8; ready for the night

3.8K 413 127
                                    

vote vermeyenlerin çorabı ıslanıyormuş.

Lisa'dan

Kendimi pek iyi hissetmiyordum, sanırım yediğim dokunmuştu. Ya da bu olanlar psikolojikti.

Akşamki parti için Rosè'nin evine gelmiştik. Bize birkaç kıyafet hazırlamıştı. Partiye gitmek istemiyordum.

Zaten Jungkook ile aram kötüydü. Onun hırsız olduğunu öğrendiğimden beri bana yazmıyordu bile.

Böyle yapması beni üzüyordu, biz arkadaştık. Her gün bana yazmasına o kadar alışık olduğum için bu durumu biraz garipsiyordum.

İçimden onu aramalı mıyım diye geçirdim.

Fakat hayır, böyle bir şeyi yapmayacaktım. Çünkü bu kadar büyük bir olayı bana söylememişti bile.

Hepimiz resmen salağa yatmıştık ve bende buna üzülüyordum.

"Bak Jisoo, sana ne kadar yakışacağını söylemiştim!"

Rosè ellerini birbirine çırparken çok mutlu görünüyordu. Kıyafetlerini aşırı beğenmiştik.

Çok iyi bir tasarımcı olacaktı.

Jisoo aynada kendine bakarken gülümsedi ve üzerindeki lacivert dekolteli elbiseyi düzeltmeye başladı. "Fazla kısa değil mi sence de?"

Rosè başını iki yana salladı. "Yoo, değil. Hem ne olacak ki? Alt tarafı bir partiye gidiyoruz."

Jennie başıyla Rosè'yi onayladı. "Evet, hem sen de biraz abartmıyor musun?"

Jennie'nin dediklerini başımla onayladım ve ayağa kalkıp Jisoo'nun yanına yürüdüm. "Evet Jennie haklı. Bu elbisenin ne eksiği, ne de fazlası var. Mükemmelsin."

Jisoo gülümseyip bana bakmaya devam ederken yine dudaklarımı araladım. "Ayrıca sen Namjoon'u kıskandıracağım, demiyor muydun?"

Jisoo'nun yüzündeki gülümseme soldu ve saçlarını arkaya attı. "Tamam, demiş olabilirim. Ama ben ne dediğimin farkında olmayan bir insanım. Bunu çok iyi biliyorsunuz."

Birden Rosè gülmeye başladı. "Ne yani? Hwasa ve Namjoon yakın olduğunda seninde bir şeyler yapman gerekmiyor mu?"

Jennie ani bir çoşkuyla ayağa kalktı. "Evet! Sen Kim Jisoo'sun. Namjoon'u pişman etmen lazım. Hem o demiyor muydu, senin peşini bırakmayacağım falan diye."

Başımı salladım ve gözlerimi devirdim. "Aynen, gördük bak. Ertesi gün hemen Hwasa ile birlikte takılmaya başlanmıştı. Bunu sende biliyorsun."

Jisoo'nun kaşları çatıldığında yutkundum ve kızlara baktım.

Şu anda iyi mi, kötü mü bir şey yapıyorduk; bundan hiç emin değildim. Çünkü Jisoo hemen gaza gelen bir insandı.

Jennie omzunu silkip Jisoo'ya döndü. "Bir şeyler yapmamız lazım!"

Jisoo ani bir gazla lafa atladı. "Evet! Onlara günlerini göstermemiz lazım."

Yüzümü buruşturdum. "Yavaş olun ve ani kararlar vermeyin." Elimi karnıma götürdüm. "Ayrıca benim midem çok bulanıyor."

Rosè'nin kaşları çatıldı. "Her şeyi üst üste yersen tabi miden bulanır."

Göz devirdim ve karnımı tutmaya devam ettim. "Acaba ben gelmesem mi partiye?"

Zaten Jungkook yoktu, eğlenemeyecektim.

Jisoo omuzlarımı tuttu ve başını iki yana salladı. "Olmaz! Geleceksin! O partiye gidilecek!"

Gözlerim birden açıldı. Sanırım Jisoo fazla gaza gelmişti.

Rosè, Jennie'ye döndü. "Ya sen doktor olmayacak mısın? Baksana şu kıza."

Jennie göz devirdi. "Ya ben daha üniversite okuyorum, daha yeni uygulamalara geçtik!"

Rosè güldü. "Ama ben çok çalışıyorum diye gezinmeyi de iyi biliyorsun."

Jennie de güldü. "Orası ayrı, hem sen niye o konulara giriyorsun? Şurada ne güzel hazırlanıyoruz işte."

Rosè göz devirip ayağa kalktı. "İyi be!"

Birden askılığa yaklaştı ve siyah bir elbise çıkardı. Önünde hafif göğüs dekoltesi vardı.

Sırtı ise açıktı.

Birden bana döndü ve ilerlemeye başladı. Gözlerim açıldı. "Hayır! Ben öyle bir şey giymem."

Rosè açık pembe saçlarını geriye attı. Saçlarının rengi akmaya başlamıştı, ama benim gözümde daha hoş görünüyordu.

"Niye be! Giy şunu, sikmeyeyim seni."

Dudağımı büzdüm ve elinden elbiseyi alıp yatağa, Jennie'nin yanına oturdum. "Gelmeyeyim ben, bakın cidden midem çok bulanıyor."

Jennie çantasını karıştırdı ve bir ilaç kutusu çıkardı, bana uzattı. "Al, iç bunu. Yarım saate bir şeyin kalmaz."

Gülümsedim ve ilacı alıp mutfağa doğru yürüdüm. Merdivenlerden indim ve mutfağa girip bir bardak su aldım.

Hapı hemen yuttum. Yukarı geri çıkarken kapının çaldığını duydum.

Kapıya doğru ilerlediğimde Rosè'nin sesini duydum. "Kim gelmiş?"

Yukarıya doğru seslendim. "Bakıyorum şimdi."

Kapıyı açtığımda ufak çaplı şok geçirmem bir olmuştu.

normalde bu kitaba diğer kitabım olan CHANCE'i bitirdikten sonra devam edecektim, fakat ben de kendimi tutamadığım için yazmaya karar verdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

normalde bu kitaba diğer kitabım olan CHANCE'i bitirdikten sonra devam edecektim, fakat ben de kendimi tutamadığım için yazmaya karar verdim.

her neyse sizi seviyorum, vote vermeyi unutmayın.

sınır +35

trouble | bts & blackpinkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin