5.BÖLÜM

11 3 0
                                    

     Hayır ama ya lütfen, şimdi olmaz bunun burda ne işi var. Sokakta yürürken park görüp oradaki bank oturmuştum. Şu anda da parkın yanındaki yoldan kafede Özgür ile kavga eden Yasin ve iki arkadaşı geliyor. Beni görmemelerini umut ederken. Yasin'in "Vaay benim yavrum burada ne arıyormuş, kaderimize bak, kafeye seni görmeye geldim ama kovulmuşsun."
Banktan kalkıp hızlı hızlı yürümeye başladım. Ayak seslerinden peşimden hızlı bir şekilde geldiklerini fark ettim. Cebimden telefonu çıkartıp Ateş'i aradım, kapattı.

Koşmaya başladım var gücümle koşuyordum. Onlar da peşimden koşuyorlardı. Etrafta beni kurtaracak birisinin olmasını diliyordum ama kimse yoktu etraf ıssız ve karanlıktı. Koşarak aramızdaki mesafeyi biraz açtıktan sonra iki evin arasındaki yol gibi olan boşluğa girdim. Telefonumun parlaklık seviyesini sonuna kadar kıstıktan sonra Ateş'i tekrar aradım bu sefer de açmadı. Son çare Özgür dü
Özgür'ü aradım bir kaç saniye çaldıktan sonra açtı.
"Özgür yardımına ihtiyacım var. Yasin peşimde."
"Ne? Nerdesin?"
"Sakar-..."
Şarjım bitti.

"Gel bakalım buraya sen. Nereye kaçtığını sanıyorsun?" bir elini başımın yanından sırtımı yasladığım duvara uzattı. Diğer eliyle de bileğimi kavramıştı. Çok korkuyordum, bunlar iğrenç adamlardı ve üç kişilerdi onlara tek başıma karşı koyamazdım.
"Dokunma bana!" diyerek itmeye çalıştım. Vücudu biraz geriye gitsede yerinden pek kımıldamadı. Ve iki bileğimi de tutup duvara sabitledi yüzünü boynuma yaklaştırırken karnına dizimle vurdum o anın acısı ile beni bırakıp karnını tuttu. Bende hemen koşmaya başladım biraz koştuktan sonra Yasin'in arkadaşı arkamdan belimi sararak beni yakalayıp kendine doğru çekti. Resmen beni kilit altına almıştı. Sırtım onun göğsüne deyiyor ve bu beni iğrendiriyordu. Yasin ve diğer arkadaşı da yürüyerek gelmeye başladılar. Kurtulmak için çırpınıyor çocuğun belimi saran kollarını tırmalayarak kanatıyordum. Ama hiç bir tepki vermiyordu sadist pislik. Buraya doğru yaklaşan motor sesi duymaya başladım ve çırpınmayı kestim sadist çocuk kulağıma
"Umutlanma o moturcunun seni görse bile yardım edeceğini sanmıyorum herkes kendi canını seviyordur." dedi. Ama o motorcu Özgür ise işler değişirdi tabii motorunun sesini tanıyordum kesinlikle o idi.

                                 🦉🦉🦉

Özgür: "Bırak lan o kızı."
Sadist: "Lan Yasin bu o çocuk değil mi?"
Yasin: "O çocuk o gün dövememistim. Kısmet bu güneymiş." şu çocuk sürekli ağzını yaya yaya gülerek konuşuyor ve bu beni delirtiyor ne kadar gıcık olduğunun farkındamı acaba.
Özgür: "Evet ya tam ısınmaya başlamıştım ayırdılar. Sıkıyorsa teke tek."
Yasin: "Olur gel bakalım sen, bi güzel ağzına sıçayım senin."
İkisi de birbirine doğru yürümeye başladı. Beni tutan çocukta beni zorla kenara çekti.
"Özgür lütfen yapma."
Yasin bana dönerek "Lan or*spumusun sen daha dün başka bi çocukla sarmaş dolaştın. Bununla sevgili değilmiydin?
Özgür: "Ulan ne konuşuyosun sen?" dedi bu sefer çok sinirlenmişti. Ee tabii bende
Yasin: "Sevgilin seni aldatıyor bak haberin olsun he."
Özgür: "Sana mı düştü lan benim sevgilimle aramdaki mesele."
Ben doğru mu duydum? Benim sevgilim mi dedi o? Neden böyle bir şey söyledi ki? Neyse bu düşünceleri bırakıp şu adamlardan zarar görmeden nasıl kutulacağız onu düşünmem lazım.
Özgür bana bakıp göz kırptı, ilk başta anlamadım ama sonra anlayıp bende kimsenin anlamayacağı bir hafiflikte kafamı salladım.

Özgür'ün "üç" diye bağırmasıyla, arkamdan belimi saran adama kafa atmam bir olmuştu. Özgür'de elindeki siyah kaskı Yasin'in kafasına geçirmişti bile.
İkimizde motora doğru koşturup motora binerek oradan hızla uzaklaşırken diğerlerinin arkamızdan küfürler ettiğini işittim.
Caddeye çıkacağımız zaman durdu;
"Noldu neden durdun?" yoldayken koluna geçirdiği kaskı bana vererek,
"Al tak şunu başına. Şimdilik bu olay hakkında bir şey demiyorum ama herşeyi anlatacaksın."
" T-tamam anlatırım." diyerek kaskı aldıp başıma taktım. İkinci bir kaskı yoktu, o yüzden her motora bindiğimizde kendi kaskını bana verirdi. İlk başlardan itiraz ederdim. Kendisinin takmasını söylerdim ama hiçbir zaman itirazımı kabul etmezdi. Bende artık itiraz etmeyi bırakmıştım.
Tekrar yola koyulduk motoru her zaman çok hızlı kullanır ve egzoz sesi ile dikkat çekerdi amacı bu olmasa bile.
Simsiyah bir motorun üzerinde simsiyah iki insan Özgür ile kıyafet ve renk zevklerimiz çok benziyordu. Renk zevki dediğim de siyahtan başka bir renk değil, arada gri veya koyu yeşilde var tabii.
Şort giydiğim için motorun üzerinde bacaklarım bir hayli üşüyordu ama eve çok az kalmıştı.

Evimin önünde indiğimde, Özgür, motorun üzerinde bana bakarak
"Sana gelmemi ister misin?" diye sordu bunu gerçekten çok istiyordum bu gece evde yanlız kalmak istemiyordum.
"Evet çok isterim bugün evde yanlız kalmak istemiyorum."

Salona geçip biraz lafladıktan sonra kahve yapmak için mutfağın tezgahına geçtim. Özgür'de gri renkteki koltuklardan birine oturmuş telefon oynuyordu. Tezgah L şeklindeydi, bir tarafı salona doğru bakıyordu. Ölçülü olan suyu ısıttıktan sonra içinde kahve olan bardaklara döktüm. İki kupa bardağı alarak Özgür'ün yanına gittim.  Kupalardan birini verdikten sonra Özgür'ün oturduğu üçlü koltuğun karşısındaki diğer üçlü koltuğa da ben oturdum.
Özgür'e bakarken kahvemden bir yudum aldım. Telefonu elinden bırakarak;
"Evet gelelim asıl konuyo. Nasıl oldu bu olay? Bu saatte orada ne arıyordun?"
"Şöyle oldu..."
"Dinliyorum Sumru nasıl oldu devam et."
"Ya ben seninle kavga edince çok üzüldüm. Yolları düşünmeden boş boş yürümeye başladım."
"Sonra kayboldun tabii, aptal seni."
"E-evet ama napayım sen çok sert davrandın kalbimi çok kırdın sen bir kızın sokakta ağlamasına sebep oldun Özgür." Elindeki kahveyi ortada duran yuvarlak siyah masaya bırakarak yavaşça yanıma gelip oturdu.
"Çok mu üzüldün sen." dedi çocukça, biraz da dalga geçiyor gibiydi. Bende ona ayak uydurarak.
"Evet hemde çok." dedim son kelimeyi uzatarak başımı öne doğru eğip ona aşağıdan bakarak.
"Şöyle yapınca gerçekten çocuk gibi oluyorsun biliyorsun dimi?"
"Biliyorum, hep söylüyorsun." dedim gülerek.
"Bak sen bak, bide laf yetiştiriyormuş, gel kız buraya." deyip başımın arkasından tutarak göğsüne koyup başımı kollarıyla sardı. yanağım tam kalbinin üzerindeydi, parmaklarını saçlarımın arasına geçirerek dağıtabildiği kadar dağıttı. Oradan kurtulmak için kollarına çimdik atıyordum.

Beni bıraktığında saçlarım çok elektriklenmişti. İkimizde gülüyorduk.
"Bunu sana yapmayalı çok olmuştu."
"O zamanlar kâhküllerim yoktu hemen düzeltebiliyordum. Şimdi kahlüllerin elekriklenince düzeltmesi çok zor oluyor. Yapmamaya devam et."
"Benim şakadan anlayışım bu kanka çekiceksin artık beni. Ha bir şikayetin varsa gidebilirim. "
"Bana odanda söylediğin şeyler doğru muydu?" İkimizin de yüzü düşmüştü.
"Tabii ki de doğru değildi. Gerçekten inandın mı?"
"Ya ne bileyim çok ciddi görünüyordun."
"Bak sen şu işe." dedi samimi bir şekilde gülümseyerek.
Gülerek ve koluna tokat atarak "dalga geçme benimle." dedim.

🦉🦉🦉

Hadi bakalım, bir bölümün daha sonundasın. yorumlara koş
👇🏽

AŞK MI? ARKADAŞ MI?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin