6.BÖLÜM

123 83 14
                                    

Şişe çevirmece oynadığımız günün üzerinden tamı tamına bir ay geçmişti. O gün Kıvılcımın gözlerine bakarak cevabımı verdikten sonra diğerlerine iyi eğlenceler diyerek evime gelmiştim. Anlamaz bir şekilde herkes arkamdan bakmış, geri dönmemiştim. Eve gelip kendimi yatağa atmıştım. Kafamın içine zar zor sığdırdığım düşünceler tekrar gün yüzüne çıkarak bana el sallıyorlardı. Onların yüzünden intihar etmiştim. Ve ben suçsuz bir şekilde acı çekerken onlar hayatlarının keyfini sürüyordu. Anlatamıyordum da kimseye korkuyordum. Sanki tüm günahlar benimmiş gibi içimdeki küf tutmuş sandığa tıkıştırıyordum hepsini. O günden beri ne en yakın arkadaşlarımla nede Umutla doğru düzgün konuşmamıştım. Okulda bile yüzlerine bakamıyordum. Hepsi merak eder olmuştu bu halimi. Ne kadar sorarlarsa sorsunlar ağzımdan bir kelime dahi çıkmıyordu bu konu üzerine. Aslında o kadar çok anlatmak istemiştim ki. Anlattığımda dünyanın tüm yükleri kalkacaktı üzerimden öyle bir ağırlık bırakıyordu bedenime. Ediz'e anlatsam bunun yanına kâr kalmayacağını söyler bir şeyler yapardı. Kıvılcım'a nasıl anlatabilirdim ki? Umut ona ne söyleyebilirdim nasıl tepki verirdi, inanmazdı belki de bana. Tüm düşüncelerimi tekrar sıkıştırdım beynime. Ve okula gitmeye hazırdım.

Uzun zamandır gülmüyordum. Ediz, Kıvılcım, Umut o kadar çok uğraşmışlardı ki yüzümün ufacıcık bir tebessüm etmesi için. Onlara haksızlık ediyordum ve fazlasıyla üzüyordum da. Daha fazla böyle olamazdı. Buna bir son vermem gerekiyordu. En azından onlar için.

...

Sınıfa girmeden önce yüzüme sahte bir gülümseme takarak sırama doğru ilerledim. Her zaman ki gibi Ediz Kıvılcımla uğraşıyordu. Umut daha gelmemişti. Eşyalarımı sırama bırakıp arkadaşlarımın yanına giderek Kıvılcımın yanağına bir öpücük kondurdum. Ediz'i de mahrum etmeyerek yanağından bir makas alarak sıranın üzerine oturdum. İkiside şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı. Yadırgamamıştım da bu bakışlarını, bende olsam onlar gibi tepki verirdim.

-Dur bir dakika, diyerek Ediz kafamı sağa sola oynatıyordu.

-Eee yara bere de yok, diyerek kafamı bıraktığında ne anlamında kafamı sallayarak cevap vermesini bekledim.

-Kafana saksı mı düştü diye bakıyordum. Gülüyorsunda... Biz o kadar şeyimizi yırttık... İstemsizce sesli bir şekilde bu son dediğine gülmüştüm.

-İstersen somurtayıp, diyerek kollarımı göğsümde bağlayıp alt dudağımı düşürmüştüm ufak bir çocuk misali. İkiside aynı anda

-Aman allah korusun, diyerek sıkıca sarılmışlardı. Sıcak ve dostluk kokan bir sarılmaydı bu. Birbirimizden ayrıldığımız sırada Umut kapıdan içeri girmiş, uzun uzun bana bakarak yerine geçmişti. Yüzü gülmüyordu. Yanıma gelmiyordu. Gülmeme dahi sevinmiyordu. Bir şeyler olduğunu sezmiş, daha fazla durmadan oturduğum sıradan kalkarak yanına gitmiştim. Onu da özlemiştim. Bana sarılmasını seviyorum demesini...

- Nasılsın, diyerek yanına oturmuş kafamı omzuna yaslamıştım. Nazikçe bedenini benden çekerek iyi demişti kısık bir sesle.

-Bir şey mi oldu? Soruma cevap vermemiş uzun bir sessizliği tercih etmişti. Fazla üzerine gitmek istemiyordum. Kafasını toparlayınca anlatacaktı. Emindim buna... Hocanın içeri girmesiyle önüme dönerek dersi dinlemeye başladım.

....

Beş tenefüs bitirmiştik. Ve Umut bir kelime dahi etmemişti bana. Konuşmayı bir kenarıya bırak yanımıza dahi gelmemişti tenefüslerde. Ne olmuştu bu çocuğa ne ara olmuştu hatta. Daha dün telefonda bana güzel şeyler söyleyen güldürmeye çalışan çocuk gitmiş. Yerini başka birine bırakmıştı. Daha fazla dayanamayarak...

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin