on dokuz

26.8K 2.7K 3.1K
                                    

Dorian okula geldiğimden beri uyuyordu.

İlk başta çok gerilmiştim, onu okulda göreceğim için. Çünkü artık ondan uzaklaşmaya karar vermiştim ve sıramı nasıl değiştiririm diye düşünüyordum. Sıra arkadaşım Filiz'in yanına geri dönmek, Dorian'sız hayatıma devam etmek ve derslerime daha fazla odaklanmak istiyordum.

Ayrıca dördüncü derse girmek üzereydik ve bu Zehra Hoca'nın dersiydi. Büyük ihtimalle proje eşimi değiştirmek istediğimi kabul etmeyecekti ama yine de şansımı denemeliydim. Zaten olmaz derse rehberlikçimiz Yasemin Hoca'ya gidecektim ki o beni çok severdi, kabul edeceğini düşünüyordum.

Göz ucuyla Dorian'a baktığımda kaşlarım çatıldı.

Sabahtan beri aynı pozisyonda uyuyordu.

Kafasının altında katlanmış ceketi ve o ceketinin etrafında kolları vardı, gözlüğünü sıranın üzerine koymuştu ve yüzü yan bir şekilde bana dönüktü. Sabahtan beri hiç kımıldamamış, en ufak hareket bile yapmamıştı.

Hatta nefes bile almıyor gibiydi sanki, bu beni tedirgin etti. Gerçekten bir ölü gibi uyuyordu.

Zil çalıp sınıf dolmaya başlayınca ben de kafamı sıraya koyup bir nefes verdim. Yorgun hissediyordum.

Dorian'a dönük bir şekilde ben de yatmaya başladığımda bir süre yüzünü inceledim. Beyaz teni bugün daha solgun görünüyordu. Göz altları hafifçe morarmıştı. Ona karşı biraz öfkeli olduğumu inkar edemeyecektim.

Beni neredeyse evinden kovuyordu ama birkaç gün sonra okula neden gelmediğim için endişelenip beni merak ediyordu. Öfkeli bir insan değildim, hatta öfkenin gereksiz bir duygu patlaması olduğunu düşünürdüm ancak her insan gibi ben de öfkelenebilirdim. Ve dün beni gerçekten öfkelendirmişti. Bu adil değildi, benim de duygularım vardı. Amacını anlayamıyordum.

Benimle oynuyor muydu? Yoksa ona karşı tuhaf hislerimin farkında olduğu için alaya mı alıyordu beni? Onu sıradan bir arkadaştan biraz daha fazlası gibi görmeye başladığımı inkâr edemeyecektim, daha önce hiçbir erkek arkadaşımın bu kadar güzel olduğunu düşünmemiştim veya hiçbiri kalbimi bu denli attıramamıştı. Bunla ilgili bir sıkıntım yoktu. Benim takıldığım nokta onun erkek olması değildi, bedeni benim için bir sorun değildi.

Takıldığım nokta bu ilişkinin imkansız olmasıydı.

Derin bir iç çekip kafamı kaldırdım ve ellerimi gözlerime bastırdım, başım ağrıyordu.

Ben başıma masaj yaparken hoca içeri girmişti. Neredeyse hiç vakit kaybetmeden derse başlarken dersin sonunda hocanın yanına gideceğimi hatırlatıp duruyordum kendime.

Ben defterimi çıkarıp dersi takip ederken aniden Dorian'ın sıçrayarak uyanmasıyla irkilerek oraya döndüm.

Doğrulup karşıya dikti bakışlarını. Onun ani uyanışın fark eden birkaç kişi aralarında fısırdaşmaya başlamıştı bile. İyi olup olmadığını sormak geldi içimden, vaz geçtim. Onu daha fazla rahatsız etmek istemiyordum.

Sanki bir iki saattir uyuyan o değilmiş gibi normal bir şekilde durmaya başlamıştı. Göz ucuyla yüzüne baktım, hiç uykulu durmuyordu.

"Gelmişsin." dedi bana dönmeden.

Şaşırsam da bir şey demeden kafamı salladım.

Aniden ayağa kalkarak kucağındaki yandan asmalı deri çantayı omzuna geçirdi. Sırasından çıkıp sakin bir şekilde kapıya ilerlerken tüm sınıf durmuş şaşkınca ona bakıyorduk.

Sen geldiğin için gidiyor Barış.

Aklımda yankılanan düşünceyle kalbim bir anda deli gibi hızlandı. Ancak bunun sebebi heyecandan veya mutluluktan falan değildi, acıdandı.

falcı | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin