4.BÖLÜM

145 85 9
                                    

-Çiçek hadi kalk.

Annemin sesiyle gözlerimi açtım yeni bir güne. Uzun zamandır deliksiz güzel bir uyku çekmiştim. Ve rüyaya dair ilk kez bir şey görmedim. Galiba bulmuştum onu. Heyecenla yatağımdan kalkıp okula gitmek için hazırlandım. Aşağıya indiğimde annemle babam kahvaltı masasında beni bekliyorlardı. Onlara da gülerek selam verdiğimde ikiside şaşkınca bana baktılar. Ama üzerinde çok durmadılar. Güzelce kahvaltımı yapıp annemi ve babamı öperek evden çıktım. Aylardır isteksiz yürüdüğüm yollar bile çok güzel görünüyordu. Otobüsteki yaşlı teyzeler bile moralimi bozamamıştı. Fazlasıyla mutluydum bugün.   Dakikalarca otobüs beklememe rağmen sonunda gelmişti. Hiç gitmek istemediğim okula hemen gitmek için yanıp tutuşuyordum. Asırlar gibi gelen yolculuğun  sonunda okula geldim. Ve hiç oyalanmadan  sınıfa çıkarak sırama baktığımda daha gelmemişti.  Onu beklemek için sırama geçeceğim sırada Ediz'in seslenmesiyle durdum.

- Naber Çiçeğim

-İyidir Edizciğim seni sormalı.

-Bakıyorum da yüzün gülüyor bugün, ne oldu?

- Buldum Ediz buldum.

-Neyi?

-Rüyamı o onu buldum, diyerek Ediz'e gülümsedim.

-Nerden biliyorsun o olduğunu?

-Rüyamdaki çocuğun boynunda bir iz vardı, Umut'un boynunda da bir iz var onu öperken fark ettim... Kafamı kırmalıydım Ediz'e Umut'u öptüğümü söylemiştim utançtan kıpkırmızı kesilmiş hızlı bir şekilde yerime geçmiştim. Ediz üzerindeki şaşkınlığı atarak yanıma gelip,

- Öpüştünüz mü? Hiçbir şey demeden önüme bakıyordum. Ediz art arta soru yağmuruna tutmuştu beni resmen. Daha fazla dayanamayıp sus diye haykıracağım sırada kapıdaki Umut'u fark ettim. Otuz iki diş gülerek yanıma geldi.

-Günaydın güzelim. Bunu biraz bağırarak söylemişti ve sınıftaki herkes bize bakıyordu. Sonradan aralarında fısıldaşmaya başladılar. Evet okulda bir dedikodusu olmayan ben kalmıştım ve buna da imzamı atmıştım. Utangaç bir şekilde,

-Günaydın, diye bilmiştim sadece. Arada bir sessizlik olmuştu ve sessizliğimizi bozan yine patavatsız Ediz oldu.

-Ee enişte naber, diyerek otuz iki diş sırıtmayı da ihmal etmemişti. Ediz'in boşluğuna hızlıca vurduğumda yüzündeki gülümsemesi solmuş kısık bir şekilde Umut'a dönüp,

-Eli de fazla ağırmış ayvayı yedin enişte,diyerek şerefsizliğinden bir gram kaybetmemişti. Umut Ediz'in bu söylediklerine gülerek,

-Artık yerime geçebilir miyim Ediz. diyerek kibarca uyarmıştı. Umut sıraya oturduğunda elini omzuma atmış ve yanağıma bir öpücük kondurmuştu. Utanarak ve sessiz bir şekilde sadece "Umut" diye bilmiştim.

-Çıkışta bir şeyler yapalım mı?

-O.. olabilir, diyerek kekelememiştim sadece. Ne oluyordu bana sevmek dedikleri şey böyle bir şey miydi? Daha düne kadar bir muhabbetimiz olmayan çocukla sevgiliydik acaba sevgili miydik.

- Sahi biz neyiz Umut.

- Ne olmamızı istersin Çiçeğim.

- Birazcık hızlı olmadı mı birbirimizi tanımıyoruz daha?

- Daha iyi tanımak istiyorsan çıkışta bir şeyler yapalım o zaman.

-Olur, diyerek önüme döndüm. O sırada zaten hoca içeriye girmişti bile.

Coğrafya dersi tam olarak rezaletti. Hoca sınıfa geldiğinden beri hiç susmaksızın ders anlatıyordu öyleki nefes almayı unutmuş ve yüzü kızarmıştı. Resmen patlayacaktım içimdeki ses  küfür yağmuruna başlamıştı. Daha fazla dayanamayıp yeter artık sus diye haykırmak geliyordu içimden.  Umut'a baktığımda hiç sıkılmamış gibi dinliyordu dersi. Bu çocuk hepsinde mi böyleydi acaba hiç dikkat etmemiştim. Artık dayanamıyordum, Ediz'e dönerek

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin