Hayat, garip bir şey. Aynı var olmak gibi. Canlı bir şeyler var, cansız bir şeyler var ama hepsi aynı altyapı olan atomdan oluşuyorlar. Yani işin temelinde -canlı da olsak- hepimiz cansız bir maddeden oluşuyoruz. Bizi biz yapan ve bilinç veren şeyi tam olarak bilemiyoruz. Bilim beyin kaynaklı derken bazıları ise buna ruh denilen boyut üstü ve kanıtlanamaz bir şeyden kaynaklı diyor. İnsan evrimsel süreç -veya isterseniz yaradılış- gereği ruh, tanrı(lar), mucizeler, şans ve fallar gibi şeylere inanmaya meyilli bir varlık. Kanımca bunun nedeni insanın boşluğu ve anlamsızlığı inanç ile doldurmasıdır. Örnek olarak mitolojik inançlarda insanlar yıldırım, sel ve doğal felaketleri insan üstü güce yormuşlardır. Çeşitli boşlukları çeşitli inançlarla doldurmuşlardır. En zor zamanlarında bir tanrıya sığınmışlar ve toplumlar benzer inançlar altında daha rahat birleşmişlerdir. Sonuçta inançlar da kültürün bir parçasıdır ve kültür de doğrudan toplumla ilgilidir. İnanç ve kültür dayanışmayı sağladı ve insanlığın gelişmesinde etkili oldu. En etkili şey bile olabilirler bunlar. Bütün bunlar bize şunu gösteriyor: İnsan inançsız bir hayatta ve bir değer görmediği hayatta yaşamakta zorlanıyor veya yaşayamıyorlar. Burada varmaya çalıştığım yer anlamsızlık ve değer ilişkisi. Anlamsız olan bu hayatta inançlar ve kutsal değerler olmadan nasıl yaşayabilir? Eğer bu hayat cidden anlamsız ve kutsal değilse insan bunu bilerek nasıl yaşayabilir? Değerler olmadan nasıl devam edilir? Bu noktada yardımcı olan hedonizmdir kanımca.
Hayatın anlamsız olduğunu gördüğümüz vakit şu soruyu cevaplamalıyız: Cidden mutlu olmak istiyor muyum, bu hayattan haz almak istiyor muyum? ''Bu soruya ne anlamı var ki? '' denilebilir. Ama sonuçta her şey hislerde bitmektedir ve bizi bu hayata bağlayan da hayattan koparan da hislerdir. Eğer eninde sonunda öleceksek ve anlamsızlık varsa neden hoşumuza giden şeyi, hazzı yapmıyoruz? Haz insanın o andan zevk almasını ve o ana (yaşama) bağlı kalmasını sağlayan şeylerdir. Eğer anlamsızlık sizi varoluşsal bir acıya sokmuşsa şunu bilmelisiniz: Anlamsızlık değişmez ama hisler ve fikirler değişebilir. Eğer insan yapısı gereği değer istiyor ise Nietzsche'nin deyişiyle kutsal değerleri yıkmalı ve yeni, kendimizin olan değerler yaratmalıyız. Bu anlamsızlığa ve değer arayışına yapabileceğimiz en iyi şeydir. Tüm değerleri yıkmışsak ve yapımız gereği değer arıyorsak artık bir yaratıcı olmanın ve yeni değerler yaratmanın vakti gelmiştir.
Sevgi aslında hormonların ve beynin bir oyunudur. Üreme için bir yardımcı olarak kullanılan histir genelde. Bilimsel ve yalın bir bakışla bundan ibarettir genel olarak. Lakin bu insanın sevgiyi hissetmesine engel değildir. Yani ne yaparsak yapalım, ne bilirsek bilelim duygularımızın birer esiriyiz. Beynimizin, kendimizin esiri. Sevgi yaratılmışlıktan gelen bir kutsallığa sahip değildir. Ama sevgi ve benzeri hisler beni etkileyen ve yaşamıma yön veren, iyi hissettiren şeylerdir. Sevgi dayanışmayı da sağlamaya yardımcı olur ve işleri herkes için kolaylaştırır. Bu kelimeye kutsallığı biz kendimiz veriyoruz. İlahiden gelen değerleri yıkıyor ve daha gözle görülür değerler yaratıyoruz sevgi gibi şeylere. Aşk haz verdiği için iyidir veya nefret sonunda zarar verdiği için kötüdür. Mantık kullanarak temellere iniyor ve kutsalları yıkıp yeni değerler yapıyoruz. Herkes kendince bir neden sunuyor ve değerini kendi yaratıyor.
Amacımızın hazzı aramak olduğu kanaatindeyim. Cidden mantıksızsa burası bunu düşünmek yerine mutlu olmalı ve varlık sürecimi istediğim şekilde geçirmeliyim. Ben de anlamsızlık ve cevapsızlıktan acı çekmekteyim. Lakin insan hayata devam edebilmek ve mutlu olmak istiyorsa hem gerçeği görebilmeli hem de gördüğü halde hazzı yaşayabilmeli. Her şeydeki hazzı da hissedebilmeli. Elma yemenin, gülümsemenin ve gökyüzüne bakabilmenin bile bir hazzı vardır hayatta bunları da görebilmeli. Öleceksem eninde sonunda neden mutlu olmayayım?
Bir şey haz verdiği ölçüde değerlidir. İyilik yapmak haz veriyorsa değerdir ve mantıklıdır. Beni toplumda sevilen kişi yapar ve başkaları da bana yardımcı olabilirler. Mantıksız ama zevk veren değerler de olabilir. Kötülükten zevk alan biri de bunun toplumu bozacağı ve sonuçlarının kendine döneceği (ceza çekeceği) gerçeğinden dolayı reddeder. Başka ve mantıklı değerler yapar, kullanır. Hapse girip bir sürü hazdan uzaklaşmaktansa bir hazdan uzaklaşıp diğerlerine kavuşabilir. Böylece kendi değerlerini haz ölçüsünde oluşturur.
Anlamsızlığa anlam katma, değer yaratma, haz arama.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felsefi Denemeler
AléatoireBaşka yazarların ve kendi fikirlerimi harmanlayarak hayatı sorguladığım ve üstüne düşündüğüm denemeler.