Lütfen bölüm sonunda açıklamayı okuyun. Keyifli okumalar 🍒
Özgürlük.
Ne uzak bir terimdi biz kölelere.
Doğduğumuz anda geçirilmişti prangalar kollarımıza.
Hapsolmuştu ruhumuz sahibimizin iki dudağının arasına.
Kilit vurulmuştu düşüncelerimize ve dudaklarımıza.
Biz insan değildik onlar için biz köleydik.
Şimdi ise bağlı el ve ayaklarıma baktığımda bu gerçek, yüzüme tokat gibi çarpmıştı.
Tutunduğumuz o küçücük umut yanıp kül olmuştu, hatırlamıştık kim olduğumuzu.
Bu gerçek canımı yakıyordu.
Kim olduğum canımı yakıyordu.
İnsan olduklarını iddia eden bu canavarlar canımı yakıyordu.
"Gerçekten bu küçük aklınızla kaçabileceğinizi mi sandınız?"
Önümüzde volta atan kadın konuştuğunda içim nefretle dolmuştu. Bizi böyle küçük görmesi sinirlerime dokunuyordu. Her ne kadar başarısız olsak da mücadele etmiştik. Pes etmemiştik.
"Öylece gidebileceğinizi mi sandınız?!"
Sonlara doğru sertleşen sesi tüm ormanda yankılanırken yerimde rahatsızca kıpırdandım.
Hayatta kalanlarımızı bağlamış ve yan yana dizmişlerdi. Yanımda bağlı olan Wendy'nin dökülen gözyaşlarını görebiliyordum. Benimde ondan farkım yoktu.
Hepimizin burada ölüp gideceği düşüncesi kalbimde derin bir hasara neden oluyordu.
Chaerin en sonunda olduğu yerde durduğunda ayakları üzerinde yanımdaki Kai'ye döndü.
"Hâlâ bir umut gelmelerini bekliyorsun değil mi? Gelemeyecek olmaları ne acı. Boşuna bekleme Kai. Gelemezler çünkü artık hiçbiri nefes almıyor."
Chaerin söyledikleriyle içimizdeki bir parça umudu topuklu ayakkabılarıyla ezmiş gibiydi.
Bitmiş miydi? Buraya kadar mıydı?
Peki ya Jungkook neredeydi?
"Ablam! Ablama zarar mı verdin?!"
Kai'nin bağırışı tüm ormanı inletirken gözlerinde gördüğüm endişe ablasını ne kadar sevdiğini gösteriyordu. Ailesinden birini daha kaybetmek istemediğini haykırıyordu bakışları.
"Henüz değil."
Chaerin, Kai'den uzaklaşmış gözlerini hepimizin üzerinde gezdirmişti. Bakışları bana uğradığında gülümsemiş tekrardan söze başlamıştı.
"Parti fazla kalabalık değil. Bunu sevmedim." Buradaki bir avcıyı el işaretiyle çağırıp tekrar konuştu.
"Partinin onur konuğunu getir lütfen Chanyeol."
Duyduğum isimle gözlerim irileşirken anılar zihnime üşüşmüştü bile.
"Bir avcıyla anlaştığımı söylemiştim. Chanyeol. Gidip ablama haber verecekti fakat bunun karşılığında istediği para çok fazlaydı. Ablamın o kadar yüklü bir miktarı ödeyemeyeceğini biliyorum. Onunla pazarlık ettim ama kabul etmedi ve çok sinirlendi. Gidip Jiyong'a her şeyi anlatacağını söylüyor. Artık bir kaçış planımız yok!"
"Chanyeol." dudaklarımdan firar eden isim bizi bitiren kişiydi.
Chanyeol, Kai'nin anlaştığı avcıydı. Biz kendi canını tehlikeye atmamak için kimseye bir şey anlatmayacağını düşünürken o her şeyi itiraf etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Human Hunters||Liskook ✅
Hayran Kurgu"Git.." Şaşkınlıkla ona baktığımda tekrar etti cümlesini. "Git ve bundan kimseye bahsetme." Ne yani gitmeme izin mi veriyordu? Canımı bağışlamış mıydı? İçim mutlulukla doldu. Yine de tekrar sordum. Duyduklarıma inanamamıştım. "Beni öldürmeyecek misi...