21. Bölüm 》Piknik

4.7K 321 43
                                    

Kafam çok karışıktı. Öğrendiğim şeyleri birbiriyle bağlantısını düşünüyor yine de bir noktaya varamıyordum. Düşünceler beynimi ele geçirmiş gibiydi. Eylül gittikten sonra eve gelmiştik. Dikkatim dağıldığı için arabayı can kullanmıştı.

Hiç konuşmadan sadece düşünüyordum. Rüyam gerçek ise Ahmet baba ve Selma anne nasıl hayattaydı? Çocuklarım neredeydi? Azad'la hâlâ evli miydik? Azad şuan nerede? Düşünmekten çatlayan başımı tuttum. Eve geldiğimizden beri odamdan dışarı çıkmamış yatarak olaylara bir anlam vermeye çalışıyordum.

Aklıma gelen albümle hemen yatağımdan kalktım. Odamda ki masanın üzerine baktığım da albüm yoktu. Bütün odayı aradım ama Selma annenin bana verdiği albümü bulamadım. Başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım.

Nereye koymuş olabilirim? Nereye? Boşuna düşünüyordum. O kadın yine bir b*oklar çeviriyordu. Yoksa evimin içine kadar girip albümü aldırmazdı. Adamı nasıl eve girmişti? Güvenliği nasıl geçmişti?

Yoksa.. yoksa sitenin içinden biri miydi? Ya da benim yakınımda adamı vardı. Kim olabilirdi? Mert olamazdı, çünkü uzun süredir görmüyordum. Arda evime uzun süredir gelmemişti. Azad albüme bakmak istemişti ama ben saklamıştım. Evden çıkarken elinde albüm de görmemiştim.

O zaman kim? Kim benim yakınıma kadar girip o kadının dediklerini yapıyordu? Aklıma gelrn isimle hemen odadan çıktım. Merdivenleri inip salonda televizyon izleyen Can'ın önüne geçtim. "Sen kimin adamısın?" diye sordum.

Can kaşlarını çatıp ''Ahmet Bey'in.'' dediğinde daha çok sinirlendim. "Yalan söyleme bana! Sen benim yanımda beni korumaya başladığından beri başıma gelmeyen kalmadı. Şimdi de odamda ki albüm yok. Sende mi o kadının adamısın?" dedim.

"Hangi kadın?" diye şaşkın bir şekilde soran Can'la geçte olsa fark ettim. O değildi. Onu boşuna suçlamıştım. "Özür dilerim." deyip arkamı döndüm. Can kolumu tutup durdurdu beni. "Şuan zor zamanlar yaşadığını biliyorum. Kimi suçlayacağını bilemiyorsun ama benim senin bahsettiğin kişiyle alakam yok. Beni yanına gönderen Ahmet Bey'di.'' dedi.

"Haklısın. Şu sıralar düşüncelerim birbirine girmiş gibi. Düşünmekten başım çatlıyor. Biran önce gerçekleri öğrenip Azad'ın yanına gitmem lazım. Beni bekliyor, anlıyor musun?" dedim. Başını sallayarak beni onayladı.

Eliyle yan tarafına iki kere vurunca oraya oturdum. Dalgın bir şekilde televizyona bakıyordum. Can'ın "Olya kendini bu kadar kasma. Olacağına bırak. Zaten yakında gerçekleri öğrenirsin. Sonra Azad'ın yanına gidersin. Hep olumlu düşünmeye çalış. Bütün bu şeyler bitince Azad'la birlikte mutlu bir hayat yaşayacaksın." dedi.

"Teşekkür ederim. Sen yanımda olmasan ne yapacağım bilmiyorum. Sanırım gerçekten yanımda olan tek kişisin." dedim. Can sadece tebessüm etti. Can'ın telefonu çalmaya başlayınca bakışlarım ortamızda ki telefona kaydı. Ayla ismini görünce Can'a baktım.

Can telefonu kapatınca şaşırmıştım. "Neden kapattın? Eğer benden rahatsız.." derken cümlemi kesti Can. "Ayrıldık." dediğinde daha da şaşırmıştım. Geçen gün bana onun yüzünden kızmıştı. Ona attığım tokat aklıma gelince alt dudağımı dişledim. Kaçamak bakışlarla ona baktığımda onun da kaşları çatıldı.

Bana dönüp "Sen bana tokat atmıştın değil mi?" dediğinde "Ne tokatı? Ben öyle şeyler yapmam ki?" dediğimde Can kaşlarını kaldırıp 'Öyle mi?' der gibi baktı. Bir anda ayağa kalkıp etrafa bakarak "Şey ben biraz toruldum. En iyisi yatayım." dediğimde Can kolumu tuttu.

"Cezanı çekmeden nereye gidiyorsun?" dediğinde "Ne cezası?" diye sormaktan kendimi alamadım. "Bana yemek yapacaksın." dediğinde gülümsedim. "Tamam ne istiyorsun? Hemen yapayım." dedim. Can biraz düşündüktrn sonra bana döndü.

YETİM 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin