Ağlayarak yazdım başlığı...
~
Gözlerimi açtığımda güçlü bir baş ağrısıyla birlikte üzerimde tuhaf bir ağırlık vardı. Yanan gözlerim tekrar kapanmak için bana sinyaller verirken karanlık odada bakışlarım gezindi.
Yüzümü rahatsız eden şeyle bakışlarım aşağı kayarken üzerimdeki ağırlığın fiziksel bir ağırlık olması ne zaman çattığını bilmediğim kaşlarımın gevşemesine neden olmuştu. Elif'i yavaşça üzerimden itip yüzüme gelen uzun saçlarını geriye attım. Biraz homurdanıp döndükten sonra bana arkasını dönerek uyumaya devam etti. Büyük ihtimalle çok yorgun olduğu için uykusu açılmamıştı bile. Yavaşça yatakta doğrulurken gecenin anıları zihnimi doldurmuş ve yüzümü buruşturmama neden olmuştu. Elim sol yanağıma gitti bilinçsizce, hâlâ sızlıyordu sanki.
Ben öylece oturup karanlığı izlerken aniden aklıma gelen şeyle yerimden fırladım. Dorian'la buluşmak için sözleşmiştik! Hızlıca odadan çıkıp kendi odama giderken telefonumu arıyordum. Lambayı açtığımda duvardaki saatle rahat bir nefes vermiştim. Saat daha henüz dördü biraz geçiyordu.
Ben odanın her yerinde telefonumu arasam da bulamamıştım. Ardından aklıma en son mutfakta Dorian'la konuştuğum gelebildi de ancak akıl edebildim mutfağa bakmaya. Tezgahın üzerinde duran telefonu alıp tam çıkacakken duraksamadan edemedim.
Birkaç saat önce burada kalbim kolay kolay düzelmeyecek şekilde kırılmıştı.
Fazla düşünmemeye karar verip hazırlanmak için bir saatimin olduğunu hatırlattım kendime. İç çekerek banyoya girdim. Aynaya baktığımda ise omuzlarım düştü aşağı. Ağlayınca gözleri fazla şişen bir insan olmasam da, kan çanağına dönmüş gözlerim ağladığımı belli ediyordu. Dudaklarımın rengi kaçmış ve solmuş, saçlarım birbirine girmişti. Hızlıca soyunup önce sıcak suyun altına girdim. Bedenim biraz olsun rahatlarken ardından buz gibi suyu açıp uykumu açmıştım.
Banyodan çıktığımda biraz daha kendimdeydim. Mutfağa gidip ufak bir şeyler atıştırdıktan sonra dişlerimi fırçalamıştım. Odama döndüğümde kendime şöyle bir baktım. Üzerime siyah bir kot ve beyaz bir tişört giymiştim. Tişörtü çıkarıp onun yerine sweatshirt giydim, sabahları hava serin oluyordu.
Ardından mutfağa gidip buz aldıktan sonra biraz gözlerime tutmuş ve sonra yüzüme birkaç tokat atıp kan gelmesini sağlamıştım. Gözlerim sol yanağıma giderken kızarıklığın hâlâ biraz belli olduğunu fark etmemle iç çekerek oraya da buz tuttum sonra. Son olarak sessizce Elif'in odasına girip telefonumun feneriyle renksiz bir dudak nemlendiricisi de bulup dudaklarımı nemlendirdiğimde çok daha iyi ve hazırdım. Saçlarımı havluyla biraz daha kurutsam da tam olarak kurumamıştı. Yine de herkes uyurken kurutma makinesini çalıştıramazdım. Bu yüzden onları kendi hâline bırakmaya karar verip saate baktım.
04.43
İç çekerek okul çantamı da hazırlayıp Dorian'ı beklemeye başladım. Dünü düşünmemek için oyalanacak bir şeyler buluyordum sürekli kendime. Telefonumda boş boş instagramda gezindim, henüz Tarık'a olanları anlatmamıştım. Dorian'a da şu an anlatmayı düşünmüyordum. Çünkü beni götüreceği yerin nasıl bir yer olduğunu bilmiyordum ve bu konuyu orada konuşmak istemiyordum. Zaten şu an tek istediğim sevgilimi görmekti.
Yanımda olmasına ihtiyacım vardı.
Telefonuma geldiğine dair bir mesaj atarken hızlıca yerimden kalktım ve son kez kendimi kontrol ederek ceketimi de giyip parfümlendikten sonra hızlıca indim aşağıya. Kapının önüne duran farları açık kırmızı araba kaşlarımı kaldırmama neden olurken yaklaşıp camından baktım, evet Dorian'dı bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
falcı | bxb
Short StoryBarış: duyduğuma göre falcıymışsın Dorian: kahve falı 60 TL el falı 30 TL tarot 50 TL full paket 120 TL Barış: oha niye bu kadar pahalı? Dorian: öğrenciyseniz full pakete 20 TL öğrenci indirimi var ~ bxb × yarı texting tamamlandı • 18.07.2020