2.BÖLÜM

18 3 0
                                    

     Karakaola gider gitmez Ateş'i arayıp haber verdim. Önce diğer gruptaki kişileri ayrı ayrı sorguya aldılar Özgür ile ben koridorda başımızda polis ile oturup onların çıkmasını bekledik, o sırada Özgür'ün patlamış kaşını, ve moraran elmacık kemiğini düşünüyordum. Kaşına bakmak için ona döndüğümde kıvırcık uzun saçlarının kaşını kapattığını gördüm. O da bana döndü ve bir süre bakıştık sonra kafasını çevirdi tekrar yere bakmaya devam etti. Bir de kesilmiş kolu var tabii, canı çok yanıyor olmalı. Koluna baktığımda fazla kanamasa da gerçekten çok kötü göründüğünü fark ettim. Kolunu en azından bir şey ile sarmamız gerekiyordu. Saçıma taktığım siyah, üzerinde küçük küçük iskeletler bulunan bandana aklıma geldiğinde hemen saçımdan çıkartıp Özgür'ün koluna bağlamaya koyuldum. Hiçbir şey demedi sadece bir süre yüzüme baktı ve bağlamama izin verdi. Bir şey dememesi işime gelmişti aslında, şu an konuşucak durumda değildim. İyi olup olmadığını sormak istiyordum, ama ne kadar kötü olsa da iyiyim diyeceğini bildiğim için sorma gereği duymadım.

Sıra bize gelmişti farklı sorgu odalarına girdik.
"Anlat bakalım tekrar olay nasıl gelişti?"
"Ben onların oturduğu masaya gittim, menüleri masaya koydum ve ne istediklerini sordum. Adının Yavuz olduğunu yeni öğrendiğim adam menüye bakmak yerine beni süzüyordu. Çok rahatsız olmuştum ama ona bakmamaya çalışıyordum. Sonra beni masaya davet etti eyleniriz biraz dedi ve kolumu tutup kendime çekmeye çalıştı o sırada Özgür geldi..." diyerek olayları bir bir anlattım.
"Tamam kızım sen kal burda ben hemen gelicem."

Polis sorgu odasından çıkınca iki üç dakika bekledim. Umarım bizi hemen serbest bırakırlar ailemin ögrenip telaş etmesini istemiyorum. Polis girdi ve "çıkabilirsin kızım." diyerek kapıyı sonuna kadar açtı. Hemen ayağa kalkıp odadan çıktım. Koridorda Ateş'i görmemle boynuna atlamam bir olmuştu.
"İyimisin sevgilim bir şeyin yok dimi." ondan ayrılıp gözlerine bakarak
"İyiyim hiç bir şeyim yok sadece biraz korktum." dedim ve Ateş'in arkasından nefes nefese buraya doğru gelen en yakın arkadaşım Aslı'yı ve sevgilisi Doruk'u gördüm. Yanıma gelip
"İyimisin kanka? çok korktum senin için nasıl oldu bu olay?"
"İyiyim iyiyim şurdan çıkınca anlatırım." diyerek sarıldık. Doruk'la da selamlaşıp Özgür'ü bekledik biraz. Polisle birlikte geldiler. Bir kaç kağıt imzalayıp çıktık. Bizi bıraktıklarına çok sevindim, aslında bir suçumuz yoktu, illaki bırakacaklardı ama yine de sevinmiştim.

Oraya en yakın bir kafeye gidip cam kenarına oturduk kafede ikili küçük koltuklar vardı. Birine ben ve Ateş diğerine Aslı ve Doruk oturdu Özgür de yan masadan bir sandalye çekip Ateş ile Doruk'un arasındaki boşluğa dikdörtgen masanın başına oturdu. Özgür için hastaneye gitmek istedik ama gerek olmadığı iyi olduğunu söyledi. Hepimiz bir çay söyleyip olayla ilgili biraz konuştuktan sonra işin şakasına bile gelmiştik. Bununla ilgili bile şakalar yapabilmemiz beni şaşırtmış ama rahatsız etmemişti. Doruk çok esprili bir çocuk her seferinde hepimizi güldürmeyi başarıyor.

Özgür'le ben iş önlüklerimizi çıkartmış olsak da ikimiz de beyaz iş tişortü ile duruyorduk. Hemen eve gidip üzerimdekileri değiştirmek istiyordum. genelde hep siyah giyindiğim için beyaz tişort beni rahatsız etmeye başlamıştı. O sırada Özgür'ün telefonu çaldı ve masadan kalkarak telefon konuşmasını yapmaya gitti. Doruk'da "hayali sevgilisi aradı Özgür beyimizi." diyerek güldü Aslı'da ona gülerek karşılık verdi. Kafenin kapısının önünde telefon ile konuşan Özgür'e baktığımda baya sinirli gözüküyordu. Neler olduğunu merak etmiştim. Bir şeyler daha ters gitmiş olmalıydı. İki kişiyle ard arda konuşup masaya geri döndü. Masanın başında ayakta dikilirken;
"Sumru ikimiz de işten kovulmuşuz." dedi sıkıntılı bir sesle, bu benim için pek sorun değildi ama Özgür için çok üzüldüm. Ailesiyle görüşmediği için ona para gönderecek birisi yok, bir öğrenci evinde üç arkadaş kalıyorlar o iki arkadaşını her ne kadar sevmese de kirayı tek başına ödeyemeyeceği için onlara katlanıyor.
"Diğeri kimdi?" bunu neden sorduğumu bilmiyorum ama telefonda konuştuğu ikinci kişiyi merak ediyordum.
Sinirli bir şekilde "Hiç kimse önemsiz biri." dedi. Bana pek önemsizmiş gelmiyordu ama yine de kurcalamak istemedim.
Ateş: "Otursana oğlum niye ayakta dikilip duruyosun?"
Özgür: "Yok bilader ya ben gidiyorum keyfim yok."
Doruk: "Oğlum takma kafana ya başka bir iş bulursun."
Özgür kafasını hafifçe öne arkaya sallayarak "He o kadar kolaydı zaten iş bulmak." diye ağında geveleyerek sandalyedeki iş önlüğünü aldı. "Size iyi eylenceler gençler." diyerek de gitti. Kafenin camından baktığımda iş önlüğünü sinirle çöp kutusuna fırlattı ve hızlı hızlı yürümeye devam etti.

Bir an sessizlik oldu ve o sessizliği bozan da ben oldum "Neyse ya bizde kalkalım artık."
"Aynen aşkım bence de kalkalım, ben seni eve bırakayım hava karardı iyice."
"Sonra sen nereye gideceksin?"
"Doruk'da Aslı'yı evine bırakacak biraz takılıcaz."
"Tamam canım."
Aslı: Dorukcum çok gezmeyeceksin ama tamam mı?"
Doruk: "Tamam birtanem." diyerek Aslı nın anlına küçük bir öpücük kondurdu. Üç senedir çok güzel ilişkileri var. Çok nadir kavga ediyorlar. İkisi de birbirlerini buldukları için çok şanslılar diye geçirdim içimden.

🦉🦉🦉

İkinci bölümü nasıl buldun?
Vote ve yorum yapmayı unutma lütfen, senin desteklerin ile bu kitabı yazıyorum.

AŞK MI? ARKADAŞ MI?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin