek, yok olmak. Ama, bilir misiniz; bir çocuk balonu gibi gökyüzüne yavaş yavaş yükselmektir, boğulmak. Önce sonsuz kollarıyla sarar sizi boğulduğunuz alan, sonrasında, teselli midir bilinmez, tek arzunuzmuş gibi tatlı tatlı, yüzünüze doğru üfler. Burnunuzdan ağzınızdan girer, ciğerlere ve mideye iner. Yavaş yavaştır boğulmak, hissedilmek ister. Bunun altında yatan sebebi, bu zamana kadar kendini koruyarak yaklaşanlardan mıdır, bilemem. Teslim olanı bulduğunda, öç alır âdeta. Belki de çok yalnız kaldığından, onu seven biri olduğunda içine almak ister. Öylesine sıkı sıkıya sarar ki, canını alır sevdiceğinin. Delibal gibidir değil mi; fazlası zehir. Halbuki vicdanı, merhameti vardır herkes gibi.   Böyle yalnız kalmasaydı, boğar mıydı çok severek? Böyle yalnız 'bırakılmasaydı', sonsuza dek yok eder miydi bile isteye? Hiç kimse durup dinlememişti oysaki. 'Her şey çok sevmekten.'..

'Cellâdına Âşık Olan Mahkûm'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin