Birinci Bölüm

69.5K 1.9K 524
                                    

      04 Temmuz 2018, Çarşamba

      DURU YATMAN

     Karanlık her yanımı sarmış.. Artık nefes almak neredeyse imkansız.. Gücümün son damlasına kadar harcadım, koştum.. koştum.. Arkama bakmadan sadece hedefime odaklandım.

     Konteynırların oraya ulaşmama az kaldı. Biraz daha dayanırsam aralarına girip, saklanabilirim. Göğsüm artık nefes alamadığım için yarılıyormuş gibi hissettirirken, bacaklarım uyuştu.

     Nihayet konteynırlara ulaştığımda hemen kapılarını yokladım. Hızlı bir şekilde tek tek denedim. En sonunda aradığımı bularak bir tanesinin kapısını açıp kendimi içeri attım. Kalbim gümbür gümbür atarken, bir yandan da sessiz nefesler almaya çalıştım.

     "Sevgiliiiim.. Nerdesiiiiin?"

     Sesi duyunca; korkuyla nefesimi tuttum. Titremeler bedenimi sarmış, mani olamıyordum.

     "Hadi ama.. Sinirleniyorum! İkimizde biliyoruz benden kaçamazsın!"

     Gözyaşlarım, sanki sel olmuş akıyordu.. Görüşüm bulanıklaştı. Sessizce nefes almaya çalıştım. Kalbim öyle güçlü çarpıyordu ki, duyulmasından korktum.

     Yaklaşan adım sesleri ile tekrar nefesimi tuttum. Kapının arkasındaydı, hissediyordum. İçimden beni bulmasın diye defalarca tekrar ettim. Sessiz dualarımla yalvarırken kapının yavaşça açıldığını gördüm.

     İri gövdesinin arkasından vuran ay ışığı ile gölgesinin karanlık silüeti önüme düştü, tüm korkularımın şekil bulmuş hali gibiydi. Gülerek yavaşça kapıyı daha çok açtı ve ay ışığı konteynırın içini aydınlattı. O iğrenç gülüşünü gördüğüm an midem ağzıma geldi.

     "NEREYE KAÇARSAN KAÇ SENİ DAİMA BULURUM!"

     Çığlık atarak gözlerimi açtım ve rüya ile gerçeklik arasında gidip, geldim. Yıllardır hep aynı kabusu görsem de hala ilk gün ki gibi hissetmekten kendimi alamadım. Nefes nefese gerçekliğe döndüğümde gözyaşlarımı silip, saate baktım. Daha saat beşti. Şaşırmadım. Zaten her gün en fazla üç dört saat uyuyabiliyordum. Güneş henüz doğmamış olmalıydı.

     Karanlıktan korktuğum için ışıklarım her zaman olduğu gibi açıktı. Sessizce odamı inceledim. Her şey normal görünüyordu. Yatak odamda altı kapalı yatağımdan, iki komodin ve başucu lambalarımdan başka bir şey yoktu.

     Evin bir kısmı sadece bana özel olarak yaptırıldı. Çünkü kullandığım tüm alanlarda ki odaların penceresi yoktu. Kendi kendimi hapsettiğimi düşünebilirsiniz ancak yıllarca ne kadar uğraşsam da daha fazlasına cesaret edemedim. Pencerelerin; duvarların zayıf noktası olduğunu düşünmekten de kendimi alamadım. Benim hayatımda da artık verebileceğim zayıf noktalara kesinlikle yer yok..

     Yaşam alanım içerisinde yatak odam (ki içinde banyom ve giyinme odamda var), kütüphanem ve bir adet dört tarafı yüksek duvarla çevrili, tavanı açık olan bahçem var. Hayatımın çoğunu çok uzun zamandır burada geçiriyorum. O olay yaşandıktan sonra günlerce hiç uyuyamadım. Yorgunluktan bitkin düştüğüm her anda da çığlıklarla uyanınca babam benim için çözüm buldu. Çünkü ilaç almadan uyumam artık imkansız hale gelmişti. Kendimi nasıl güvende hissedeceğimi sorduğunda verdiğim yanıtlardan ortaya böyle bir şey çıktı. Böylelikle o zamandan beri ev içinde ayrı bir evim var.

     Benim alanım dediğim yere benden başka sadece Sultan teyzem girebilir. Her gün etrafı derler, toparlar, temizler ve bana yemek getirir.

ÇİTRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin