*28*

8.8K 506 74
                                    


Öğle arasına girdiğimizde rahat bir nefes almıştık. Fakat benim için kısa sürecekti çünkü sınavlarımız başlıyordu ve benim ders çalışmam gerekti. Berat yanımdan kalkıp konuşmaya başladı.

"Barlas, Meva, hadi kalkın kantine inelim. Içim sıkıldı lan!" Barlas ayaklanırken ben istifini bozmadan oturmaya devam ettim. Bu kez de Barlas seslendi.

"Meva, kalksana hadi. "

"Kalkmayacağım. Siz gidin." Ceyda'nın mesajından bahsetmemiştim henüz.

"Sebep?" Bunu soran Berattı.

"Neden bu kadar fazla yan yanayız Areller ile? Berat sana kesinlikle sözüm yok çünkü siz de en az bizim kadar yakınsınız. Ama neden sürekli birlikte gidiyoruz şu günlerde. Onu seviyor olabilirim ama bu onun Ceyda ile olan samimi anlarını, her yanında oluşumda beni görmezden gelişini, bensizken gayette mutlu olduğunu sindirebilirim demek değil. Barlas, sen hani Arel'den hiç haz etmiyorsun?" Normalde de sessiz konuşan biriydim. Sınıfın yarısından fazlası da boşalmıştı. Bu yüzden duyulma korkusu taşımıyordum.

"Ya tamam ben Arel'i çok sevmiyordum ama yakından bakınca fark ettim. Arel kafa çocukmuş. " Gözlerimi kısarak Barlas'a bakmaya başladım.

"Bence de Arel kafa insan ama.."

"Ama ne?" Barlas hala benden cevap bekliyordu. Konuyu değiştirmeye çalıştım.

"Ha yani sen sadece Arel için gidiyorsun. Buse Ipek'ten hoşlandığın için değil?" Barlas şok olmuş gözlerle bana, Berat ise ona bakarken tek kaşımı kaldırmaya çalıştım.

"Ben Buse'den mi hoşlanıyor muşum?"

"Bilmem. Elif'in Berat'a olan hoşlantısı karşılıklı değilse, sen de Buse den hoşlanmıyorsundur ki."

Barlas bir hışım sırıtarak Berat'a döndü. Bu kezde Berat şok olmuş gözlerle bakıyordu. Tam da tahmin ettiğim gibi.

"Sen Eliften mi hoşlanıyorsun lan?" diye atladı Barlas. Berat, bekledigim sinsiliği yaparak sırıttı. Yine.

"Ha yani sen Buse İpekten hoşlandığını kabul ediyorsun?"

"Ne? Ben öyle demedim oğlum"

"Yoo. Az önce bayağı dedin işte." Barlas susup pis pis bana bakmaya başladı.

"Neyse. Bakin on dakikamız gitti bile. Siz gidin ben de test çözeyim. "

Sonunda kabul edip gittiler.  Ben de kulaklığımı takıp testimi çözmeye başladım. Sınıfta zaten iki kişi haricinde boştu artık.

Aslında Arel'e yakın olmak güzeldi ama sürekli benden gözlerini kaçırırken zordu da. Nedenini bile bilmiyordum. Ayrıca Ceyda'nın attığı mesaj vardı. Sonra... Sabah rezil olduğum çocuk vardı. Mazallah yine rezil olurdum falan.

En mantıklı olan şey sınıfta oturup test çözmekti de işte... Bana ne asasetikasitten, tuz ruhundan, sönmüş kireçten!

Yaklaşık on beş dakika sonra şu an dinlemek istemediğim bir şarkı çalınca telefonumu elime alıp Deniz Tekin'den bir şarkı açtım. Tam testime dönmüştüm ki önümdeki sıraya nefes nefese biri oturdu. Sorun önümdeki sıraya birinin oturması değildi. Sorun o kişinin bana dönük oturmadıydı.

Yavaşça kafamı kaldırdığımda gözlerimin büyüdüğünü hissettim ama sonrasında hemen kendimi toparladım. Bu aralar mimiklerimi çok fazla kullanıyor, ne düşünüp ne hissettiğimi hemen belli ediyordum. Yine. Ve bu çok sinir bozucuydu.

Oturan kişi sabahki çocuktu. Çocuk deyince de bir garip oluyor. Kocaman bir şey ki bu. Bir çocuk varsa o da ben oluyordum bence.

Normalde ben biriyle iletişim kuruyorsam, kesinlikle konuşmayı başlatan ve ilk sözü söyleyip konuşmayı ilerletmeye çalışan karşımdaki kişi olurdu. Çok konuşkan biri değildim sadece. En azından eskiye nazaran. Ama bu çocuk hemen gitsin, benden uzaklaşsın istiyordum. Bu yüzden ikinci kez ilk cümleyi ben kuruyordum.

"Efendim? Bir şey mi isteyecektin?" diye sordum. Uzun boyluydu ve ben buna rağmen kafamı öne eğip, gözlerimi kaldırarak ona bakiyordum. Çünkü dediğim gibi çok dikkatli bakıyordu ve ben sevmezdim ki.

"Evet. Bir şey isteyecektim." Bu çocuk niye sürekli gülüyordu Allah aşkına?

Ne, dercesine kafamı salladığımda geldiğinden beri ilk kez gözlerini benden ayırıp hızlıca sıraya baktı. Bakışları bana geri döndüğünde hala gülümsüyordu. Heyecanlı gibi bir hali vardı. O heyecanlı sesiyle konuşmaya başladı.

"Bana Kimya anlatır mısın?"





Hehe





#qalp

ANLA || Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin