on bir

29.4K 3K 2.8K
                                    

"Evet arkadaşlar bu dönem rehber öğretmeniniz olarak her son senelere yaptığımız gibi size de dost koçluğu projesi uygulama başlıyoruz." Dersimizin son dakikalarını almış olan rehberlikçimiz Yasemin Hoca tatlı sesiyle konuşmaya başladığında herkes zaten bunun ne olduğunu bildiği için kafalarını sallamıştı. Kafamı yana çevirip uyuyan Dorian'a baktım. Hâlâ sıra arkadaşı olmam mükemmel bir şeydi, kendimi onun yanında eskisi kadar gergin de hissetmiyordum. Neredeyse bir hafta dolacaktı yanında oluşumdan. Ama çok az konuşmuştuk. Ben her ne kadar konuşmayı istesem de sanki o bundan rahatsızlık olacakmış gibi hissettiğimden bir sohbet başlatamıyordum. Çatıda geçirdiğimiz vakit gibi değildi burası, insanlar tuhaf tuhaf bakıyordu.

Ve son zamanlarda çok uyur olmuştu. Uyanık olduğu zaman da ya dersi dinliyor ya da tarot kartları ve rüya tabirleri kitabıyla haşır neşir oluyordu.

"Evet görüyorum ki hepinizin bir sıra arkadaşı var, o yüzden üçlü gruplar yapmamızı gerektirecek bir durum yok. Ee, hepinizin bildiği üzere proje birbirinize koçluk etmeniz." Hoca tekrar konuşurken dikkatimi ona verdim.

"Şimdi herkes sıra arkadaşıyla sınıf hocanızın size vereceği benim hazırlamış olduğum programları uygulamaya başlayacak. Birbirinizle konuşup bu programın saatlerini ve ders sırasını değiştirebilirsiniz. Ancak günlük çalışılacak ders ve ders sayısını değiştiremezsiniz. Haftalık soru sayısını eksiksiz tamamlamanızı istiyorum. Bunu her gün iletişim hâlinde olduğunuz arkadaşınız aynı zamanda koçunuz olan sıra arkadaşınız kontrol edecek. Siz de onunkini. Haftada iki gün kapsamlı konu tekrarı günü ki bu gün sizin birbirinize ders anlatmanız gereken bölüm." Hoca otomatiğe bağlamış gibi konuşmaya devam ederken gerçeklik yeni dank etmişti kafama.

Dorian ile proje arkadaşı olmuştum.

"Ayrıca bizim size ders çalış soru çöz dememizden çok arkadaşınızla birlikte çalışmak ve onun çalıştığını görüp gaza gelmeniz daha olası." Hafifçe güldüğünde sınıf da kıkırdamıştı.

Bu sınıfı sevmiyordum.

"Onlar benim rakibim, gibi düşünüyor olabilirsiniz ama unutmayın ki o var olmadan sen olmazsın ve sen var olmadan da o olamaz."

Hoca yine gülerken bazı kızlar kız arkadaşlarına sarılmış, sınıftaki sevgililer de birbirine bakıp öpücük yollamışlardı. Samimiyetsiz bir ortam olduğunu düşünmeden edemedim.

"Ben biz olduğumuz zaman ben olurum.
Ben, ben olduğum için sen, sensin." Dorian'ın yanımdan gelen sesiyle yerimde sıçradım hafifçe. Ne ara uyanmıştı? Ve neyden bahsediyordu?

"Yasemin Hanım bunu demek istedi sanırım." Bana dönüp hafifçe güldüğünde gülmekle gülmemek arasında kalmıştım.

"Uyumuyor muydun?" dedim aklıma gelen şeyle.

Soluk pembe dudaklarını hafifçe büzdü ve kafasını tekrar sıraya koydu. Yüzü bana dönüktü şimdi, kafasının altında kolları vardı.

"Masa çok rahatsız, uyuyamıyorum."

Kafasını koluna biraz daha gömerken onu ilk defa bir çocuk gibi mızmızlandığını görüp gülümsedim.

Ardından dikkatimi çeken şeyle ellerim yüzüne uzanıp siyah gözlüklerini çıkardım. "Gözlüğün yamulacak." dedim. Ancak içten içe onun gözlerini tekrar görmek istiyordum belki de.

Neden böyle hissettiğimi bilmiyordum.

O gözlerini önce şaşkınlıkla açıp bana baksa da sonra normale döndü. Gözlerinin içinin kızarık olduğunu ve beyaz teninde belirginleşen göz altı morluklarını fark ettim.

falcı | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin