0.01

376 39 11
                                    

Taeyong, annesiyle beraber duygularını da yakmıştı.
O gece küçük çocuk hayatında son kez gözyaşlarını döktü, bir süre sonra hiçbir şey hissetmemeye ve körelmeye başlamıştı.
Annesinin tecavüze uğrayıp öldüğünü ise, tam üç ay sonra, hayatında hiç görmediği ev sahiplerinden öğrenmişti.

Adam bu küçük çocuğu bırakmaya dayanamayıp, onu kendi çocuğuymuş gibi almış ve büyütmüştü.
Şimdi Taeyong on sekizine basıyordu, bomboş bakan gözleriyle.
Önündeki pastaya ve yanan mumlara bakıp gülümsüyormuş gibi yaptı, çünkü bunu yapmazsa onun gözünde sadece kendisine bakan adam olan fakat babası olmaya çabalayan adam üzülürdü.
Üzülmesi ona bir şey hissettirmezdi fakat, bencil biri değildi ve annesini kaybettiği geceyi az çok hatırlayabiliyordu, hissedemese de.

Mumlara sakince üfleyerek onları söndürdükten sonra pastayı kestiler, eğer mutluluğu hissedebilseydi Taeyong en çok pasta yerken mutlu olabileceğini düşünmüştü.
Fakat değildi, sadece gülümsüyor ve zevk alıyormuş gibi davranıyordu.
Hediyesini de aldıktan sonra, her yıl yaşadığı bu garip günü sonlandırmak adına odasına döndü.

Yatağına oturmuş, ufak elleriyle hediye paketini açıyordu.
Parlak paketi bir kenara bırakıp, içinden çıkan bilekliğe baktı.
İnce, gümüş bir zincir ve kiraz çiçeği şekli verilmiş pembe bir safir taşından oluşuyordu. Bu adam Taeyong'a her yıl mücevherler alırdı ve o da özenle saklardı.

Maddi değerleri yüksekti, ileride ona lazım olabilirlerdi.
Fakat bu bilekliği bir kenara atmak istememişti nedensizce.
İnce, zarif bileğine özenle taktıktan sonra ay ışığında parıldayan safire takıldı bakışları.
Yatakta öylece uzanıp, ufak pembe taşa bakarken uyuya kalmıştı.

tragic | jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin