yirmi yedi

23.2K 2.4K 2.6K
                                    

Tarık: Aha ha :D

Tarık: Biz gidiyoruz :D

Tarık: Elif de bizimle

Tarık: Siz napıyosunuz odada :D

Tarık: Limonata için aynı bardaktan

Tarık: Aa dur onu yapmıştınız zaten :D

Tarık: Daha neler yapıyosunuz kim bilirr ;D

~

Hafifçe boğazımı temizleyerek arka cebimde titreyen telefona lanetler okudum. Birkaç dakikadır aynı şekilde duran Dorian kıpırdandı ve kafasını omzumdan hafifçe kaldırdı. Sakin soluklarıyla dinlendiği yerden uykudan uyanmış gibi bakan gözleriyle ayrılmıştı.

"İyi misin biraz daha?" dedim zar zor, sesim düşündüğümden de kısık çıkarak. Onu daha iyi görebilmek için kafamı hafifçe geriye çekmek zorunda kaldım. Çok yakındık ve...

Yaşadığımdan emin değildim.

Kafasını salladı. "Teşekkür ederim."

Bedeni hâlâ tam olarak benden ayrılmamış, tek kolu yavaşça boynuma doğru yol almıştı. Fark etmeden nefesimi tutarken boynumdan enseme, ensemden saçlarıma yol alan eli hafifçe ürpermeme neden olmuştu.

Dalgalı tutamlarımda gezinen elini izleyen gözleri sonunda gözlerimi buldu. Odanın loş ışığında parıldayan mavi ve kahveye kaçan yeşili az öncekinin aksine daha canlı duruyordu.

Hâlâ ensesinde duran elimi kaydırarak boynuna indirdim. Yaptığım her harekette nefesim boğazımda düğümleniyor, pürüzsüz teniyle temas eden ellerim karıncalanıyordu sanki.

"Birkaç gündür uyuyamıyordum ve kafam çok doluydu." Hafifçe kısık sesi, sanki kulaklarımın dibimdeydi. Üzerimde öyle bir etkisi vardı ki sesinin tınısı zihnimin her yerinde yankılanıyordu.

Yutkunarak elimi çene kemiğine doğru çıkardım. Baş parmağım yüzüne değiyordu ve ben okşamamak için zor tutuyordum kendimi. "Sorun değil." diyebildim sadece. İçimdeki yoğunluk dışarı taşmıyordu, sesim anlayışlı ve yumuşaktı. Kendime engel olamayarak hafifçe başparmağımı sürttüm, pürüzsüz yüzü ellerimin arasındaydı...

Şu an ölsem hiçbir itirazım olmazdı.

Fakat daha sonra, аniden kaşları çatıldı, yumuşak bakışları sertleşti ve elini saçlarımdan indirdi. Ne olduğunu anlayamadan yüzünü geri çekip bedenlerimizi ayırdığında elim havada öylece kalakalmıştım.

Ne olmuştu? Yoksa yanlış bir şey mi söylemiştim? Ama doğru düzgün konuşmamıştım ki yanlış bir şey söyleyeyim? Yoksa ona olan duygularımı anlayıp rahatsız mı olmuştu? Ama sonuçta sarılmak isteyen oydu, yoksa ben çok mu fazla ileri gitmiştim?

"Bunu sana yapmamalıyım." dedi bana arkasını dönerken.

"Neyi?" dedim sonunda sesimi bulabildiğimde. Hiçbir şey demedi, yüzünü bana dönmedi. İçimde kocaman bir boşluk oluştu ve havadaki oksijen azaldı sanki.

"Git."

Tek kelime, üç harf. Üstelik onun ağzından ilk kez duymamıştım bunu. Ancak ilk günkü gibi, hayır ondan da fazla acıtmıştı canımı.

"Ne?" Zor çıktı sesim, şaşkındım. Ne olduğunu gerçekten anlamamıştım ve bana arkasını döndüğü için sinirlenmiştim bile.

"Git lütfen." Sonunda tekrar yüzünü bana döndü az önceki parıldayan gözleri buzlaşmış, yumuşak bakışları yok olmuştu.

falcı | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin