[Bu ay maaşını yarım alacaksın,
ve eğer bir kez daha Lee Taeyong zarar görürse cezan bu kadar küçük olmayacak Jung.]Telefondaki hırıltılı ses konuşmasını bitirip, telefonu yüzüne kapattığında Jaehyun yutkundu.
Her yeri tekmelemek ve Taeyong'u becermek istiyordu.
Arzuladığından değil, sadece sinirlendiği içindi.
En azından o kendini böyle söyleyerek kandırmaya çalışıyordu fakat, pek işe yaradığı söylenemezdi. Sinirden dağıttığı kıyafetlerini elleriyle düzeltip, kapının açılması için zile bastı.
Hiç geçmeden, Taeyong'un babası her zamanki kibar gülümsemesiyle kapıda belirmişti.
Acı çekecek bir çok şeye sahip olmasına rağmen, gülümsemesinin yüzünden asla silinmemesi Jaehyun'a garip geldi.
Fakat bunu umursayacak durumda olmadığından, kendisi bir şey söylemeden kenara çekilen adamın yanından geçti ve asıl hedefi olan yere ilerledi.
Taeyong'un odasının önüne geldiğinde, buraya olan bir önceki ziyaretinde yaşananlar aklına gelmiş ve kendini tutamayıp seslice ic çekmişti.'keşke ona sahip olsaydım, böylece kalp atışları falan da hızlanırdı.'
şeklinde aptalca bir konuşma yaptı içinden.
Sadece 'görev' olan çocuğa yaklaştığından beri kendisiyle olan tüm konuşmalarının sonu bu tarz cümlelerle bitiyordu ve aptal Jung Jaehyun bunun farkında değildi.
Dalgınlıktan dolayı kapıyı tıklatmadan bir anda içeri girmiş, bu yaptığını da algılaması yaklaşık on saniye sürmüştü.
Fakat şanslıydı çünkü karşısındaki çocuk kendisinden bile daha dalgın görünüyordu.
Zaten, en son revirde Jaehyun'dan aldığı öpücükten sonra tek yaptığı boş bileğini izlemekti.
Jaehyun onun ruh gibi durup, boş boş bakmasından bıkmıştı, bu yüzden kendini daha fazla tutabilecek gibi hissetmiyordu. Sinirle soluduktan sonra, ona doğru yaklaştı ve omuzlarından tutup kendine doğru çekti.
Normalde olsa asla yapmayacağı bir şeyi yapıp, saniyelik de olsa tereddüt etmişti fakat dediğin gibi sadece 'saniyelik' bir şeydi. Ne olursa olsun pişman olmayacağını bilerek dudaklarını diğerinin pembe dudaklarına bastırdı.
Bu saatten sonra her şeyi bekliyordu.
Tokatlanmayı, kovulmayı, küfür edilmeyi vesaire.
Bekledikleri arasında olmayan tek şey, karşılık almaktı ve gerçekleşen bu olmuştu.
Lee Taeyong, kendisine karşılık veriyordu.
Gerçi bu konuda pek iyi değildi, Jaehyun onun fazlasıyla tecrübesiz olduğunu zaten tahmin edebiliyordu.Duyguları olmayan biri ne kadar tecrübeli olabilir ki? diye geçirdi içinden.
Bu sırada aklına gelen şeyle, elini Taeyong'un göğsüne bastırmış ve onun kalbinin ritmini hissetmek istemişti.Benimki gibi, dedi.
Onun da kalbi hızlanmış, heyecan duyuyor.Bir yandan yumuşak dudakları dişlerken, diğer taraftan düşünceleri kalbini sıkıyormuş gibi hissetti.
O hiç bir şey hissetmiyor bile.
Sadece fiziksel bir tepki.
Aptalsın Jaehyun, taşlaşmış bir
kalpte aşkı arıyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tragic | jaeyong
Fanfiction𝑻𝑹𝑨𝑮𝑰𝑪 /ˈtradʒɪk/ 𝘢𝘥𝘫𝘦𝘤𝘵𝘪𝘷𝘦 • causing or characterized by extreme distress or sorrow.