İnsan. Bir tür düşünün ki yemek, avlanmak ve üremekten başka bir şey yapıyor. Bir tür düşünün ki nedenleri arıyor ve bu uğurda hayatını harcıyor. İnsan, yasak meyveyi yedi ve bir cezaya çarptırıldı. Hayır, cennetten çıkarılmadı; sorguladı. Yasak meyve sorgulamaktı. İnsan denilen tür varoluşuna taktı ve bilmediği her şeyi öğrenmek istedi. Cevaplar aradı ve bulamayınca çıldırdı. Yasak meyve zaten kendi başına insanın cezasıydı. Çünkü artık derdi sadece üremek, yemek bulmak ve yaşamak değildi. Artık bir de her şeyin nedenini bilmek zorundaydı. Sorgulama tohumları bir kez atıldıktan sonra zihnine bir daha ondan kurtulamadı. Çünkü sorgulama tohumu yeşerebileceği en iyi yeri bulmuştu. Öğrenen ve anlayan bir beyin. İnsan sorguladı, sorguladıkça araştırdı, araştırdıkça gördü, gördükçe öğrendi. Yasak meyve daha da büyüdü tek engeli insanın kısacık ömrüydü. İnsan yazıyı icat etti ve bu da çözüldü. Artık her şey kayıt altındaydı ve bir diğer insan da bunu öğrenebilecekti ve nesilden nesile bir şey daha rahat aktarılabilecekti. Normalde canlılar bunu genlerle yapardı ama insan öyle bir şey icat etmişti ki artık bir şeyi yaşamadıysa bile yaşandığını bilecek ve bir şeyin neden olduğunu görmeden öğrenebilecekti. Bu sayede insan daha da öğrendi ve bilinmeyeni arzuladı. Cevap aradı buldu, bulamayınca uydurdu. Yine de bu isteği bastıramadı. Felsefe, inançlar ve bilim onun bu arzusu ile oluştu. Artık o eskisi gibi bir hayvan değil, insan denen üstün bir canlıydı. O sorgulayan, neden arayan, eksiklerini görüp güçlenen ve bir şeyler üreten bir canlı haline geldi. Kendini üstün tür saydı ve bütün dünyada yayıldı. Zekası, stratejisi ve ortak inançları ile dünyayı kontrol altına aldı. Artık amacı yemek ,üremek ve yaşamak değildi sadece. Artık amacı güçlenmek ve bilinmeyenleri daha çok arzulamaktı.
İnsan nerede olursa olsun ilkel güdülerinden kurtulamadı. Sonuçta o eski bir hayvandı ve iç güdüleri vardı. Eskilerden kalma güç arayışı ve kendini güçlü kılma isteği hep oradaydı. Kendini bilimle daha güçlü kıldı ve diğer türlerden daha üstün hale getirdi. Bu da yetmedi kendini toplumuyla bir etti ve yeni bir birlik oluşturdu, devlet. Devlet ve o artık birbiri için yaşıyordu. Bir sürü devlet diğer devletlere karşı güç elde etme, gücünü herkese kanıtlama ve daha da güçlenme arayışıyla yarışlara girdi. Güçsüzü ezdi ve topraklarına,madenlerine, zenginliklerine el koydu. İnsan ne derse desin ne yaparsa yapsın hayvansı iç güdülerine karşı koyamadı. Güçlendi, yok etti, güçsüzü ezdi. Aynı doğadaki gibi. Ayrıldı, ayrıştı ve devletler kurdu. Devletler, topluluklar ve inançlar altında birleşti ve birlikte yeni bir ''kişi'' haline geldiler. Artık onlar sadece bir insan değil daha güçlü bir şeyin parçasıydılar.
İnsan artık eskisi gibi olamazdı. Artık bir hayvan değildi. Belki de sorgulamak ve anlamaya çalışmak en büyük hatasıydı. Çünkü cevapsız bir sürü soru ve bilinmeyen sonsuz şey vardı. Bilinmezler labirentine girmişti. Çıkış yoktu ve girdiği yerden de dönemiyordu. Bitmek bilmeyen arayışı başladı. Her bulduğu şeyde bilmediği tonla şey olduğunu fark etti. Belki hayvan olarak kalmalıydı ve sadece yaşamaya bakmalıydı. Sorgulamak arzusu belki onun sonsuz cezasıydı. Sonu gelmeyen boşluklar, bilinmezlikler silsilesi ve bitmek bilmeyen arzuları.
Müzik Önerisi : Jorge Mendez ''Cold''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felsefi Denemeler
RandomBaşka yazarların ve kendi fikirlerimi harmanlayarak hayatı sorguladığım ve üstüne düşündüğüm denemeler.