3.BÖLÜM

150 86 17
                                    

Acaba o muydu beni rüyamda kurtaran, benim için sunulan hediye. Ya da şans eseri birine diyecekken ben mi duymuştum. Bu ikilem arasında sıkça gidip gelmiştim. O sözleri söylediğinden beridir onu düşünüyor rüyamdaki kişiyle ortak bir yönünü bulmaya çalışıyordum. Ne yazik ki Umut'un tüm hatlarını defalarca düşünürken ezberlemiş rüyama dair hiçbir şey olmamıştı. Saatlerdir odamdan çıkmadım ışık hızında yarının olmasını beklerken odamı bilmem kaç kez turlamıştım.

-Çiçek yemek hazır gel aşağıya.

Annemin seslenmesi ile biran da olsa kendime gelmiştim. Hızlı bir şekilde odamdan çıkıp mutfağa gittim.

-Yemek hazırmış harbiden pizza.
diyerek sofraya baktım. Annemin bir elimin parmak sayısını geçmeyecek kadar yemek yaptığını bile hatırlamıyorum. Kendisi büyük bir holdingte yönetici yoğun işler ve sürekli janjanlı davetler. Hiç mutfak anısı olmamıştı annemin.

- İstersen yemeyebilirsin.

-Çok isterdim ki malesef açım baba.
Babam da aynı annem gibi yüksek bir holdingte yüksek makamlı çalışan biri. Bunun sayesinde tanışmışlar zaten ikiside partiden partiye eve uğradıkları yok denilecek kadar az. Bazen düşünüyorum da bu kadar yoğunluğa rağmen ben nasıl olmuşum? Her zaman ki gibi sofrada bir ses bile yok. Daha fazla dayanamayıp hızlıca masadan kalktım. Ama aklım hala yarım kalan pizzamdaydı. İkisinede iyi geceler diyerek odama çıktım.

Saatler geçmiyordu resmen. Sabah olmak bilmiyor sanki hiç olmayacak gibi geliyordu. Bir şeyler yapacak halim yok. Aklımdan bir türlü çıkmıyor ve çıkmayacaktı da. Uyumayı tercih ettim uzun derin bir uyku. Rüyamı görebilirdim. Belki o zaman bir ayrıntı yakalardım. Daha fazla düşünmeden yatağım üzerine atlayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.

...
- Çiçek senin için geleceğim bekle beni.
Bu sözleri diyen karşımdaki gölgeye baktım.  Ağzımdan bir kelime dahi çıkmıyordu artık gelsin istiyordum. Dikkatlice hatlarını incelemeye başladım. Uzun boylu biriydi. Yapılı bir vücudu vardı. Ne şişman diyebilirdim onun içinde ne de sıska. Yüz hatlarına odaklandığımda kemikliydi. O kadar kusursuz duruyordu ki. Dikkatlice bakarken boynundaki işareti fark ettim. Boynunda kara  leke gibi bir şey vardı. Ama leke de değildi ortamdaki rahatsız havadan dolayı ne tür bir şey olduğunu anlamıyordum. Ne kadar zor bir şey.  Tam birkaç çift laf söyleceğim sırada yüzüne doğru bir ışık vurdu. Aylardır karanlık olan rüyamda bir ışık sadece onun üzerinde. Sanki bana bir işaretti onu belli etmek için. Işıktan anlayabildiğim kadarıyla bembeyaz bir tene sahipti.

...

Bir anda irkilerek uyandım. Okula gitmem için bir saatim vardı ve bugün daha bir heyecan ve merakla okula gitmek istiyorum. Hızlıca ve oyalanmadan üzerimi giyinip aşağıya inerek kahvaltı mı yaptım. Yaşlılarla dolacak otobüse doğru ilerlerken onun bile sinirimi bozmadığını fark ettim. Durağa geldiğimde otobüsün gelmesi de  uzun sürmedi. En arka koltuğa oturup düşünmeye başladım. Acaba gerçekten o muydu. Rüyama dair birşeyler hatırlamaya çalıştım resmen beynim durmuştu. Bir saniyesi bile aklıma gelmiyordu.

....

Hızlı bir şekilde sınıfa girdiğimde gözlerim sırama kaydı. Yoktu. Gelmemişti resmen. Bana doğru gelen Ediz'e

- Umut nerde?

-Bilmiyorum çiçeğim

-Ne zaman gelir peki?

-Ne bileyim Çiçek bekçisi miyim çocuğun. diyerek bana kaşlarını çakan Ediz'e baktım.

-Noldu benim yerime ona mı kanka diyeceksin. Benim gibi yakışıklıyı bırakıp ona mı gideceksin.
Çocuklarıyla ortada kalmış dul gibi acıtasyon yapan Ediz'e şaşkın bir şekilde bakarak,
-Saçmalama ya senin yerini kim tutabilir.

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin