🌗BOYUN EĞMEMEK

364 498 142
                                    

Bölüm müziği: Dark Orchestral Violin- Time Will Catch Me First

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🖤

Keyifli okumalar ⚔️

🔥🌪🔥🌪🔥🌪🔥🌪🔥🌪🔥🌪🔥🌪🔥
Bir anda sıçrayarak uyandığımda derin derin soluklar alıp veriyordum. Biraz terli ve hâlâ yorgundu bedenim. Başımı ellerimin arasına alıp bir müddet öylece nefesimin yavaşlamasını bekledim. Kalbiminde, ruhumunda sakinleşmeye ihtiyacı vardı.
Ayaklarımı yataktan sarkıtıp yerdeki botlarımı giydim. Daha sonra bir kaç adım attığımda kapının önünde uyuyan Vodya'yı gördüm.

Sessizce yanına gidip önünde eğildiğimde, onu uyandırmakla uyandırmamak arasında gidip geliyordum. Muhtemelen her yeri ağrıyordur. Fakat umrumda bile değildi. İsterse olduğu yerde çürüyüp gidebilirdi.
Tam kalkmaya yelteniyordum ki garip bir ses çıkartarak beni korkuttu. Geriye, yere doğru düştüğümde ise koca bir kahkaha attı.

"Bu neydi şimdi?" dedim acıyan bileğimi tutarken.
Ayaklandı ve, "Ne o, uyandırmaya kıyamadın mı?" dediğinde pis pis sırıtıyordu.
Bu adam akıllanmazdı. Kafamı salladım ve düştüğüm yerden kalkıp kıyafetlerimi aramaya başladım. Etrafta görünmüyorlardı.

"Dolaptalar." diye ekledi Vodya yatağa kendini atıp yayılarak.
İyi. 'En azından dolap düzenlemek gibi bir işe yarayabiliyormuş' diye geçirdim aklımdan. Şimdiye kadar bu adamla çok fazla kavga etmiştim ve tüm bunların sonucu evlilik oldu. Kanaat getirdiğim en büyük şey, lanetim kesinlikle Vodya'nın ta kendisiydi.

Dolabın kapaklarını açtığımda, kendi kıyafetlerinimin yanı sıra bir çok elbise de vardı. Kopkoyu renklerle boyanmış bir sürü elbise..
Kafamı sallayarak kendi kıyafetlerimin arasından beyaz bir gömlek ve kahve rengi hasır pantolonumu alıp banyoya yöneldim.
Aceleyle üzerimi giydikten hemen sonra yüzümü yıkadım ve kabaran saçlarımı düzeltmeye gayret ettim.
Tanrı adına! Dağılmış görünüyordum resmen. Biraz kendime çekine düzen verdim.
Ardından gözlerim gizli kapıya takıldı. İç güdülerim uzak durmamı söylesede adımlarıma engel olamıyor, yavaşça oraya doğru yaklaşıyordum.
Kapının kulbuna dokunduğumda banyonun kapısı açıldı ve kendimi suçlu gibi hissedip Vodya'ya baktım. Uzun adımlarıyla yanıma geldiğinde delici bakışlarıyla benimle savaşıyordu sanki.

"Orası sana ait değil." dedi sakin ama tehditkar sesiyle.
Hah! Sanki niyetim, kapıyı parçalamaktı! Omuzlarımı silkip cevap vermeden, üzerimden çıkardığım kıyafetleri de alıp odaya geçtim ve düzenle katladım. Yanıma geldiğinde, "Bunlar pislendi. Yıkanması için nereye götürmem gerekiyor?" diye sordum.

Kahkaha atarak güldü ve, "Ne götürmesinden bahsediyorsun? Yere at gitsin. Birileri gelip temizlemek için alır." dedi.

Ne kadar da gaddar ve küçümseyiciydi lafları! Midemi bulandırıyor, kusma istediği yaşatıyordu bana. Midem sahiden de bulanıyordu.
Onun söylediği şekilde yaşamak zorunda değildim.
Elimdekileri yatağın ucuna özenle bıraktım ve, "Sakın onları yere atayım deme. Ayrıca çok acıktım." dedim. Nasıl o kadar uyuyabildiğimi hâlâ anlamıyordum.

"İyi. Ağzından bazen gerçekçi şeyler çıkması güzel." dedi.
Cümlesini bitirdiğinde odadan çıktı ve bende onu takip ettim. Aşağı doğru iniyorduk ve meşaleler yolumuzu aydınlatıyordu.
Anlaşılan Morin diyarı bütün servetini meşaleye harcıyordu. Gece gündüz durmadan yanmalarının başka bir açıklaması olamazdı.

Basamakları nihayet bitirdik ve Vodya geniş bir kapıdan içeriye girdi. O kadar gergin hissediyordum ki yoğunlaşabildiğim tek çaba bu girdabın içine çekilmemekti.
Uzun, sebze ve meyvelerle dolu bir masanın etrafında oturan silüetlerin hepsi yabancıydı. Aşırı kalabalık olmasa bile beni rahatsız edecek kadar çok kişi vardı.
Vodya herkese başıyla selam verip yerine oturduğunda bana baktı ve kafasıyla işaret ederek 'gel' dedi. Yüzüme bakan gözleri başımla selamlayıp Vodya'nın yanındaki boş sandalyeye oturdum.

KATRAN ÇAĞI   A&VHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin