3.0

126 7 49
                                    

"Anne!"

Uzay yanında oturuyordu ve annem Uzay'ın göğsüne kafasını yaslamış kalmıştı.

"Ne oldu Uzay?"

"Bayıldı.. Konuşuyorduk Emir, çok ağladı. Sanki ben aşık olup terk edilmişim gibi hissettim.. Minel, annen çok yaralı. Onu sakın ama sakın üzme!"

"Annemi üzen ben değilim Uzay! Kendine gel! Onu terk eden Mehmet, ben değilim!"

Daha fazla dayanamayıp dizlerimin üstüne çöktüm. Ne hâlim vardı ne de gücüm.

Emir de yanıma çöküp bana sarıldı. O sırada dışarıda gök gürüldedi. Oysaki biz gelirken hava da değil yağmur, kara bulutlar bile yoktu. Garipti.

"Ben onu kastetmedim Minel. Annen babandan beri yaralı. Mehmet'e güvenmiş, anlasana. Onu sever sanmış.. Peki o ne yapmış biliyor musu-"

Onu susturdum ve sesimin tonuna engel olamayarak bağırdım.

"Lanet olsun ki biliyorum! Her şeyi.. Her şeyi biliyorum! Sırf annem üzülmesin, onun canı acımasın diye gecelerce ben onun yerine ağladım.. Babamın mezarına sadece doğum ve ölüm yıl dönümlerinde gidiyorum sanıyorsunuz değil mi? Aptalsınız. Yanınızdan bir anda ayrıldığım zamanları hatırlayın ya da sizlerden birine gelirken geç kalışlarımı.. Her şeyi ona anlatıyordum. Yoksa delirirdim ben! Bunları bilip de susmak ne acı biliyor musunuz!?"

Hepsi sustu, bir şeyler demek istediler. Ama sustular. Diyecekleri yoktu. Emir'den ayrıldım. Uzay'ı annemden ayırarak anneme sarıldım. Onun omzuna gözyaşlarım dökülürken birden hızla ittirildim.

"Sarılma bana! Sakın! Sakın yaklaşma bana! Baban gibisin sende! Ona çekmişsin! Yalancı orospu seni! Artık evimde durma git!"

Annemin dedikleri ağırdı. Hele ki bana 'orospu' muamelesi yapması çok ağırdı.

Gitmemi istemişti. Hızlı adımlarla odama ilerledim. Arkamdan gelen Emir ve Gazel kapıda kalmıştı. Kilitleyip dolabımdan büyük valizimi çıkardım.

Tüm kıyafetlerimi ve eşyalarımı ona doldururken bir şey hatırladım. Babamın tüm mirası tek kızı olan bana kalmıştı. Banka kartlarını ve yüksek miktarda ki nakit paranın olduğu kutuyu da aldım. Belli bir miktar para ve birkaç kart alıp kutuyu valizime koydum.

Ne de olsa ünlü bir iş adamının kızıydım. O para benimdi.

Taksi çağırdım ve eşyalarımı toplamaya devam ettim.

Her şeyimi toparladığımda odama son kez baktım. Montumu üstüne geçirip odadan çıktım. Kapının önünde ki Emir şaşkınlıkla baktı.

"Gidemezsin!"

"Sadece Emir, sadece buradan gidiyorum. İzninizle bu gece sizdeyim, yarın da ev tutuyorum tamam mı?"

Kafasını salladı, onaylar biçimde.

"Para?"

"Babamın kim olduğunu unutuyorsun."

"Tabii ya.."

Valizlerimi kapıya bırakıp salona yöneldim. Son kez görmeliydim onu.

"Git buradan! Orospu çocuğu! Defol evimden!"

"İyiliğin içindi hepsi! Gerizekalısın, gerizekalı! Ama ne var biliyor musun? Babamın mirası için bana geleceksin, o piç için beni kırıdığına pişman olup kapıma geleceksin ve ben seni almayacağım. O zaman da sen defolacaksın!"

Arkamı döndüm ve evden çıktım.

Peşimden Emir'de çıktı ve çağırdığım taksiyle onların evine gittik. Bana misafir odasını vermesini istedim ama onunla kalmamı istedi.

Kıramadım.

Kırılmıştım, ama kırmamıştım.

"Anneni takma kafana.. Sen mükemmel bir insansın ve seni çok seven bir adama sahipsin. Sana sevdalıyım hatun. Aşktan öte. Sevdalıyım, sevdalı!"

Gülerek konuşmuştu. Sıkı sıkı sarıldım ona.

Ayrılıp yüzüne baktım. O an kendimi tutamayıp bir şey yaptım.

Çilek kırmızısı dudaklarıyla dudaklarımı birleştirdim.

minel vera|texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin